29. MAHMUT AĞA

966 88 35
                                    

Hatırlatma: Nedim'in öğrencisi Ayşegülün ailesiyle görüşmeye gideceklerdi İhsanla birlikte ancak Miraçtan garip bir dedikodu duymuştu. O köyün terör destekçisi insanlar dolu olduğunu ve İhsan'ın bu yüzden tehlikede olabileceğini.

Araba boş yolun üstünde akıp gidiyordu.

İhsan her şeyi biliyordu. Orası için yayılan dedikoduları biliyordu ve bir şey dememişti. Canına mı susamıştı yoksa bildiği başka bir şey mi vardı?

Kafamı yana çevirdim. İştahı kaçmış adam boş gözlerle ileriye bakıyor ve sakin bir görünüşle aracı ilerletiyordu. Yarım saat önceki konuşmalarımız geldi gözümün önüne.

"Bunu biliyor muydun?" dedim titrek bir sesle. Merkez çıkışına yavaş yavaş gelirken İhsan sessiz kaldı. "Orası senin için tehlikeli olabilir İhsan ve bana bunu söylemedin mi?"

"Biliyorum dedikoduları Nedim." dedi İhsan sakin bir sesle. "Bana öyle bakma. Sana bir şey olmayacak."

Gözlerimde yaşlar birikirken çenemi sıktım. Bana bir şey olmayacak mı? Konu ben miydim? Hayır, konu onun güvenliğiydi. Her ne kadar sivil olsa da İhsan Karaul tanınan biriydi! Lanet olsun!

"Geri dönelim İhsan." dedim elimi yumruk yaparak. "Seninle oraya gitmek istemiyorum."

İhsan vites değiştirdi ve aracın hızını arttırdı. Gözlerini yoldan ayırmazken ifadesiz yüzünde mimik oynamadı. Ben burada korkudan kafayı yiyecektim. Terör yanlısı insanların olduğu bir köye gidiyorduk ve İhsan onların en sevmediği insanlardan biri olmalıydı. Canı tehlikedeydi. Candı bu can! 

Ona bir şey olursa yaşayabileceğimi mi sanıyordu bu ahmak?

Benim yüzümden gidiyordu oraya...

Gözlerime yaşlar doldu.

"Nedim." dedi sağa sinyal verirken. Ana yoldan ayıran yola girdi. Sikeyim. "Seni oraya yalnız başıma yollamayacağımı bilmeliydin. Kimlerin olduğu sikimde değil. Öğrencinin ailesi ile konuşacaksın ve geri döneceğiz. Bir şey olmayacak. Buna izin vermem. Gerekli hazırlıkları da yaptım. Telsiz bile aldım-" Sakin bir sesle konuşurken başını bana çevirdi. Dudaklarım titrerken ağzıma tuz tadı geldi. Ağlıyordum.

İhsan'ın gözleri irileşti.

"Nedim, neden ağlıyorsun?" derken bir eli anında bana uzanmıştı. Gözümden yanağıma akan yaşı parmağıyla tutarken kullandığı araba sendeledi. Böyle olmayacağını anladığı anda yolun ortasında ani fren yaptı. Gelen bir araç olmadığı için olabilecek korkunç kazadan son anda kaçtık. 

Şuan bunları düşünemiyordum.

Gözlerimden yaşlar akarken korkuyla İhsanı izledim. Onu ölüme götürüyormuş gibi hisseden tarafım sol tarafımda öyle bir ağırlaştı ki midemde garip bir bulantı yükseldi. Gözlerimden birkaç yaş daha aktı. 

İhsan endişeli yeşilleriyle suratımı inceledi ve bana doğru uzandı. İki eliyle suratımı tutarken, "Sarışın." dedi üzgün bir sesle. "Ağlama. Özür dilerim. Sana söylemeliydim. Bundan dolayı mı ağlıyorsun?"

Dudağımı birbirine bastırdım ve burnumu çektim. Aklıma gelen her senaryo beni cehennemime daha çok itiyordu. Yanağımı tutan nasırlı elin sahibi hala anlamamış gözlerle beni izliyordu.

"Geri dönelim," diye mırıldandım. Elim yanağımı okşayan elini tuttu ve sıktı. Yeşillerinde bir şaşkınlık geçti. "Geri dönelim İhsan. Sana bir şey olmasına katlanamam."

KARA GECENİN GÜNÜ AYMAZ | bxbWhere stories live. Discover now