25. DÖNÜM NOKTASI

1.5K 138 105
                                    

Oy ve yorum lütfen :) Boşluğa yazıyormuşum gibi hissettirmeyin

Bir şeyleri anlamamak ve anlamamak istemek arasında ince bir çizgi vardı. Ben genelde o çizgiyi korumaya çalışıyordum. Görmezden gelmezdim olanları. Yalın bir akılla izler ve karar verirdim. Ne kadar korkunç bir durum olursa olsun. Ancak şuan duyduklarımı anlamak istemiyordum.

Bir şeyler bilerek yok ediliyordu ve bunun karşısında ne İhsan ne de Efe bir şey yapabilmişti.

Efe'nin düşünceli bakışları arkadaşındaydı. İhsan sinirli bir boğa gibi solurken gözlerini komutanın kapısına çevirdi. Oradan uzaklaşmıştık ama hala biraz yakındaydık. Korkuyla karışık endişeyle İhsan'a bakmaya devam ederken arkamdaki Erim, "Komutanım, bunlar da ne demek?" diye sordu. Bakışlarım ona çevrildi. Bir adım arkamda durmuş elinde silahla Efe'ye bakıyordu. Gözlerimi anında ondan çekip İhsan'a bakarken onun yeşillerinin üstümde olduğunu gördüm. İrkildim ve refleksle Erim'den bir adım daha uzaklaştım. Harelerinde öfke çok belirgindi ve ben bundan hoşlanmamıştım.

Ondan uzaklaştığımı görünce gözlerini yumup ağzının içinde bir şeyler mırıldandı ve küfür etti. Birkaç adımla ona doğru yürümeye başladım. "Erim, Adnan. Nöbet yerinize dönün." Efe otoriter bir sesle verdi emrini. "Ama..." diye mırıldandı telaşlı bir sesle Adnan. "Yeter, dediğimi yapın." İhsan'ın önüne gelince gözlerimi sinirlenen Efe'ye çevirdim. Ateş çıkan gözleri askerlerindeydi. O arada İhsan'ın eli kolumu buldu ve tuttu. Hızla beni yanına çekerken, "Nedim," diye fısıldadı. Korkak gözlerim başımla birlikte yukarı kalktı ve sinirli adama baktı. Kolumu sıkmıyordu ama hala sert tutuyordu. 

Bir şey demek ister gibi duran adamı izledim ancak o sadece ağzını açıp kapadı. Yutkundum. Bu tarafını ilk kez görüyordum. Nasıl tepki vermem gerektiğinden bile emin değildim. Kafam karmakarışıktı.

Devam etmedi. Etraftaki hareketlenmeler artarken Efe'nin sesini işittim. "İhsan, dışarı çıkalım." Bariton sesinde endişe vardı ve o endişe nedense kalbimi sıkıştırdı. Durum ne kadar kötüydü? Şuan kolumu tutan adam bundan ne kadar etkilenecekti? Efe'nin ona hitap etmesini umursamayan adam yeşillerini bir an olsun benden ayırmamıştı. Anlamlandıramadığım bir ifadeyle bana bakıyordu. Benim endişelerimi paylaşmıyordu.

"İhsan." dedi Efe üstüne basarak. Cevap bekliyordu. Bir hareket. Peki İhsan Karaul'un zehir yeşilleri neden benden ayrılmıyordu? "Çıkmamız gerek. Nedim'in kolunu bırak. Sıkıyorsun."

O an kolumdaki artan ağrıyı hissettim. Suratım buruşurken gözlerinde oluşan farkındalığı ve sinirden kırışan yüzünü gördüm. Bakışlarını benden çekmeden kolumu tutan elini gevşetirken, "Tamam." diye mırıldanmıştı. "Gidiyoruz."

Ve beni de sürükleyerek aşağıya inmeye başladı. Küt küt atan kalbimi dinlerken kulaklarımda bir çınlama başladı. Etraf İhsan'ın geniş sırtı hariç görünmez hale geldi. Dışarı çıkana kadar başka bir şey göremedim.

Ellerim titrerken onun beni kolumdan tutarak sürüklemesine izin verdim. Arkamdan duyduğum sert ve hızlı adım sesleri Efe'nin de bizi takip ettiğini gösteriyordu. Çıktıktan sonra derin bir nefes alırken İhsan'ın arabasının olduğu yere doğru yürümeye devam etmesine ayak uydurdum. Öfkeli bir İhsan Karaul asla bulaşılmaması gereken biriydi.

Onu yeni yeni tanıyor gibiydim.

Yağmurdan ıslanmış arabanın önüne gelince kolumu bıraktı. Elinin boşluğunu garipserken onun Efe'ye döndüğünü gördüm. Efe, kamufulajı içinde devasa duruyordu. Gergin elaları İhsan'ın üstündeydi. Birkaç adımda dibine girdi ve, "İhsan, bunu akşam konuşalım." diye mırıldandı. İhsan öfkeli bir halde elini sıkıp açarken sessiz kaldı. Ben bir adım arkasında onu izliyordum. Bu olanların sonucu korkutuyordu. "Şimdi olmaz. Görevim daha bitmedi. Uzun uzun konuşuruz. Sakın ani kararlar alıp saçma sapan işler yapma. Şunu unutma," Elini kaldırıp İhsan'ın omzunu tuttu. Kafasını onun yüzüne yaklaştırırken suratında samimi bir ifade vardı. "Ben senin yanındayım."

KARA GECENİN GÜNÜ AYMAZ | bxbWhere stories live. Discover now