32. ERKAN

1.7K 143 123
                                    

Arkadaşlar, yorum yapın..

Köyden ayrılırken büyük bir sıkıntıdan kurtulduğumu biliyordum. 

İhsan araca varır varmaz motoru çalıştırmış ve köyün çıkışına doğru sürmüştü. Kahvehanenin ışıkları yanıyordu. Biz yolda ilerlerken gözüm oraya kaymıştı. Bütün kafalar bize dönmüştü. Yüzlerine baktığımda gördüğüm ortak bir şey vardı.

Hoşnutsuzluk.

Bizi sevmemişlerdi.

Köyün muhtarıyla son kez göze göze gelmiş ve basıp gitmiştik.

Boş yolda akarcasına ilerleyen aracın içinde rahatça yayıldım. Aracın büyük olması avantajdı. İstediğim şekle girebiliyordum. Kafamı cama yaslarken bu sefer dışarıdan sıkıldığımı hissettim. Güzel havadaydım. İhsan'a bakmak için sırtımı kapı kısmına yasladım.

Her şey iyi gidiyor gibi hissettiriyordu. İhsan sakince aracı kullanırken arada bana bakıyor sonra sessizce önüne dönüyordu. Yirmi dakikaya yakındır yoldaydık. Beş dakika önce telefonuna bir mesaj gelmişti. Ne yazıyorsa o andan beri daha da sessizdi. Sorduğumda askeriye ile ilgili olduğunu söylemişti.

Efe'yle iletişim halindeydi anladığım kadarıyla. Komutanlarıyla ilgili bir sıkıntıları vardı. Hem de büyük bir sıkıntı. Efe, bir şeyler araştırıyor olmalıydı. Kader'le konuşsa mıydım bu konuları? Belki o nişanlısının ne haltlar karıştırdığını biliyordu.

"Korucu olarak işe ne zaman geri döneceksin?" diye sordum ilgili bir sesle. Bazen öyle konuşuyordu ki sanki hiç uzaklaştırılmamıştı. İhsan bir şeye güveniyor olmalıydı.

Hızını biraz azaltırken bana yan bir bakış attı. Yeşilleri batan güneşin yaydığı kızıl ışınlar altında parıldadı. Kalbim tekledi. "Neden sordun birden bire?"

"Merak ettim." derken dudağım büzülmüştü. Gözleri anında oraya kaydı ve boğazını temizledi. Önüne dönüp hızını biraz arttırdı bu sefer. "Yani sanki hala korucu görevine devam ediyormuş gibi lanse ediyorsun etrafa. Hemen geri döneceğinden emin gibisin."

"Nedim," dedim geriye daha çok yaslanarak. Gözlerim damarlı ellerine kaydı. Sonra bana bakmakta olan gözlerine. "Bebeğim kafanı çok yorma buna. Uzaklaştırılmam mesleğimi bırakacağım anlamına gelmiyor. Bunu bilsen yeter." diye mırıldandı gözleri yüzümü incelerken. Güneş gözlerime geldiği için kıstım ama onu izlemeyi bırakmadım.

"O adama garip şeyler demiştin. Dışarıdan duydum, o kadar bağırıyordun..." diye mırıldandım aklıma İhsan'ın öfkeli cümleleri gelirken. "İftira attığını söylemiştin komutana. Neden sana iftira atsın ki?" Kendi kendime konuşur bir ifadeyle mırıldanırken tırnaklarımla oynadım. Cidden, birden fazla olay dönüyordu ve kafam allak bullaktı.

Komutan neden teröristlerin bilgilerini çok iyi bulabilen bir korucusunu yakardı ki?

Onlar için kötü bir şey mi yapıyordu İhsan? Yoo, kaç görevde başarılılardı bilmiyordum ama birçoğu İhsan'ın elde ettikleri sayesindeydi.

"..." İhsan sessiz kaldı ve düz bir şekilde karşıya bakmaya başladı. Karşı şeritten bir araç hızla geldi ve bizi geçerek geldiğimiz yere doğru gitmeye devam etti. Güneş iyice batmaya başlamıştı. İhsan arabanın farlarını yaktı.

"Cevap yok ha..." dedim yorgun bir sesle. İhsan eliyle alnına gelen saçları geri attı ve sıkıntılı bir nefes aldı. Gözlerim yorgun çehresinde gezindi.

"Sarışın," derken yerinde hafifçe dikleşmiş, bana kendini hazırlamaya çalışmıştı. Büyük ihtimalle susmayacağımı anlamıştı. Dudaklarımın yukarı kıvrılmaması için direndim ve ona odaklandım. "Ben görevimi kötüye kullanan biri olmadım. Aksine, en iyisiydim. Ancak o adam beni yapmadığım bir şeyle suçladı. Ona rağmen attıramadı. Uzaklaştırdı. Amacının attırmak olduğunu biliyorum. Götü yemedi yüksek ihtimalle. Gerçi, konumuz bu değil," Bana yandan bir bakış attı. Güneş ışınları altında parıldayan buğday teni ve yeşil gözleri beni ona hipnoz etti. Sözcükleri bu hipnozdan çekti kopardı. "Asıl sıkıntı, bu herif beni neden uzaklaştırmaya çalışıyor? İlk geldiğin gün olan olayları biliyorsundur."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 02, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KARA GECENİN GÜNÜ AYMAZ | bxbWhere stories live. Discover now