28. DEDİKODU

1.3K 109 45
                                    

Arabaya doğru hızlı hızlı yürürken kalbim küt küt atıyordu. İhsan'ı yeniden görme ihtimalim bile sanki yıllardır sevdiğini görmeyen insanın verdiği heyecanı veriyordu bedenime. Buna ne derlerdi? Aşık insanın duyguları mı?

Aracı bir sokak ileriye park etmişti. Köşeyi döndüğüm anda arabasını gördüm. Hafif selen yağmurun altında onun aracına doğru ilerlerken dudaklarım yavaşça yukarı kıvrıldı. Bu sahneyi neredeyse her gün yaşıyordum ve sanki hep olacak bir anıydı bu hayatımızda. Ben her zaman bu köşeyi dönecektim ve onun aracını görecektim. Sonra şimdiki gibi o kapı açılacak, uzun bacaklarıyla İhsan aşağıya inecekti. Gözlerini bana dikecek, kapıyı kapatmadan bana doğru adım atacaktı.

Sonra bende kendimi onun üstüne atacaktım. Sımsıkı sarılacaktık, şimdiki gibi.

"Sana hızlı yürüme yağmurda diyorum," diye homurdandı ben kafamı onun göğsüne yaslarken. Kaşe montunun altında atan kalp sesi kulağıma doldu. Hızlıydı. "Ama sen her zaman sözümün tam tersini yapıyorsun."

"Seni hemen görmek istiyorum çünkü." diye mırıldandım yine. O hep bunu diyerek homurdanır, ben ise aynı cevabı verirdim.

Seni görmek istiyorum İhsan.

"Kaçmıyorum be Nedim vallahi kıracaksın bir yerini bir gün. Şşş, gülme. Hissediyorum. Artık seni şaplaklamak farz oldu. Kendini hazırlasan iyi edersin."

Boş sokakta sıkıca belimden tutarak beni havalandırdı ve araç tarafına doğru döndü. Beni yeniden yere bırakırken sarılışını bir gıdım bile azaltmamıştı. Beni uçurması kıkırdamama neden olurken kendimi tutmadım ve kolumu boynuna doladım.

"Oha İhsan sayende uçuyorum!" dedim çok havalanmışım gibi. Boğazına sarıldığım için ayaklarım tam yere değmiyordu. İhsan istediğimi anlayınca etrafa göz attı ve sonra yeniden havalandırarak döndürdü beni. Bu sefer ağzımdan sesli bir kahkaha çıktı. Salak adam ya!

"İhsan Havayolları hizmetinizdedir Nedim Akbulut." derken sesi mutluydu. "Eğer talep olursa başka şekilde de uçurmak isterim."

"Olmaz mı." dedim ellerimi omzuna koyup kendimi geri çekerek. Bu sefer ayaklarım yere değdi. Kafasında üniformasının şapkası olan adam başını eğerek yeşilleriyle suratımı inceledi. Kocaman gülümsedim. "Uçur beni İhsan!"

İhsan bir an dik dik suratıma baktı. Sonra aşka gelmiş gibi sıkıca sarılıp kafasını saçıma gömdü. Bir o yana bir bu yana doğru sallanarak bana sarılırken, "Ulan Nedim seni bir uçursam kendine gelemezsin diye kıyamıyorum ama böyle bakınca arka kapıya dayayıp-" dedi.

Gözlerim irileşti ve seslice, "İhsan!" dedim heyecanlı olmamasını umduğum sesimle. Yalan yok, ondan bu tür fanteziler duymak beni aşırı heyecanlandırıyordu. Hepsini onunla denemek isterdim. Deneyecektik de zaten. Önümüzde koca bir ömür vardı. Kim bilir daha ne anılar kazanacaktı birlikte merak etmiyor değildim.

"Tamam. Bir şey demedim. Ancak görmüyorum sanma," derken benden uzaklaşmış, kafama taktığım kapüşonu düzeltmişti. Yağmur kenarlardan çıkan sarı tutamlarımı ıslatmış ve kahverengiye dönmesine neden olmuştu. Burnumu çekerken mavilerimi ondan ayırmadım. "Aşırı hoşuna gidiyor bu hayaller. Biz sevişirken sana o senaryoyu söylediğimde deliğinin penisimi nasıl sıkıştırdığını hala hatırlıyorum."

Dudağımı ısırdım ve inkar etmedim. Ona istekli gözlerle baktım ki anlasın beni. Seslice itiraf etmek için fazla utangaçtım ama o beni anlardı. İhsan her hareketimi anlardı.

İhsan elini ıslak saç tutamıma attı ve geriye, kulağımın arkasına attı. Gözleriyle yüzümü incelerken duraksadı. "Ah." dedi bir şey fark etmiş gibi. Yeşilleri irileşti. "Anlıyorum şimdi. Demek bu yüzdendi. Sen-" derken kafasını bana yaklaştırdı ve burunlarımız birbirine değene kadar durmadı. Dudakları serseri bir ifadeyle yukarı kıvrılırken utançtan yanaklarım yandı. "Benden daha edepsiz birisin Nedim hoca."

KARA GECENİN GÜNÜ AYMAZ | bxbWhere stories live. Discover now