19. TOY

1.8K 146 85
                                    

Selamlarrr. Bölüm biraz uzun yine. İyi okumalar, oy vermeyi unutmayınn <3

Plastik bardaktaki kahvemden bir yudum daha alırken camdan dışarıyı izlemeye devam ettim. Kahvem çoktan soğumuştu ancak elim boş durmasın diye içiyordum. Yudum alıyor bile sayılmazdım. Ağzım kahveye hafifçe değiyor sonra kahve yerine geri dönüyordu.

"Hocam ben yazmayı bitirdim!" dedi Fatma elini kaldırarak. Gözlerimi zar zor pencereden ayırıp hevesle elini sallayan kıza baktım. Yavaşça gülümserken gözlerim saate kaydı. Daha beş dakika olmuştu. Anında birkaç homurdanma geldi kulağıma. "Biz daha ilk sorudayız kız beş soruyu da yapmış." Gözlerim Doğuş'a kaydı. Soruları yapın dediğimden beri kitabın kenarına resim çiziyordu. Görüyordum her şeyi. Gözlerimi kısarak onlara bakarken tekte bitirdim kalan kahveyi. O ara Fatma sinirle arka tarafa döndü.

"Bu basit soruları bile yapamıyorsan orta okula geri dön bence." demiş sinirle gözlerini kısmıştı. Doğuş anında yerinden doğrulurken, "Ne alaka. Lise dediğin inekleyip duracağın yer değil. Ne yapalım, senin gibi ders mi çalışalım her gün kara fatma?"

Fatma biraz fazla esmer olduğu için Doğuş bunu demişti. Kaşlarım çatıldı. Fatma sinirle ayaklanırken ben bağırarak, "Doğuş!" dedim. "Ağzını topla. Sınıf arkadaşına garip lakaplar takamazsın!" Fatma'nın hafif dolan gözünü buradan bile görmüştüm. Erkek çocukları hep düşüncesiz oluyordu. Bu laf attığı kaçıncı arkadaşıydı?

"Ne var hocam? Her şeyi önce bitirip bizi zor durumda bırakmasını biliyor ama. Yanlış bir şey de demedim."

"Bana cevap verme. Bunun ne olduğunu geçen hafta tartışmıştık ve sen anlaşılan dinlemedin beni. Yoksa hocanı ciddiye mi almıyorsun? Alman için bir disiplin mi yemen gerek?"

Doğuş korkuyla yerinde doğrulurken Hamza'nın endişeyle Doğuş'un omzunu tuttuğunu fark ettim. "Oğlum sus sus. Kaçıncı bu. Dördüncü haftaya yeni girdik." Hamza Doğuş'tan bir tık daha zekiydi ve durumu daha iyi anlıyordu. Ona takdirle bakarken Fatma'ya doğru, "Sen de otur yerine kızım. Taşkınlık çıkarmayın." dedim. Yüzü asık halde yerine oturdu. Sıra arkadaşını elini tutsa da hemen çekmişti. Alınmıştı baya. Doğuş'un bir an pişmanlıkla Fatma'ya baktığını gördüm. En azından pişman olmasını biliyordu.

"Özür dile." dedim tok bir sesle. Doğuş başını eğerken, "Özür dilerim Fatma." dedi. Fatma sadece başını sallayarak onu onayladı. Saate bakış atarken sıkıntılı bir nefes verdim ve, "İlk soruyu kim cevaplamak ister?" diye sordum. Fatma elini kaldırmadı. O yüzden bakışlarımı diğerlerine çevirdim. Hümeyra hevesle elini sallayınca ona söz verdim. Böylece ders ilerlemeye devam etti.

Çocuklar zordu. Özellikle yeni ergenliğe girmiş olanlar. Kendi aralarında o kadar çok olay döndürüyorlardı ki kimler kavgalı kimler grup anlamakta zorlanıyordum. Mesela sınıfımda birbirleriyle çatışan birkaç kişi vardı. Rehberlik dersinde dostluğu arkadaşlığı anlatıp dursam da beden dersinde çıktığını duyduğum olaydan sonra iki erkek grubu birbirleriyle anlaşamamaya başlamıştı.

Lise birden böyle saçma olayların olması beni rahatsız etse de minimum derecede müdahale edebilirdim. Özel hayatlarına karışamıyordum.

Zil çalana kadar soruları cevapladık. Öğretmen masasında otururken herkese söz vermeye çalıştım. Sessiz olanları özellikle konuşturmaya çalışırken, "Bilmiyorum hocam." diye cevap veren Ayşegül'le göz göze geldim. Duyduğuma göre bu hafta salı günü ve geçen hafta çarşamba, perşembe, cuma günleri yine okula gelmemişti. Geçen hafta aldığım ödevleri okumuştum ve ailesi hakkında bir takım bilgiler edinmiştim tahmin ettiğim gibi. Görünüşe göre günlük yevmiye alınan tarla işinde çalışıyorlardı. Tek çocuktu. Kışın ise babası bazen yine tarlada, fırınlarda, mal satan yerlerde dağıtıcı oluyordu. Bazen kömür işlerinde çalışıyordu yazdıklarına göre. Annesi ise kışları temizlik yapıyormuş evlerde. Köyde kaldıklarını oradan öğrendim yani bu okula gelmek için en az bir buçuk saat yol kat etmesi gerekiyordu. Cidden uzaktaydı evi ve bildiğim kadarıyla köy yolları çok kötü durumdaydı. Arabaları da yoktu anladığım kadarıyla. Gerçi ne arabası, tarlada çalışıyordu ailesi. Traktörleri vardır bile diyemiyordum. Üstü başı diğer öğrencilerime göre hep daha eskiydi bu da geçim sıkıntısı yaşadıklarını düşündürdü bana. Elinin altında hep aynı defteri görüyordum. Normal bir kurşun kalemi ve silgisi vardı. Neden okula gelmeyi ihmal ettiğini öğrenmeliydim.

KARA GECENİN GÜNÜ AYMAZ | bxbWhere stories live. Discover now