Küçük Fare

83 21 32
                                    


"Cidden beni karşılamaya geldin! Görüşmeyeli uzun zaman olmuştu."

Ren ellerini cebinden çıkarırken "Acaba bu kimin suçu Adelio? Zander'ın verdiği görevlerle uğraşırken eski bir dosta ayıracak vaktinin olmaması insanı sorgulatıyor," dedi.

Adelio sağ kulağındaki gümüş küpesini çekiştirirken bir diğer eliyle Ren'in kıyafetlerini işaret ederek "Tabii, o eski dostumun beni bu şekilde karşılamaya gelmesi hiç düşündürtmüyor zaten," diye karşılık verdi.

Ren sol elindeki siyah eldiveniyle yüzüne sıçramış kanı sildi. "Devriyedeydim. Sabahın beşinde geleceğini 10 dakika önce söylemen senin hatan."

İkisi de Ren'in spor arabasına doğru yürürken Adelio, "Beni nereye götüreceksin?" diye sordu.

Ren arabanın kapısını açtı ve alayla sırıtarak "Bana kalsa seni şu ilerideki çöp konteynırının yanında bırakırım, o yüzden senin seçmen kendi açından daha sağlıklı olur," dedi.

"Gittikçe Reyna'ya benziyorsun ve bu iyi bir şey değil. Üstelik ben misafirim, bu şehri avucunun içi gibi bilen sensin."

"Tamam, her neyse. Ayrıca neden öyle dedin ki?"

Adelio arabanın içerisine geçip yolcu koltuğuna oturdu ve çikolatayı anımsatan kahverengi gözlerini Ren'e dikti. "Bir psikopatın yanında çalıştığın için akli melekelerin yerinde mi değil mi emin olamıyorum. Liderler zaten normal değil bunu hepimiz biliyoruz ama o kız normal olmamanın da ötesinde. Bir anda kafası atıp seni yaralama olasılığını hiç düşündün mü ya da bir yerleri ateşe verebileceğini? Yapmadığı şey değil sonuçta, son dediğim şeyi cidden yaptı."

Ren içinden ilk söylediği şeyin mümkün olmadığını söylerken diğer sorusuna sesli olarak cevap verdi. "Eğer dediğin gibi bir yerleri ateşe verirse de haklıdır. Sebepsizce hareket etmez." Ardından birkaç saniye geçmişti ki "Yani, çoğu zaman," diye ekledi.

Adelio hızla giden aracın camını açıp bir sigara yaktı, Ren her ne kadar yüzünü buruştursa da bir şey demedi. Yer yer yanan sokak lambalarının ışıkları haleler oluşturup yüzlerini aydınlatıyordu. Havalimanı ve Kâbuslar Şehri arasındaki mesafe yaklaşık 2 saatti fakat Adelio'nun direkt oraya gitmek istemeyeceğini Ren zaten biliyordu. Gerçi böyle bir vakitte onu normal bir yere de götüremezdi, bu yüzden işine kaldığı yerden devam etmeye karar verdi. Adelio'nun yanında oluşu bir problem yaratmazdı.

Adelio başını onaylamazca sallarken bal rengi saç tellerinden bir kısmı gözünün önüne gelmişti, onları hafifçe geriye atıp "Ne dersen de, o gün hala yanlış bir tercih yaptığına inanıyorum. Bizimle kalmalıydın, Reyna yerine Zander'ın altında çalışmak çölde vahaya rastlamakla eşdeğer bir seviye," dedi.

Ren bıkkınlıkla nefes verip "Kararımdan pişman değilim, olmayacağım da. Ayrıca ağzını topla, Reyna laf etmese de arkasından konuşulmasını sevmiyor. Üstelik Zander'la onu kıyaslaman saçmalık. Zander ve hatta Asin bile kelimenin tam manasıyla takım oyuncuları ama Rowan ve özellikle Reyna'ysa zirvede yalnız takılan tiplerden. Yönetim şekilleri de doğal olarak farklı," dedi.

Adelio bile buna karşı çıkamazdı, bu yüzden farklı bir konuya yöneldi. "Sizin şu 12 saat kuralınız yüzünden arkasından konuştuğum söylenemez ne de olsa gidip ispiyonculuk yapacaksın."

"Aramızda verdiğimiz bir söz olduğu doğru ancak hayatımızda olan her şeyi paylaşıyor da değiliz. Sadece önemli olaylar için geçerli bir kural o."

Ren ve Reyna yıllar öncesinde hiçbir sırrı saklamamak adına yaşadıkları bir olayı, gerçekleştikten en fazla on iki saat sonra birbirlerine anlatacaklarına dair söz vermişlerdi. Kulağa her ne kadar çocukça gelse de onlar için bu söz, birbirlerine karşı duydukları güveni simgeliyordu. Üstelik bu söz sayesinde birçok defa hayatları kurtulmuştu. Enteresan ama doğruydu.

Başlangıcın SonuWhere stories live. Discover now