Peki Ya Sonra?

41 8 39
                                    


Hala bilmeyenler vardır diye söylüyorum, seri için instagramda bir hesap oluşturdum. İlgilenenler linki profilimden bulabilirler.

Keyifli okumalar diliyorum (;

*****

İki yorgun beden, iki yorgun savaşçı... Hızla inip kalkan göğüslerine inat, kılıçları her geçen saniyede daha kuvvetli bir şekilde çarpışıyordu. İkisi de karşı taraftan gelecek en ufak bir açığı ararken etraftaki patlama sesleri de onlara eşlik ediyordu.

Metalin metale çarpma sesi bir kez daha kulakları çınlatacak kadar yükselirken ikisi de soluk soluğa bir adım geri çekildi.

Ren, alnından süzülüp yüzünün sol tarafını tamamen bulaşmış olan kanın kuruduğunu fark ettiğinde, elindeki parlak kılıcı bir anlığına Einar'a doğru kaldırıp "Neden ölmek için buralara kadar geldin ki?" deyiverdi.

Einar yere sapladığı kılıcına ağırlığını verirken güldü. Bir şeyleri kafasında tartıyor gibi gözüküyordu. En nihayetinde konuşmaya karar verdi, "İki sebebi var. Birincisi, o deli patronunu ve haddini aşan ikiz kardeşimi öldürmek. İkincisiyse..." bir anlığına durdu ve Ren'in gözlerine baktı. Onun, gerçeği bilmediğinden emindi ve yaşayacağı büyük şaşkınlığı dikkatlice izlemek istiyordu.

"Devam et, kafandaki fantezileri bir daha dile getirebileceğinden şüpheliyim."

Einar, Ren'in beklemediği kadar özgüven doluyken "İkincisiyse, Adelio ile yaptığım anlaşma. Buraya kadar gelebilmem için onca zaman bana kimin yardım ettiğini sanıyorsun? Yakalanamayan seri katil... Neden bunca zamandır Mekanik Savaşçılar'ın veyahut en azından polislerin onu ciddi manada araştırmadığını hiç düşünmedin mi?" dedi.

Bir anda çakan şimşek ve bastıran yağmur, Ren'in düşüncelerine bir sis perdesi eklemeye çalışıyor gibiydi. Fakat, hepsi nafileydi.

Ren'in göz bebekleri büyümüş, yağan yağmurla kuzguni siyahlıktaki saçları alnına yapışmıştı. Einar'ın sözleri zihninde yankılanıyordu. İşte tam da o anda Ren, önemli bir şeyi fark etti.

Reyna'nın onca zaman Einar'la neden Sorin'in karşılaşmamasını istediğini daha iyi anlamaya başlamıştı. Ren, sadece Sorin'in psikolojik olarak sarsılmasını istemediği için, bu işle kendisinin ilgilenmesi gerek diye düşünmüştü. Daha doğrusu öyle varsaymıştı. Sonuçta, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, birbirlerinden ne kadar nefret ederlerse etsinler, onlar ikizlerdi ve aralarında iyi veyahut kötü de olsa derin bir bağ vardı. Evet, bu doğruydu ancak olay bundan ibaret değildi. Reyna, katili yakaladığı zaman yanına gelen kişinin Ren değil de Sorin olmasını istemişti çünkü Ren'in de Sorin gibi bu sayede güvende olacağını ummuştu.

Ren kırgın hissetti ve üzgün ama en çok da öfkeli. Bunca yıl birçok zorluğa göğüs germiş ve birbirinden pis hilelere tanık olmuştu. Ne var ki içten içe kabullenemediği tek bir şey vardı; ihanet.

Ren, öfkesinin damarlarında gezindiğini hissedebiliyordu, birkaç saniyeliğine de olsa gözleri kararmıştı. Oysaki bu karmaşık duygular ve bir anlık dalgınlık ona pahalıya patlamak üzereydi.

Einar, Ren'in duraksadığını fark ettiği anda, toprağa sapladığı kılıcını çıkardı ve hızla ileriye doğru atıldı. Şu an belki de bedenindeki son enerji damlalarını harcıyordu ancak Ren'i yenmeyi başarırsa bunun hiçbir önemi kalmayacaktı.

Ren göğsünün çaprazlamasına boydan boya kesilişiyle kısa bir anlığına haykırdı fakat bu hamle onu kendine getirmiş ve sıkıca kavradığı kendi kılıcıyla Einar'ı geriye doğru savurmuştu. Canının yanmasına aldırış etmeden uzun ve atik adımlarla harekete geçti.

Başlangıcın SonuTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang