Cevaplar ve Yeni Sorular

70 9 76
                                    


Nabzım, sağır olacağım hissine kapılmama neden olacak kadar delice atarken belli belirsiz bir uğultu da kulaklarımı çınlatıyordu. Bir anda gülme isteğiyle doldum. Tahmin ettiğimden çabuk yakalanmıştım.

Onca yılın ardından amacıma ulaşıp büyük savaşı başlattım ama denklemin son parçasını hâlâ göremiyordum. Gerçi, bir ihtimal dâhilinde de olsa Reyna bunu da çözmüş ve engel olmak için bir plan hazırlamıştır diye düşünüyorum. Yine de merak içeresindeyim. Reyna'yı en başında mı ortadan kaldırmalıydım? Hayır, hayır bu sefer de resimde bulunması gereken en önemli ve bağlayıcı rengi kaybederdim.

Reyna elinde tuttuğu yelpazesiyle başımı, yukarıya doğru kaldırmam için zorladı.

12 yılda edindiğim bütün kabiliyet ve refleksler, onun karşısına dikildiğim anda kül gibi toz olup gitmişti.

Reyna'nın yüzüne bakıp da ona gladyatör diyebilirdiniz fakat canavar demek için kafayı yemiş olmanız gerekirdi. Söylentiler bu şekilde çoğalıp dursa da kısa bir süre öncesine kadar buna bir türlü anlam veremiyordum ama bugün, en nihayetinde havada asılı duran tüm o bilinmezlik bir sonuca bağlanmıştı. Bunca zamandır taşıdığım maskenin, onun önündeyken parçalanmamasının bile ne denli büyük bir olay olduğunu ancak şimdi kavrayabiliyorum.

Yine de ben istediğimi almıştım, bundan sonra ne olacağı önemli değil.

Reyna uzunca bir süre yüzüme baktı ve en sonunda "Neden?" diye sordu.

Neden...

Güldüm. Bu ufak hareketimle bile yaralarımın daha çok açıldığını hissedebiliyordum.

"Onca soruya cevap bulup da bunu çözememeni anlıyorum. Yine de seni tatmin edecek bir karşılık verebileceğimden şüpheliyim."

Reyna yelpazesini belli belirsizce boynuma dokundurduğu anda oluşan kesikten süzülen kan damlacıklarının sıcaklığını hissettim.

"Denemeden bilemezsin."

Gerçekten de kahramanca bir sebep uğruna, yıllarca titiz bir plan hazırladığımı mı ima ediyordu? Ne tatlı...

Canımın yanmasına aldırış etmeden derin bir nefes aldım. Etrafımızı işaret etmek istesem de bağlı olduğumdan yalnızca bakışlarımı çevirdim ve "Sizin kaos olarak gördüğünüz savaş, benim için bir sanat. Bunca zaman kendi sanatımı icra ettim ve bugünse paha biçilemez bir tabloyla karşı karşıya olduğumu düşünüyorum," dedim. Sözlerim beklediğimden de boğuk çıkıyordu fakat duyulduğumu biliyordum.

Reyna'nın yüzünde en ufak bir şaşkınlık emaresi yoktu. Acı ve hüzün de buna dâhildi. Son anımda bile ruhsuz bir pislik gibi davranıyordu.

"Pekâlâ, soru sorma sırası bende. Olayları nasıl çözdün? Geride bir iz bırakmadığıma eminim."

Reyna elindeki yelpazeyi nihayet boynumdan çekti ve bir kez elinde döndürüp belindeki yerine geri koydu. Cebinden çıkardığı zarları her ne kadar fırlatacakmış hissi verse de şimdilik ikisini de elinde döndürmekle yetindi.

Birkaç dakika boyunca ağzını bıçak açmadı ancak kafası fena halde karışmış Louis'i görünce derin bir nefes verdi. Hiçbir acelesi yokmuşçasına en yakınındaki düşmüş ağaç gövdelerinden birine oturdu.

Savaş son süratle devam etse de bulunduğumuz noktada kimse bizi fark edemezdi. Bu soğuk havaya rağmen bize eşlik eden tek canlılık belirtisi, karanlıkta saklanan birkaç baykuşa aitti.

Elindeki camdan zarlara bakarken söze girdi. Ses tonundaki özgüven ve acımasızlıksa ağzımda kötü bir tat bırakmaya yetecek kadar keskindi.

"Bu işte iyisin, hem de gerçekten iyi. Ancak herkes senin gibi değil. Buna sonra geleceğiz tabii ancak... Olayların benim ailemin ölümüyle başlayacağını kim bilebilirdi ki?"

Başlangıcın SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin