Neden?

58 16 22
                                    

Arkadaşlar lütfen doğruyu söyleyin, bölüm biriktirmeye mi çalışıyorsunuz? 🥹

Şaka bir yana elimden geldiğince hızlı yazmaya çalışıyorum ama okul işlerinden fırsat kalmıyor ne yazık ki.

Neyse, her birinize keyifli okumalar diliyorum...

***

Okyanusun tam ortasında, karanlığı yarıp geçen altın alevler metrelerce derinden yükselmeye devam ediyordu. Alevlerin önündeki yıkık labirentse artık tamamen yok olmak üzereydi. Karanlık okyanusun içinde, özel bir yerde, harabeye dönen eserin sahibiyse elinde tuttuğu göz alıcı çiçeği, tebessümle karşısındaki kişiye uzatıyordu.

Reyna ne tepki vereceğini bu kez gerçekten de bilememişti. 1 hafta sürmesi gereken görev 1 saat bile olmadan tamamlanmıştı. Okyanusun derinliklerine çekildiğin ve her soruyu bilmek için yalnızca tek hakkın olduğu karmaşık bir labirenti tamamlamak, sadece kilitli bir kapının anahtarını takıp da açmak kadar kolay olmamalıydı. Bulmaya çalıştıkları zehirli çiçek zaten başlı başına bir gizemdi. Eğer ay, bir çiçeğin içine saklansaydı hiç şüphesiz bu, şu an ona uzatılan çiçek olurdu. Çiçeğin kristal yaprakları parıldarken Lysander "Almayacak mısın? Hâlbuki sana uzatılan zehirli çiçeklerin bile öldüğünü duymuştum," dedi.

Reyna ise kafası karışık bir halde bakarken "Ne demek istiyorsun?" diye sordu.

Lysander güldü. "Buraya geldiğimden beri bana gerçekten uzun zamandır görmediğim şeyleri gösteriyorsun. Güya artık maceralar ilgini çekmiyordu, bilinmezlikten ve amansız denizlerden, oyunlardan sıkılmıştın. Şimdiyse burada kendi ellerinle verdiğin şeyi geri almak için çabalıyorsun. Nerede olursan ol tuhaflığın değişmiyor anlaşılan." Sözleri Reyna için bir anlam ifade etmese de Lysander uzun zamandır, hem de çok uzun zamandır, hiç bu kadar içten bir şekilde gülmemişti.

Elindeki kristal yapraklı çiçeği Reyna'nın eline bıraktığı anda çiçek toz haline gelmişti. Lysander bir kez daha gülümsedi. "Sözünü tuttuğun müddetçe ben de kendi sözümü tutacağım. Git ve yapman gerekeni yap, seni bekliyor olacağım," dediği vakit Kâbuslar Şehri'ne geri dönmüşlerdi. Onlar için zaman her ne kadar hızlı geçse de Kâbuslar Şehri'nde bu vakit sadece 15 dakikaydı. Ne var ki bu 15 dakikada Reyna'nın da bilmesi gereken çok şey yaşanmıştı.

***

Rüzgârın uğultusu sessiz ortamı canlandıran tek şeydi. Ren sabırsızlıkla oturduğu yerden aşağıya doğru dizini sallarken Reyna termostaki kahvesini yudumluyordu.

"Neden bu kadar heyecanlısın?"

Ren derin bir nefes verip "Heyecanlı değilim," demekle yetindi. Aslında heyecanlıydı ama bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğuna yaşananları dinledikten sonra karar verecekti.

Reyna bu konuda bile şaka yapamayacak kadar yorgundu, bu yüzden yalnızca belli belirsiz bir tebessüm sergiledi.

"Pekâlâ, o kadar da özel bir şey yok. Lysander'ın kullandığı kişiyle alakalı problem çözümlendi. Liderlerle olan toplantıda da bir sorun yaşanmadı denilebilir. En önemlisiyse bu kez son seviyeyi gerçekten de tamamlama ihtimalimiz var."

Ren'in sağ kaşı havalanırken "Hepsi bu mu, emin misin?" diye sordu.

Reyna düşündü, dakikalar ilerlerken de düşünmeye devam etti ve sonunda "Ah doğru ya, bugün yeni birisiyle tanıştım," dedi. Sonrasında sessizliğin uzayacağını anladığında Ren "Tanıştığın kişi kim?" diye sordu.

Başlangıcın SonuWhere stories live. Discover now