Sessiz Yemin (Final)

78 8 74
                                    

Son bölüm için bir de şarkı bırakıyorum:
Go Places · Mylesxiety

Herkese keyifli okumalar diliyorum, sonraki kitapta görüşmek üzere... 💙🦋✨

***

Gökyüzü, kasvetli havasından kurtulmaya başlamıştı. Ağaçlar, son yapraklarını da alıp götürmek isteyen sert rüzgârdan kurtulmuştu. Toprak ise neminden ödün vermemişti. Yerler, su ve kan birikintileriyle, bataklığı andıran yollarla döşenmişti.

Mekanik Savaşçılar, yani geriye kalan bir avuç topluluk, liderlerinin ölümüyle geri çekilmişlerdi. Dört büyük liderin askerlerinden de elbette ki kayıplar yaşanmıştı ancak bu, onları sarsacak büyüklükte bir durum değildi. Yine de herkesin toparlanmak için zamana ihtiyacı vardı.

Ren, aniden iliklerine kadar hissettiği tuhaf bir ürpertiyle birlikte gözlerini açıverdi. Kısa bir anlığına bilincini kaybetmiş olmalıydı. Yattığı yerden yavaşça boynunu kaldırmaya çalıştı, ilk denemesinde pek başarılı olamasa da ikincisinde bedeninin yarısını kaldırmayı başarmıştı. Etrafta kimse yoktu, tabii metrelerce uzanıp giden ceset yığınını saymazsak.

Ren, bir yandan bedenindeki yaralara bastırırken bir diğer yandan da tam anlamıyla ayağa kalkmak için uğraştı. Nihayetinde kılıcından destek alarak etrafta dolaşmaya başladı.

Aradan geçen birkaç dakika sonra heykel misali hareketsiz duran Louis'le karşılaştı. Onu bulduğunda hala bir şeyler mırıldanıyor olmasına rağmen çevresindeki kimseyi fark edemeyecek halde olduğunu da sebebini de hemen anlamıştı. Aralarında zorda olsa geçen ufak bir konuşmanın ardından Ren, "Zaina'nın defterindeki son sayfayı okudun mu?" diye sordu.

Louis parmaklarındaki kızıllıktan ilk kez gözlerini kaldırdığı sırada elinden geldiğince sakin bir şekilde düşünmek için kendini zorladı. Ardındansa hissiz bir biçimde güldü. Gözlerindeki sıcaklıktan artık en ufak bir eser yoktu.

Sonuçta, kavgalı olduğu kız kardeşi bile ona acıyıp Louis için hayatını feda etmişti. Onca insanın uyarısına rağmen burada kalmayı tercih etmişti. Anlam veremediği güçlerini kontrol edebilmek için gece gündüz çalışmıştı. Bunlar bir noktada anlamını kaybetmişti ancak aklına gelen satırlar yüzünden herhangi bir tepki vermek zorundaymış gibi hissetti.

"Yüzüne bir tebessüm yerleştir ve her şeyin yoluna gireceği anı hayal et, unutma ki bunu yalnızca cesareti olan insanlar başarabilir ve neden sen de onlardan biri olmayasın ki?"

Louis'in dudaklarından dökülen sözcükler ağzında korkunç fakat bir yandan da iyileştirici bir tat bırakmıştı. Ya da en azından o, böyle bir şeyin mümkün olduğunu varsaymıştı.

Hafızasına kazınan bu cümleler artık farklı bir ağırlığa sahipti. Üstelik, tüm benliğiyle farklı bir şeyi arzuluyor ve kız kardeşini öldüren grubun kökünü kazıması gerektiğini düşünüyordu. Öfke, uzun zamandır aç kalmış vahşi bir hayvan misali bütün hücrelerinde dolaşıyor ve sahip olduğu yetenekleri bu yönde kullanması için onu teşvik ediyordu.

Ne var ki, tam da o anda fırtına gibi gelen öfkesini balon misali söndüren farklı bir söz zihninde belirivermişti.

Eğer yapmak üzere olduğun şey yanlışsa onu yapmamalısın, yapacaksan da iyi bir bahane bulmalısın. Ancak şöyle de bir gerçek var; kötü olan her daim kötüdür, hiçbir bahane bunu değiştiremez, iyi bir mazeret olması da gerçeği değiştirebileceği manasına gelmez.

Aklının bir köşesinden fırlayıp çevresini kuşatan anılarla derin bir nefes aldı. Reyna'nın dediği gibi iyi bir mazerete sahipti ancak yapmak istediği şeylerin her biri anlamsız bir intikamdan ibaretti, bunu görebiliyordu. Ablasını öldüren kişi de zaten son nefesini vermişti. Konuyla ilgisi olmayan insanların peşinden koşmak zaman ve enerji kaybından başka bir işe yaramazdı.

Başlangıcın SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin