Öngörülemeyen

70 17 22
                                    


Zaina bahçedeki su kuyusuna bir çakıl taşı attı. Minik taş, duvarlara çarpa çarpa ilerledikten sonra suya kavuştuğunda, Zaina'da bütün hislerinin o çakıl taşıyla birlikte derinlere gidip kaybolduğunu hayal etti. Neden evlerinin bahçesinde bir su kuyusu vardı o da emin değildi fakat ne zaman zorlandığını hissetse buraya gelir, yerden ufak bir taş alır ve aşağıya bırakırdı. Sanki bıraktığı şey o taş değil de bastırmaya çalıştığı düşünceleri ve duyguları olurdu.

Dün, önemli bir yarışmada ikinci olmuştu. Babası ise yol boyu hiçbir şey söylememiş ve sadece eve gidene dek beklemişti. Eve vardıklarındaysa bahçeden Zaina'ya doğru sevinçle koşup kuyruğunu sallayan köpeği ifadesiz bir yüzle vurup öldürmüştü. Öylece mi? Evet, öylece... Sanki herhangi bir önemi yokmuş gibi. Zaina ne diyeceğini bilemezken dizlerinin üstüne çöküvermişti. Vücudu yıllardır ona eşlik eden evcil hayvanının kanıyla boyandığında boğazı düğümlenmiş, elleri titremişti. Yine de bir şey diyemedi. Hatalı olan kendisiydi, neden onu sevdiği tek şeyle cezalandırıyordu ki? Belki de cevap zaten sorunun içinde gizliydi. Zaina dikkatini dağıtacak, sevgisini yöneltecek herhangi bir şeye sahip olmamalıydı. Babası Reyna'dan önceki bölge lideriydi. Bunun anlamı Zaina'nın, babasının yanında durabilmesi için, aslında daha çok babasının onunla övünebilmesi adına, daima mükemmel olması gerektiğiydi.

Zaina dünden beri daha da hissizleşmişti. Şimdiyse su kuyusunda kendi yansımasını arıyordu. Bu biraz ironikti çünkü Zaina kendini görmekten nefret ederdi. Hayat bu ya, koca yirmi yılı da nefret ettiği şeyleri yaparak geçirmişti, böyle büyütülmüştü. Merak etti, acaba kendisinde mi bir sorun vardı? Hangi insan köpeği öldükten sonra susar diye düşündü. Dünya yansa umurunda olmayacak dedikleri kişi haline gelmişti. Sanki onu buraya bağlayan tek iplik de kopup gitmişti. Yıllar geçtikçe gördüğü şeyler daha da kötüleşmişti ama bütün bunlara direnmek için bir sebep bulamamıştı ya da bulmak istememişti. Yaşam ve ölüm... İkisi arasındaki çizgiyi geçip geçmemesi önemsiz hale gelmişti, belki de bu yüzden düşüncelerine zincir vurmuştu.

Kendi zihninde boğulmaya başlarken yanına yaklaşan adım sesleriyle başını kaldırdı ve omzundan geriye doğru baktı. Babasının en güvenilir adamının oğlu ve aynı zamanda şu anki bahçıvan... Tuhaf bir kişiliği olduğunu bilmeyen yoktu, Zaina bile bunun hakkında bir iki şey işitmişti fakat bunun çok da doğru olduğunu düşünmüyordu.

Sorin sakinliğinden en ufak bir ödün vermezken etrafındaki çiçekleri sulamakla meşguldü. Zaina'ya hitaben "Pratik yapman gerekmiyor mu?" diye sordu.

Zaina bugüne dek karşısındaki bu çocuğun bir kez olsun güldüğünü hatta tebessüm ettiğini bile görmemişti. Yine de her karşılaşmalarında kısa da olsa sohbet ederlerdi. Sorin bu eve hizmet etmeye 8 yaşındayken başlamıştı, o zamanlar Zaina 12 yaşındaydı. Arkadaş değillerdi ama yabancı da olamayacak kadar birbirlerini tanıyorlardı. Geçmiş ya da gelecek hakkında konuşmazlardı, hatta sohbetleri birkaç soru cevaptan öteye de geçmezdi. Yine de bu tuhaf ilişki onlar için artık sıradanlaşmıştı..

Zaina yarışmadan veyahut başka bir etkinlikten döndüğünde evin bahçesinin rengarenk çiçeklerle süslü olduğunu görürdü, yaz kış fark etmeksizin. Pazartesileri kırmızı, salı günleri sarı, çarşambalarıysa turuncu, perşembeleri mavi ve cuma günlerindeyse hep beyaz güllerle dolu bir manzara görülürdü. Bunun nasıl mümkün olduğunu Zaina dışında kimse sorgulamasa da o bile bir süreden sonra bunu bırakmıştı.

Çiçeklere Fısıldayan Kuklacı. Sorin 10 yaşındayken bu ismi almıştı. Gittiği her yerde taze çiçek kokusu bırakan bu ufak çocuk, zaman geçtikçe insanların görmekten korktuğu birisi haline gelmişti. Öldürmesi için seçilen her insan bugüne dek sadece tek bir şekilde ölmüştü. İntihar. Sorin kurbanlarıyla konuştuktan sonra, bir şekilde karşısındaki kişiler intihar etmeye karar veriyordu. Cansız gözlerle etrafı izlerken çevresindeki insanlar da yavaşça ondan uzaklaşmaya başlamıştı. Eğer Sorin'le sohbet ederlerse öleceklerini düşünüyorlardı, bu yüzden artık yüzüne bile bakılmayan birisi haline gelmişti. Pek tabii Zaina'nın bundan haberi yoktu, hoş, olsa da umursamazdı.

Başlangıcın SonuWhere stories live. Discover now