1.5

18.4K 1.9K 1.8K
                                    

Kaşlarımı çatarak önümdeki uzun boylu çocuğun arkasından yürürken bir yanım nedense rahattı ama diğer yanım gergindi. Neden ona ayak uyduruyordum bilmiyordum ama galiba merak etmiştim.

Okulun diğer bloğuna yürüdük. Bahçede de kimse yoktu. Herkes dersteydi. İkimizden de ses çıkmıyordu.

Karşıdan gelen Koray hocayı görmemizle ikimizin de adımları duraksadı.

"Gençler," dedi Koray hoca bir elimde kahvesi diğer elinde dosya varken. Bir bana bir Melih'e baktı. "Ders saati ne işiniz var burada?"

"Hocam biz..." Nasıl anlatacağımı bilemediğim için Melih'e baktım.

"Dersten kovulduk." dedi Melih sırıtarak.

Koray hoca kardeşin umutsuz vakaymış gibi bakarak sıkıntılı bir nefes verdi. "Ne yaptın yine?"

"Ben bir şey yapmadım abi her şey Yağmur'un suçu." dediğinde gözlerim şokla açıldı.

"Hayır hocam yalan. Vallaha ilk o başlattı. Derste su döktü üstüme."

"Sen de döktün."

"Ama beni sinirlendirdin." diye savunmaya geçtim.

"Sinirlenince çok komik oluyorsun." dedi muzip bir tavırla.

Ona huysuz bir bakışla bakıp Koray Hocaya döndüm. "Hoca bize kızdı ve dersten çıkın dedi."

"Anladım." dedi Koray Hoca ikimiz arasında bakışları dönerken. "Neyse, teneffüse kadar uslu durun bari. Sonra doğruca dersinize."

"O iş bende abi." dedi Melih kendinden emin bir tavırla ve kolunu omzuma attı. Gözlerimi devirdim kolunun altında öylece sıkışmışken.

"Okulda hocanım Oktay Melih, abi yok." diye uyardı onu Koray Hoca. "Hadi size iyi dersler." deyip gülümsedi ve arkasını dönüp gitti.

"Abim olmasa bir tane ensesine vururdum ha." diye söylendiğinde kafamı kaldırıp tip tip baktım ona. "Ne?" dedi.

Kolunun altından bir hışımla çıktım. "Koray Hoca çok tatlı birisi." dedim yürümeye devam ederken. "Çok iyi bir hoca."

"Yani?" dedi dik dik.

"Hiç sana benzemiyor." dedim.

"Bir eve bir yakışıklı fazla ondandır."

Pufladım. "Biz nereye gidiyoruz ya?"

"Görürsün gidince." dedi adımlarını hızlandırırken.

"Bana bak," dedim hemen yanına ulaşarak. "Beni tongaya getirmiyorsun değil mi?"

Kaslarını çattı. "Tonga ne demek amına koyayım?"

"Ya oyuna getirmiyorsun yani değil mi?"

"Benden harbiden korkuyor musun?" diye sordu.

"Bu gururlanılacak bir şey değil Melih." dedim. Bir şey demedi.

Yan yana yürümeye devam ettik. Binadan içeriye girdiğimizde burada derslikler olmadığı için içerisi sessizdi. Merdivenlerden yukarı çıktık. Nereye götürdüğünü bilmiyordum ama merak etmeden de duramıyordum.

Bayağı bir merdiven çıktık.

Bir kapının önüne geldiğimizde durduk. Cebinden anahtar çıkardı ve kapının kilidini açtı. Kapıyı açarken "Gir." dedi.

Ona bakarak geriye doğru adımladım. "Girsene." dedi. Kafamı hayır anlamında iki yana salladım.

Gözlerini devirip kendisi önden girdi. "Hadi gel."

ZORBA | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin