2.4

23.8K 1.9K 2K
                                    

Ağlayarak hızlı adımlarla yürürken ellerimin tersiyle gözlerimi sertçe sildim.

Koridoru geçip merdivenleri çıktığımda öğretmenlerin olduğu binadan çıkıp asıl binaya yürümeye başladım. Öğretmenlerin ayrı bir binada odaları vardı. Tek bir kişi hariç. Koray Hoca.

O bir rehber öğretmeni olarak öğrencilerle iç içe olmak gerektiğini düşündüğü için odası öğrenci binasındaydı. Merhametli ve vefalı bir hoca olmasını seviyordum. En nihayetinde başımız bir işe sıkıştığında ona giderdik.

Beni de bu durumdan ancak Koray Hoca kurtarırdı.

Bahçeden geçerken okulun kampüsündeki kafese oturan Melih ve tayfasını gördüm. Basketbolcu tayfası vardı. Antrenmandan çıktıkları belliydi. Üzerlerinde basketbol kıyafetleri ve basketbolcu kolej ceketleri vardı.

Melihle göz göze geldiğimizde duraksadı. Arkadaşlarıyla yoğun bir sohbete dalmışken beni gördüğünde anında durdu ve kaşlarını çattı. Kafamı çevirdim ve adımlarımı hızlandırdım.

Birkaç saniye sonra "Şş!" diyen tanıdık sesi duydum. Durmak zorunda kaldım.

"Melih lütfen," dedim ağlamaklı şekilde. Kaşları çatık, ne olduğunu anlamayarak karşıma geçti. "Sonra uğraşırsın, şimdi inan hiç sırası değil."

Tam gideceğim sırada kolumdan tutup kendine döndürdü. "Niye ağlıyorsun sen?" diye sordu.

Burnumu çektim. "Sabah alarmım çalmadı, sınava giremedim. Zaten evim uzak. Aslında son on beş dakika yetişirdim ama kapıdan güvenlik sokmadı. Eğer soksaydı on beş dakikada bile bitirirdim. Hocayla konuştum o da kabul etmiyor mazeretimi, direkt sıfır verecekmiş." dedim yaşlı gözlerimle. "Eğer kalırsam bursum kesilir."

"Beni neden aramadın? Neden bana söylemedin?" diye sordu kaşlarını çatarak.

"Numaran yok. Hem neden seni arayayım?"

Sınıf grubunda bile yoktum ben. Melih okula ilk geldiğimden beri beni sokmuyordu gruba. Bu yüzden her şeyi Ulaştan öğreniyordum.

"Sadece beni arayacaksın." dedi çenesini sıkarak. "Bir şey olduğunda beni arayacaksın."

Her kelimenin üzerine o kadar sert basıyordu ki, dediğinden başka şey yapma seçeneğim yokmuş gibi tonluyordu.

"Koray Hocaya gideceğim. O halleder." dedim ve yine tam gidecekken onun tarafından durduruldum. Bu sefer sert sıktı kolumu.

"Abimle ne alakası var?"

"O hocayla konuşur. Belki mazeret sınavına girebilirim." dedim.

"Abimi karıştırma." dedi. "Ben halledeceğim."

Şaşkınlıkla baktım. "Nasıl?"

"Orasını düşünme," dediğinde tutuşunu gevşetti. Kolumu saran parmakları yavaşça kolumdan aşağı indi ve sinsi sinsi elimi buldum.

"Seni kimse ağlatamaz." dedi sadece ikimizin duyabileceği bir sesle. Gözlerindeki o arzu ateşini çok net gördüm. "Benden başka." Avucumun içine parmaklarını sinsice kaydırdıktan sonra arkasını dönüp yürümeye başladı.

Kalp atışlarım istemsizce hızlanırken derin bir nefes aldım. Avucuma dokunan parmaklarının bıraktığı hissiyat tenimi yakacak türdendi.

Yutkundum ve gözlerimi sildim.

Ne yapmalıydım şimdi? Melih gerçekten halleder miydi? Ona güvenmeli miydim?

ZORBA | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin