1.7

19.5K 1.9K 1.2K
                                    

Daha önce hiç sevgilim olmamıştı. Bu nedenle neler hissetmeliyim bilmiyordum. Kendimi yalnızca kızlardan hoşlanıyor sanıyordum. Fakat sonradan bu okula gelmeden önce eski okulumdaki bir çocuğun ilk kez hoşuma gitmesinden bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. O sıralar inanılmaz bir kafa karışıklığı yaşamıştım çünkü hem kızlar hoşuma gidiyordu hem de bir erkeği gerçekten beğenirsem hoşlanabileceğimi fark etmiştim.

Kendimi kötü hissetmiştim aslında o zamanlar. Dinimizce bu günahtı tabii fakat zaten sevgilim hiç olmadığı için bunu dert edinmemi sağlayan bir şey de yoktu. Belki ilerde bir erkekten hoşlanırsam o zaman ne yapardım bilmiyordum.

Dinimi seviyordum. Annemle ara sıra sohbetler dinlemeyi seviyordum. Namaz kılmayı da. Bununla bir sorunum yoktu. Annemin bana dediği gibi iyi bir insan olmaya da çalışıyordum. Bana göre Allah kullarını tek bir şey ile yargılamazdı. Ben böyle düşünüyor, böyle hissediyordum. Dinini sevmek kötü bir şey değildi. Yaşıtlarımın aksine ben dinlerden uzaklaşmanın iyi bir şey olduğunu düşünmüyordum.

Yine de, iyi bir insan olmak her din için en önemli şeydi ve ben hayatım boyunca iyi kalmaya çalıştım. Fakat son zamanlarda bundan sapıyor gibi hissediyordum. Dayanılmaz bir noktaya geliyordu her şey ve ben kendimi kaybediyordum. En çok da bundan korkuyordum işte. İstemediğim birine dönüşmek istemezdim.

Bağdaş kurmuş bir şekilde okulun belli noktalarındaki minderlerden birindeydim. Öğle arasındaydık ve boş geçirmemek için test çözüyordum. Ulaş okuldan flörtleştiği kızın yanında geçiriyordu vakitlerini. Bence çoktan sevgiliydiler.

"Yağmur." Kafamı kaldırdım.

"Kemal. Merhaba." dedim gülümseyerek.

Kemal kütüphaneyle ilgilenen bir arkadaştı. Kütüphaneye gide gele arkadaş olmuştuk. Uzun zamandır kütüphaneye gitmediğim için görüşememiştik.

O da bayağı muhafazakar bir ailenin oğluydu. Ben onun kadar yaşayamıyordum dini orası ayrı.

"Merhaba. Nerelerdesin sen ya?" dedi.

"Ben kitap kaybettim de. Giremiyorum kütüphaneye." dedim.

Kaşlarını çattı. "Neden bana demedin oğlum? Hallederdim ben."

"Bilemedim." diye mırıldandım.

"Ben şimdi cumaya gideceğim. Dönüşte halledelim senin işi tamam mı?"

Kafamı salladım. "Tamam."

"Sen de gelsene camiye."

Normalde gitmeye çalışırdım ama bazı zamanlar açık konuşmak gerekirse gitmiyordum. Ara sıra aksattığım da oluyordu.

"Geleyim mi bilemedim."

"Lan gel tabii. Cami okula yakın yetişiriz." dedi ısrarla.

"Peki." deyip ayaklandım. Eşyalarımı dolabıma koyduktan sonra Kemalle çıktık bahçeye.

Sohbet etmeye başladık. Kemal'i özlediğimi fark ettim. Çok komik bir çocuktu. Dışarıdan bakınca tam bir serseri gibi duruyordu ama asla öyle birisi değildi. Tanıştığım için mutlu olduğum kişilerdendi. Vefalıydı. Okulun başından beri tanışıyorduk.

Sohbet arasında yine komik bir espri yapınca kahkaha attım. Kolunu kaldırıp omzuma attı.

Çıkışa doğru gelmiştik ki Kemal bir anda sarsıldığında ikimizin de gülüşü duraksadı. Anlamayarak arkamıza baktık.

"Ne oluyor lan?" dedi Kemal.

Arkama baktığımda basketbol topunun Kemal'e isabet ettiğini fark ettim. Tabii ki topun sahibi ağır adımlarla yanımıza geliyordu.

ZORBA | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin