2.8

16.9K 1.8K 1.3K
                                    



Yazar'dan;

Ortam fazlasıyla gergindi. Odadaki üç kişi aşağıda yemekte olan adama bir şeyler çaktırmamak için gizlice konuşuyorlardı.

Oktay Melih, abisi ve annenisinin kendi üzerindeki bakışlarını hissediyordu. Rahatsızdı. En nefret ettiği şey baskıydı ve şu an inanılmaz bir baskıda hissediyordu kendini.

Koray'a ait çalışma odasında toplanmış üç aile üyesi bir şeyleri artık çözüme kavuşturma derdindeydi. En azından iki kişi için bu böyleydi.

"Oktay, bir şeyler söyle. Doğru mu o çocuğun dedikleri?"

Genç çocuk abisinden ve annesinden uzakta, onlara arkalarını dönmüş bir şekilde boydan pencereden dışarıyı izlerken ellerini yumruk yaptı.

Yağmur... Hayatının hatasını yapmıştı. Melih'i fazlasıyla sinirlendirmişti.

Koray'ın okulda kendisini yaka paça odasına çağırmasından sonra bir şeyler döndüğünü anlamıştı.

Koray, öğretmen kişiliği dışında daha farklı bir adamdı. Eğitimci kişiliğini bir kenara bıraktığımızda fazlasıyla katı ve kuralları olan bir adamdı. Tam anlamıyla babası Hulusi Saraçlıgil gibiydi. Zaten babası Korayla daha fazla ilgilenmişti. Bu nedenle herkes Koray'a 'Küçük Hulusi' derdi.

Oktay Melih ise ailenin daha çok göz ardı edilmiş çocuğuydu. Öncelikle planlı bir gebelik değildi. Tamamen plansız bir şekilde dünyaya gelmiş bir çocuktu. Kendisinden önce bir kız kardeşini doğum sırasında kaybetmiş olan çocuk, ailenin büyük acısından sonra plansız bir şekilde dünyaya gelmişti.

Hulusi Bey'in her zaman hayali bir kız ve bir oğlan çocuğu olmasıydı. Koray'dan sonra dünyaya gelecek kızları doğum sırasında oksijensiz kalması sonucu ölmesi adamı tamamen yıkmıştı. Sonrasında plansız bir gebelikle hamile kalan eşinin kız doğuracağına olan inancı yüksek olsa da sonradan erkek olduğunu öğrendiklerinde açıkçası adamın hevesi tamamen kırılmıştı.

Adamın ilgisiz tavırlarından yakınan Lale Hanım, kız kardeşinin yanına, Avustralyaya gitmişti ve doğumunu orada gerçekleştirmişti. Doğuma bile gelmemişti adam. İşlerinin çok yoğun olduğunu söyleyerek gelmemişti.

Melih altı yaşına gelene kadar orda yaşayan kadın daha sonrasında kocasının ısrarı üzerine İstanbul'a geri dönmüştü fakat tek başına dönmüştü. Melih teyzesinin yanında kalmaya devam etmişti.

Gel zaman git zaman Melih ve Hulusi Bey arasında hep soğukluk vardı. Melih babasını tanımıyordu tam anlamıyla. Abisine karşı daha sıcak olduğunun farkındaydı.

"Cevap ver." dedi Koray soğuk bir sesle.

Melih yumruklarını sıkarak arkasına döndü. "Yalan diyorum lan kıt mısınız?"

"Düzgün konuş lan!" diye bağırdı Koray. "Saygını aşma Oktay, haddini bil karşında zorbaladığın okul arkadaşların yok."

Melih abisine içinde büyüttüğü öfkeyle bakarken dişlerini sıkarak kendini zor tuttu. Elinde olmasa da abisinden de babasından da çekinirdi. İkisi de aynı karakterdeydi çünkü.

"Sessiz olun, babanız duymasın." dedi kadın daha kısık bir sesle.

"Ne istiyorsun lan sen o çocuktan? Okuldaki herkes biliyor, söylüyor. Etmediğini bırakmamışsın çocuğa, bir de üstüne köşelerde sıkıştırıp taciz ediyormuşsun. Başımıza sapık mı kesildin?!" dedi Koray çenesini sıkarak sesine hakim olmaya çalışırken. "Ya şikayet etse seni? Hiç düşündün mü?"

ZORBA | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin