2.0

22K 1.9K 2.1K
                                    

Öfkeliydim. Hem de çok öfkeliydim.

Bu okula kabul edindiğim ilk anı hatırlıyordum da, ailecek sevinmiştik. Benim için kaçınılmaz bir fırsattı. O kadar büyük hayallerle ve mutlulukla gelmiştim ki. Nereden bilebilirdim hayatımdaki en zor dönemleri yaşayacağımı.

Adımlarım sertti, en az öfkem kadar diriydi. Bu sefer gerçekten bardağı taşıran son damlaydı.

Sınıfa koşar adımlarla gittim ve bakışlarımla etrafı taradım. Tek tük kişi vardı. Aradığım kişi yoktu. Aynı hışımla koridora çıktığımda az kalsın Ulaşla çarpışıyorduk.

"Kanka nereye?" diye sordu Ulaş elindeki iki tost ve iki tane içecekle.

"Melih şerefsizini gördün mü?" diye sordum alelacele.

Kaşlarını çattı. "Ne yapacaksın lan? Kanka bulaşma."

"Gördün mü görmedin mi Ulaş?"

"Onların antrenmanları bitmiş. Okuldan çıkıyordu basketbol tayfası."

Bu sefer gerçekten koştum. Okuldan çıkmadan bulmam lazımdı onu. Basketbolcular antrenmanlarının olduğu günler muaf oluyordu derslerden. Bu nedenle çıkabiliyorlardı erkenden.

Binadan çıkıp koşarak çıkışa ilerlerken sinirden dişlerimi sıkıyordum. Aslında ne yapacağımı bile tam olarak bilmiyordum fakat içim dopdoluydu. Hesap sormam lazımdı.

Dün konuştuğumuzda beni merdiven altında tehdit etmişti. Kütüphaneye gitmemi kendince yasaklamıştı ama ben onu dinlememiştim bu sefer. En azından Kemal beni kütüphaneye tekrar aldırtmıştı.

Bugün ise kütüphaneye gittiğimde Kemal'i görememiştim. Görevliye sorduğumda Kemal'i işten çıkarıldığını söylemişti. Aslında işi bıraktı dediler fakat ben emindim ki bu böyle değildi.

Kemal bu işi seviyordu. Üstelik ihtiyacı da vardı. İşi bırakmazdı. Babası hademelik yapıyordu. Böylelikle ikisi ailesi için çalışan tek kişilerdi. İşi kendi rızasıyla bırakmadığına emindim.

Bunun tek sorumlusu vardı.

Kapıdaki güvenlik turnikelerden geçen öğrencilerle ilgilenirken köşeden hızla turnike arasından geçtim ve koşar adımlarla otoparka gitmek için ilerledim fakat tam bu sırada yoldan gelen tanıdık arabayı gördüm. Melih'in arabasıydı.

Çenemi sıkarak koştum. Melih'in arabası tam karşımdan gelirken olduğum yerde durdum. Korna çaldığında yerimden kımıldamadım.

"Dur!" diye bağırdım. Bana yaklaşırken arabayı durdurdu.

Yaklaşıp ellerimi arabanın ön tarafına geçirip bağırdım. "Dur diyorum sana!" diye bağırdım.

Kaşlarını çatarak araba camından kafasını çıkarttı. "Manyak mısın lan sen? Ne yapıyorsun?"

"İn aşağıya!" dedim.

Afalladı. "Çık önümden ezerim."

"Bir bu kaldı yapmadığın zaten." dedim sinirli ama kırgın bir sesle.

Bir nefes verdi ve kapısını açıp arabadan indi ama kapının arkadından çıkmadı.

"Canına mı susadın hayırdır?"

"Kemal'i sen mi attırdın?" diye sordum.

Tepki vermedi. İfadesiz bir yüzle baktı bana.

"Sen yaptın değil mi?" dedim üzgün bir sesle. "Neden ya neden?! Ne istedin işe ihtiyacı olan birinden?"

ZORBA | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin