2.2

19.3K 2K 1.3K
                                    

Neyin içine düşmüştüm kestiremiyordum. Yalnızca bir şeylerin tehlikeli olduğunun farkındaydım fakat ne yapacağımı bilmiyordum.

Bildiğim tek şey var ise o da Oktay Melih'in bir psikopat olduğuydu. Beni kafaya öyle takmıştı ki, bu nefreti git gide başka bir şeye dönüşmüştü.

Önceden beni zorbalar, kötü laflar söyler ve günümü zehir ederdi. Son zamanlarda bunların yanında aynı anda beni herkesten uzaklaştırmaya çalışıyordu. Beni yalnızca kendisine saklamak istiyordu.

Bu absürt davranışlarının nedenini benden hoşlandığı için olduğuna inanasım gelmiyordu çünkü Melih'in kalbi yoktu. Birinden hoşlanmazdı. Sevmezdi. Üstelik etrafında bir sürü güzel kız varken benim gibi çelimsiz bir erkekten asla hoşlanmazdı.

Çok düşünmüştüm dün gece boyunca. Bence Melih benimle uğraşa uğraşa artık sahiplenmişti. Onun için oyuncaktan başkası değildim. Şımarık bir çocuk gibi benimle oynuyordu. Paylaşımsız bir bencil olduğu için de kimseyle paylaşmak istemiyordu. Beni sevdiği için değil, kötü de olsa ona ait olduğumu düşündüğü için kimseyle paylaşmak istemiyordu. Sevmediği bir şeyi bile sahiplenecek kadar manyak birisiydi.

Bu korkunçtu. Melih tam anlamıyla psikopatolojik bir sorundu.

Melih o gün beni tehdit edip okula bıraktığında kesin olarak sözünden çıkmamam konusunda bir kez daha uyarmıştı.

Tabii ki onun sözünü dinleyecek değildim. O kimdi ki benim arkadaşlarıma karışıyordu? Ondan korktuğum için çoğu şeyine boyun eğsem de Ulaş benim kardeşim olmuştu resmen. Ona yanlış yapamazdım. Ne olursa olsun onunla arkadaşlığımı kesemezdim.

Sabah sınıfa geldiğimde Ulaş'a annemin yaptığı kurabiyelerden getirmiştim. Kemal'e çok üzülmüştüm ve aynı şeyi Ulaşta yaşamak istemiyordum. Onu da kaybetmek istemiyordum.

Kemal'e yazmıştım. Sorun olmadığını, kendine yeni bir iş bulduğunu söylemişti. En azından bu içimi rahatlattı.

"Oof bee." Ulaş ağzı sulanarak elimdeki kabı aldı. "Bayılıyorum bunlara."

Gülümsedim. "Bu sefer ben de yardım ettim anneme. Şu şekilli olanlar benim." dedim.

Annem meşhur kurabiyelerini yaparken ben de yardım etmiştim. Öğrenmek de istemiştim. Benimkiler ayırt olsun diye şekilli yapmıştım.

İlk ders zili çaldığında yavaş yavaş sınıfa doluşmaya başladı herkes. Ulaşla beraber kurabiyeleri yerken bana sevgilisini anlatıyordu. Mutlu bir ilişkisi vardı. Bu yüzden onun adına mutluydum.

Birlikte kıkırdarken içeriye Melih ve tayfası girdi. Hemen fark ediliyordu sınıfa girince. Arkasında Serhat ve Orkun ile sınıfa girdi.

Elleri ceplerinde sınıfa girdiğinde benimle göz göze geldi direkt. Dudaklarımdaki gülümseme anında soldu. Dudaklarımı birbirine bastırdım.

Üzerinde buz mavisi kot ceketi vardı. İçinde okulun tişörtü, altında ise krem pantolonu vardı. Pahalı ayakkabıları gözümüze gözümüze giriyordu. Ne kadar bayılmıştı bu ayakkabılara kim bilir.

"Ne dedim lan ben sana?" Yanıma gelip sıramızın önüne geldi. Zaten en önde oturuyorduk.

"Ne oluyor ya?" dedi Ulaş ağzındaki kurabiyelerle.

"Sen kes sesini." dedi Melih onu sertçe uyararak. Göz temasını bir an için benimle kesmedi.

"Melih saçmalama." dedim. Tekrar içim sıkışmaya başlamıştı.

Çenesi hırsla kasıldı. Bir süre gözlerime hırslı bir öfkeyle bakmaya devam attı. Fırtına öncesi sessizlik gibiydi. Ardından gelecek olan patlaması uzun süremedi.

ZORBA | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin