Peyda 30

14.9K 1.7K 423
                                    

10.05.2024
Otuzuncu bölümümüze hoş geldiniz.
(Koskoca otuzuncu bölüme gelmişiz, maşallah bize)
Keyifli okumalar :)

Bölüm şarkısı:
Conan Gray- Family Line
🎀

"Ruhu Çürük Kız Çocuğu"

Kiminle konuştuğunuza dikkat ediniz, karşınızdaki kişi kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir kimsesiz olabilir; Kimin yarasına tuz döktüğünüze dikkat ediniz, zira bu kişi bir kindar olabilir; Kiminle aşık attığınıza dikkat ediniz, bu kişi asla savaş kaybetmeyen bir kral olabilir.
Kim olduğunuza çok dikkat ediniz, zira siz de bunlardan biri olabilirsiniz.

17 Kasım 2023
İstanbul, Türkiye

Heyecan içinde okuldan eve döndüğümde saat daha yeni dört olmuştu.

Konser saat 19.30'da olduğu için rahattım fakat bu rahatlık giyecek kıyafet bulamamamla son bulmuştu.

Oraya normal günlük kıyafetlerimle gitmek istemiyordum. Başka bir insan olarak da gitmek istemiyordum, ilk defa bir yere giderken tüm sadeliğimle ve benliğimle gitmek istiyordum.

Son denediğim ve yine beğenmediğim elbisemi de yatağın üzerine attığımda odamın adeta bir savaş alanına dönmesini umursamamıştım. Şu an odamın dağınıklığından kat kat daha önemli bir meselemiz vardı.

Birkaç elbisem vardı fakat hiçbiri tarzıma uymadığı için giymek istemiyordum.

Neredeyse ağlayacak dereceye gelince içimdeki sıkıntıyı boş verip aşağıya, Ceyda'nın yanına gitmeye karar verdim.

Odamdan depresif bir şekilde çıkıp nereye gideceğimi bilemezken aşağıdan gelen seslerden Ceyda'nın aşağıda olduğunu anlamıştım.

Merdivenlerden inerken yükselen kahkaha sesleri dahi beni üzemedi. Olmadığım mutlu aile tablosunu bile umursamadım.

Son basamağı da inip aşağıya vardığımda Ceyda'yı; Tarık, Alparslan, Kağan, Mert, Can, Nazlı Hanım ve Cihan Bey ile mutfakta otururken görmüştüm.

Kardeşlerin hepsi bir masanın etrafına dizilmiş, Mert kolunu Ceyda'nın omzuna sahiplenici bir şekilde atmış, Ceyda da kafasını onun göğsüne yaslamıştı. Nazlı Hanım tezgahın önünde ayakta duruyordu, Cihan Bey ise onun hemen yanındaydı. Gelen kokulara bakıldığında bir şeyler pişirdikleri aşikârdı. Tarık ve Kağan her zamanki gibi birbirleriyle atışıp duruyor gibilerdi. Can, Kağan'ın kucağındayfı ve Tarık'ın hafif çıkmış sakallarıyla oynuyordu.

Alparslan ise o masadaki tek düşünceli insan olabilirdi. Kaşları çatıktı mutlu ailesini izlerken. Bir şeyler düşündüğü belliydi. Düşündüğü şey her ne ise hoşuna gitmiyormuş gibi bakıyordu ailesine.

Ben ise hak ettiğim yerden, kapının ardından izliyordum onları. Mutlu aile tablosuna dökülen siyah bir boya olduğumu dahi yeni anlıyordum. Onların bana neden bu kadar tavır aldıklarını da işte o an anlamıştım.

Alaton Ailesi mutlu bir aileydi, benden önce... Ben geldiğimde ise düzenleri bozulmuş, birbirlerini kaybetme korkusu yaşamışlardı. Yıllardır kurdukları mutlu yuvaya kimseyi ekleyemeyeceklerini şu an gördüğüm kareden anlıyordum.

Benim ise hep mutsuz bir hayatım vardı, ben hep mutsuz, sorunlu ve kederli bir hayat yaşıyordum. Benim hayatım zaten her gün kayıyordu ellerimden. Bir kere de ailemin varlığını öğrendiğimde kayması onlarınki kadar dokunmamıştı bana galiba.

PeydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin