kanlı aşk

461 14 0
                                    

ateş.

"ulan nasıl olur!" diye tısladım.

"cin miydi acaba!" diye çığlık atan bilgeye gözlerimi devirdim.

"buca senelik arkadaşımız o bizim! ateş abi yaptığın saçmalık yani! sana yalan da söylemedi ki! bas bas bağırıyordu sadistim ben diye! ya bilge, sen yapma bari!" emir ne kadar ortalığı yatıştırmaya çalışsada gözüm dönmüştü bi kere. kamerayı yere fırlatıp bir hışımla kendimi dışarıya attım. telefonuna kısa bir mesaj çekip sahilin ordaki parka gelmesini söyledim. hodrimeydan erica hanım! ya da ismi her neyse!

***
erica

sahilin ordaki parka gel. acil. -ateş

ne umutlarla yola çıkmıştım oysa bu mesajı gördüğümde. hayal kırıklığının parçaları göğsüme battı. ordan kan dolaşımına karışıp gitti her yolu kesti. yani tüm vücudumu.

"sana hayatımdan çıkmanı söylemiştim!" diye bağırdı. alya araya girip geri basmasını söyledi. bense onu kolundan çekip uzaklaşmasini söyledim.

"sevmiyor musun beni" dedim. cevap vermedi.

"seni kaçırdığımda bana deli gibi aşık olan sen bunun için mi vazgeçtin benden. ne korkak ruhluymuşsun sen! beni iyileştirmek yerine ateşe attın. sen ateş attın beni!" yüzünü buruşturdu.

"şeytansın sen!" diye bağırdı. neyse ki hiç kimse yoktu buralarda.

"öyleyim! ama bu dünya cehhenneminde de melek olmamı bekleme benden!" diye bağırdım ben de. hatta hızımı alamayıp devam ettim. "sen çok mu temizsin ha! melek oldun kanatların mı çıktı! bende olduğu kadar senin ellerinde de kan var ateş ışıkdağ!" ağzını bir kaç kez açıp kapattıktan sonra aynı şey değil diye inkar etti.

"ah! aynen de aynı şey! madem çok meraklıyız kirliliklere, geçmişe gidelim istersen? derya'yı kim öldürmüştü. üstelik sırf sinirden? bu sadistlik değil mi sence! ya ben Özür dilerim yanlışlıkla oldu diyince geçiyor mu! senin de yastığa başını koyduğunda vicdanın rahatsa bu düpedüz sadistliktir işte!" diye bağırdım. "aslında şimdi fark ediyorum da ateş; benim ne senin gibi bir korkağa ne de yalancıya ihtiyacım var. ben kendi cehennemimde yanarım sen yalnızca kendini kandır!" elimi göğsüne bastırıp kendini kısmını vurguladım. ardından arkama bile bakmadan yola çıktım.

alya "oskarlık performanstı be kızım!" diye fısıldadı. oysa benim kafam çok farklı seylerle meşguldü. benim ne senin gibi bir korkağa, ne de yalancıya ihtiyacım var! Hayır. benim sana ihtiyacım var.

gözyaşlarım alev alıp yakarken bedenimi durup savaşmadım. ağzımdan bir hıçkırık kaçarken koşmaya başladım. Hayır. bu sefer çok fena kırılmıştım. aşkımın gözünü kendi ellerimle kör edecek kadar hemde. çok fena yıkılmıştım. bir daha ayağa kalkamazdı kalbim. bu sefer çok fena batırmıştık. bir daha da toparlanamazdık. caddeyi dönmeden arkama baktım. neden yaptım bilmiyorum ve kahretsin! keşke yapmasaydım da! bir santim bile hareket etmemiş bana bakıyordu. Ağlamış olması durumu gittikće zorlaştırıyordu. onun yaşlı gözlerinde gördüğüm şey benimkiyle aynıydı. tek bir farkla. benimkinde aşk yok oluyordu ama ondaki çok fazlaydı.

en yakın bara girip bar tezgahıne tüm gücümle yumruk attım. neyse ki tezgah sağlamdı ama bir kızın içkisini üzerine dökmüştüm. pis pis sırıtıp barmene elindeki en sert içkiyi hazırlamasını söyledim. başıyla onayladı. tam o sırada iğrenç tırnaklar sırtımı dürttü. sakızını tezgaha bırakıp saçlarını topladı.

"pişt cici kız! ne o tezgaha vurmalar falan. gülşahın mekanında böyle bir şeyi yapmaya cüret eden kim?" dedi iğrenç kokan nefesiyle. barmen içkimi masaya bırakmıştı. bardağı elime aldım ki bileğimi yakaladı. tam o sırada içeriye alya girdi.

"kolumu bırakır mısın?" diye nazikçe sordum. tam sırada alya istemsizce olduğunu belli ettiği bir şekilde tısladı. "hassiktir!" kız tip tieo bakarak kolumu bıraktı bardağı tek seferde kafama diktim. adrenalin öyle yoğundu ki normalde saniyesinde çift görmemi sağlayacak olan bu içki etki bile etmemişti. zarif hareketlerle ayağa kalktım.

"arya yapma!" diye bağırdı. ama çok geçti. sessizlik bitmiş fırtına çoktan içimde kopmuştu. ah o yüzündeki gevşek sırıtışı bir silsem!  sağ bacağımla çenesine sert bir tekme indirdim.

"şu andan sonra burdan anca cesedin çıkar sürtük!" diye bağırdım. herkes etrafımıza toplanmış kimse ayırmaya cesaret edemiyordu. alya bile. öfkemi nasıl yaşadığımı en iyi o biliyordu. sessiz cevap verecek kadar sinirliysem üstelik. yere yığılmış olan bedenine sert bir tekme indirdim. acıyla inledi. elini parmak ucumla ezdim. kırılıncaya dek. üstelik hala sakindim. patlamaya hazır bir volkan gibi. daha hiçbirşey yapmamıştım.

"arya..." diye mırıldandı. ona dönerek nazikçe tebessüm ettim. "efendim kardeşim?" gözlerini yumdu. "onu cidden öldüreceksin, o kadar sinirlisin değil mi?" başımı olumlu anlamda salladım. "o zaman daha büyük bir hassiktir!" omuz silkip yerde sürünen kıza döndüm.

"e hadi böyle eğlencesi mi çıkar be kızım. hadi sana vakit tanıyorum kalk da vur bana" dedim. ben ondan geriye sayarken kız kalktı kalkmasına ama bu avantajı kaçmak için kullandı. 0 olduğunda daha dışarı bile çıkamamıştı. Hızlı ve büyük adımlarla yanına ulaştım. "ne olur affet!" diye yalvardı. kocaman bir kahkaha attım. ve alev alev yanan gözlerimi üzerine diktim. "hepinizden nefret ediyorum! özellikle de yalvarmalarınızdan!" diye bağırıp kafasını duvara yasladım. masadan kaptığım bıçağı havaya kaldırırken binlerce ses birden bağırdı. ama durmamı sağlayan onun sesi oldu. bıçağı elimde çevirirken arkamı döndüm. büyük ve korkunç bir gülümsemeyle selam verdim.

"şeytan cehhennemden dünyaya kaçtı ateş. ateşin yakmıyor artık bedenimi. özgürlük dedikleri bu bokluğu yaşıyorum. ne oldu? sen de mi izlemek istedin sadistliğimi!" kızı bırakıp yanına yaklaştım herkes geri çekilirken o ve alya kımıldamadı.

"yoksa; iyileşemezsin sen! sen busun! diye bağırıp kaçacak mısın? şayet kapı orda" bıçağın ucunu kapıya doğrulttum.

"bu sen değilsin" dedi. kahkaha attım. "hani bu bendim!"

"yanılmışım!" diye bağırdı. başımı iki yana salladım. "yanıldığını fark etmek için çok geç kaldın! tıpkı hala yalan söylemek gibi bir hataya düştüğünü varsayarsak?" bıçağı havaya kaldırdım ve kendi şah damarıma dayadım. gözlerim alyayı buldu.

"haklıydın. bazen tehlikenin dışarı salınmaması gerekir." yıllar sonra ilk kez alya ağlıyordu. ateş de öyle. oysa ben hep ağlıyordum. kanlı sevdamız çoktan yol almıştı.

psikopat ve sadistDonde viven las historias. Descúbrelo ahora