uyku

32K 592 44
                                    

"Nasıl böyle bir şey yaparsın lan! Baba sıfatını mı yakıştırıyorsun birde sen kendine! Ya sen anne? Nasıl izin verirsin ha! " Benim hayatımı çıkmaz bir yola sokan bu öfkem olmuştu. Aç bir hayvan gibi doymuyordu, sürekli sürekli acı ve kaos istiyordu.

"erica sakin ol!"

"bana sakin ol deme!"

çantamı aldım ve kimseye zarar vermeden önce hızla kapıdan dışarı çıktım. arkamdan seslenen sözde ailem artık umrumda bile değildi. Ben valizimi çıkardığım vakit bunları göze almıştım zaten.

"kızım dur!" Beynimde kırılan kemik sesleri yankılandı.

"kızım ha! şimdi mi aklına geldi kızın olduğum! bunca sene beni bu yüzden mi dışladın? millete beni bu yüzden mi satmaya kalktın! Ne var biliyor musun, siktir git!"

tüm mahalle yola çıkmış bize bakıyordu. umrumda değildi artık. evet bakın, bakinda nasıl orospu bir babam oldugunu öğrenin. Tüm dünya duysun artik! Ben bu ülkeyi yeterince zehirlemiştim. Sıra diğerindeydi.

annem bilmiyordu babamın beni satmaya kalktığını. Nasıl bir orospu yetiştirmeye çalıştığını. Ancak bu saatten sonra artık umrumda da değildi. tek bir kelime bile duymak isremiyordum.arkama  bakmadan koştum. Bana kollarını açmış bir geçmiş vardı. Çıkmıştım içinden ancak tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer Kürkçü dükkanıdır.

***

saatlerce uçak yolculundan sonra ilk kez nerdeyse toprağı öpebilirim. Valizimi alıp yola koyuldum. Taksicinin yorgun ve kızgın bakışları arasında güç bela çantamdan adres kağıdını bulup uzattım ve kafamı cama yasladım. Radyo kapalıydı. Kendi kendime birşeyler mırıldandım. Insanlara göre bakışlarım donuktu. Ama bu donukluğun nedenini sorgulamak nedense kimsenin aklına gelmiyordu.

"geldik efendim"

taksicinin sesiyle kendime geldim.parayi uzatıp teşekkür ettikten sonra önümde beni bekleyen kırmızı iki katlı eve baktım. Bahçeyi görmesem yanlış yere geldiğimi falan sanardım heralde. çeşitli çiçeklerin bulunduğu bahçeden geçerek kapiya ulaştım ve kapıyı çaldım.

kapıyı yari çıplak duran emir açtı. beni bir süzdükten sonra birden gözlerini kocaman açtı ve sevinçle bağırdı.

"er? bebeğim burda ne arıyorsun?" Emirin sesini duyan meriç ve bilge koşup boynuma sarıldılar

"Ölmeye gelmedim yavaş!" Diye kollarından sıyrılmaya çalıştım.

"seni çok özledik!" Diye bir kez daha öldürmeye giriştiler. Güç bela kurtulup saçımı düzelttim.

"Yeryüzünde beni tanıyıp da özlemeyen insan var mı ki?" Gözlerini devirirlerken içlerini yiyen merak duygusunu sezdim ve daha fazla işkence etmemek için konuştum.

"içeri geçin de anlatayım..." başıma gelen her şeyi onlara anlattım. ağızları açık halde beni dinlediler.

"nasıl bir insan bunu kızına yapar" haklılardı. babam nasıl bir insandi ki! Ama bende bunları hak etmiyor değildim. Yaptıklarım... derin bir ürperti duygusu geçti içimden. Saatlerdir içimde tuttuğum soruyu sordum.

"Ateş odasında mı?" dedim biraz çekingen bir tavırla. Çünkü pek iyi değildik son günümüzde. Bana vedasını başka bir kızın kollarına giderek etmişti. Peşinden de gitmemiştim zaten. Emir başını salladı.

yavaş adımlarla merdivenleri çıkıp odasının önüne geldim. Usulca kapıyı açtım. Bu çocuk hiç değişmemiş miydi? hala çok dağınıktı. Beni buraya getiren kalbimdi. Sevmeyi unutmakta olan taştan bir yürek... gözlerini tavana dikmiş, hiç kıpırdamadan yatıyordu. Kalbim tekledi. Özlemiştim.

"Amerika baydı galiba" diyip yandan sırıttı.

"Ya ya sorma bir sıktı ki anlatamam." diye alaycı bir ifade takındım. Dayanamadı ve kalktı sarıldı boynuma.

"Affet." Ellerimi boynuna sararak verdim yanıtımı. Masmavi gözleri vardı. Sapsarı da saçları ve sarpa sarmaktan kurtardığımız bir ilişkimiz vardı bizim. Ben yaralıydım. Içten içe kanıyordum. Oda yaraliydı. Birbirimize ihtiyacımız vardı. Hayatta kalmak için. Ruhsal olarak yaşayabilmek ıçin.

"Gitme" dedi. "Gitmem." Dedim. Gidemezdim. Gitmemeliydim. Ben yokken herhangi bir olay olmuş muydu bilmiyordum ancak çete toplanmıştı. Intikam vaktiydi.

Aşağıya indik, ustlerini giyinmişlerdi.

"Bara gidiyoruz er. Geliyor musun?" Mide bulantım sorumu yanıtlamıştı. "Malum saat farkı.." onaylanıp dışarı çıktılar.

Bende koltuğa uzandım. Ateş de arkama yatıp sarıldı. "Hadi gel kaçalım!" Gözümü bile açmadan yanıtladım. "Uykum var."

ben erica mendson; uykum varsa uyurdum.

psikopat ve sadistWhere stories live. Discover now