teklif

571 17 3
                                    

tam ayağa kalkmıştık ki korkulu rüyamız gerçekleşti. yani zil çaldı. klasik çalar çalar gideler taktiğini deneyip bornozumu giydim. fakat emir ya bu bıkmaz usanmaz! ikişer ikişer merdivenleri inip kapıyı açtım.

"yanlış zamanda mı geldik acaba?" diyip içeriye davet bile edilmeden adımını atan emirle birlikte diğerleri de girdi. ateş saçlarını havluyla kurutarak aşağıya indi.

"olum başka işiniz mi yok sizin!" tam yanımda durdu. hepsi dehşet içinde bize bakıyordu. emir ağzını birkaç kez açıp kapattı. en sonunda ulaş konuştu.

"cidden yanlış zamanda geldik değil mi?" dudağımı ısırdım. bu haldeyken yalan söylemenin alemi yok. emir öksürerek mutfağa gitti. biz koltuğa oturmuştuk ama bilge ve meriç hala eski yerimize hipnoz olmuş gibi bakıyorlardı. meriçin bileğini tuttum. rüyadan uyanmış gibi irkildi sonra bilgeyi dürttü. sonra ikisi aynı anda bağırdı.

"siz yattınız mı?" ateş omuz silkti. "biz hep yatıyoruz" kocaman gözlerle ateşe bakarken mutfaktaki emir daha yüksek sesle öksürdü. ateş kafasına yeni dank etmiş gibi düzeltti.

"yani birlikte uyuyoruz manasında şey ettim. ama sorun diğer anlamdaysa evet se-" cevap vermesine izin vermeden elimle ağzını kapatıp masum kız ayağına yattım.

kimse tek kelime etmeden koltuğa oturdu. ateşin kulağına "sevişirken daha mantıklı düşünüyordun hani?" diye tısladım. o da benim kulağıma "o zaman beynimle düşünmüyorum güzelim" diye fısıldadı. kimse tek kelime etmeyince ben konuştum.

"ee siz niye gelmiştiniz?"

emir mutfaktan koşarak geldi. eğilip ateşin kulağına bir şeyler söyledikten sonra saniyelik de olsa ateşin güldüğünü görebilmiştim. sonra tek kelime etmeden kalktılar ve gittiler.

"o da neydi öyle?" elimi tutup ayağa kaldırdı. "hadi hazırlan gidiyoruz" gözlerimi devirdim.

"yine nereye?" elindeki alev kırmızısı elbiseyi elime tutuşturup yukarı çıkıp giyinmem için arkamdan iktirdi. elbiseyi hayranlıkla süzüp yukarı çıktım. ne bu acele anlamıyorum ki! zaten ne yapacaksak! Doğum günüm falan da değil.

havluları kenara atıp elbiseyi giydim. elbiseyi taşımak namına güzel bir makyaj ve saçımı da yapıp aşağı indim. hani anlamıyorum sabah sabah ne bu gizem!

sanki yangından mal kaçırırmış gibi arabaya bindik. soru sormama izin vermeden gaza bastı. arkama yaslanıp neler olacağını izledim.

**

"hay aksi! araba bozuldu!" kaşlarımı çatıp doğruldum.

"dağ başında ne arıyoruz ki!" tek kaşını kaldırdı.

"yanlız evimiz de dağ başında"

"evime laf etme!" diye bağırıp önüme döndüm.

"gel bari adam gibi arabayı tamir edecek yer bulalım." diyip dışarı çıktım.

orman yolunda ilerlemeye başladık. yaklaşık bir yirmi dakikalık yürüyüşün ardından nihayet bir otele vardık. yorgun olduğumuzdan arabayı yarın yaptırmaya karar verdik.

"iki kişilik oda lütfen!"

"tabii buyrun efendim" diyip en üst kattaki odanın anahtarını verdi. ben üst kata çıkarken ateş birkaç işlemi daha halledeceğini söyledi. ya lanet olsun o kadar hazırlık boşa gitmişti! odanın kapısını açmayı denedim fakat kapı açılmadı. sonra anahtarı ters tuttuğumu fark ettim ve doğru bir şekilde açtım.

"bu kadar yıllık sadistim böyle anahtar görmedim!" diye kendi kendime homurdanıp içeriye girdim.

çantamı yatağın üstüne atıp topukluları çıkardım ve yerine converselerimi giydim. elbiseyi çıkaramadan kapı çaldı. kapıyı açtım fakat hiçkimse yoktu karşımda.

tam o sırada yine camları kırarak içeriye maskeli ikisi kız 4 kişi girdi. silahıma davranamadan bileklerimden yakalayıp ağzımı kapatarak beni dışarıya çıkardılar. ateş nerdeydi! neden şu lanet koridorda bir kişi bile yoktu! adamın ayağına tekme atmaya kalktıysam da başaramadım.

havuzlu bahçeye çıktığımızda ateşi gördüm. beni fark eder etmez koşarak yanıma geldi ve olan o anda oldu zaten. iki kız kollarımdan tutarken adamlar ellerindeki bıçağı ateşin göğsüne sapladılar. acıyla haykırdım. çığlık atarak bırakmaları için tekmeler savurdum fakat nafile bırakmadılar.

sanki birisi sevgilimin dizleri üstünde önümde ölmesini izlememi istiyordu. gözyaşlarım izinsiz akarken ateşin acıyla kısılmış gözlerine baktım.

"bırakın!" çiğerlerim yırtılırcasına bağırdım. sanki artık onu kurtaramayacağımı anlamışlar gibi ellerimi serbest bıraktılar. dizlerimin üstüne yığıldım. emekleyerek ateşin yanına gittim.

"ateş! sakın ölme!" gözlerim yaşlardan bulanıklaşırken belli belirsiz gülümsediğini görebilmiştim. ağzından kırmızı sıvı akarken daha büyük bir çığlık attım.

başı dizlerimin üstüne düşerken dişlerinin arasındaki parlak şeyi fark ettim. taşa benzeyen şeyi elime aldığımda bunun bir tek taş yüzük olduğunu fark ettim. tam o sırada ateş gözlerini açıp doğruldu. iki maskeli kızın beni ayağa kaldırıp kafamdan gül dökmesine izin verdim.

iki adam ateşin iki yanında diz çökerken maskelerini çıkarıp kenara attılar. gördüğüm manzarayla şok oldum.

"emir! ulaş!" başımı iki yanımdaki kızlara çevirdim. saçlarını yolduğumu umursamadan maskelerini çıkardım.

"ay! acıttın!" diye kızıp saçını ovalayan bilgeye dehşetle baktım.

"tanrım siz!" o sırada ulaş bilge emir ve meriç koşarak uzaklaştı. sadece yerde diz çökmüş ateş ve ben kalmıştık. hala üzerimdeki şoku atlatamazken bahçede emre aydın- belalım şarkısının nakaratı çalmaya başladı.

cebinden çıkardığı peçeteyle ağzını silip ellerimi tutarak ayağa kalktı. otwlden bütün görevliler ve misafirler çıkıp hep bir ağızdan "ateşle evlenir misin?" diye bağırdılar.

"evlen benimle sevgilim." diyip dudağıma bir öpücük kondurdu. ağzıma vişne suyu tadı gelirken kanın aslında vişne suyu olduğunu ateşin ölmediğini anladım. ve dahası bana evlilik teklif ediyordu!

kavurur ateşim, senide, benide, belalım.

korkak bakışları arasında sarılarak evet diye haykırdım.

"ulan yaşasın be!" diyip beni kendi etrafında döndürdü. yüzüğü parmağıma taktı.

"şimdi karım mı diyeceğim sana ben!" başımı onaylar anlamda salladım. Şimdi gözyaşlarım mutluluktan akıyordu. oteldekiler alkışlarken bilge telefonunu çıkarıp fotoğrafımızı çekti.

az önce evlenme teklifini kabul mu etmiştim ben? eh! hayatımda verdiğim belkide tek doğru karar buydu.

bu bölüm içime sinen belkide tek bölümdü. tabii ericanın -yani arya'nın ölmek üzere olduğu bölüm hariç neyse ne. ay çok mutluyum! EVLENIYORLARRR! bir aydır nasıl bir evlilik teklifi olacağını düşünüyordum ve sonunda buldum. sıradan bir şey bu hikayeye yakışmayacağından bence iyi oldu böyle. Bölüm kısa oldu ama devamı çok yakında :)

psikopat ve sadistWhere stories live. Discover now