-9.Bölüm- "DOST"

4.2K 1.5K 79
                                    

Kendinden her zaman taviz verdin,
Peki değer verdiklerin kıymet bildi mi?

DOST
Bir gece habersiz bize gel,
Merdivenler gıcırdamasın.
Öyle yorgunum ki sorma
Sen halimden anlarsın..
Sabahlara kadar oturup konuşalım,
Kimse duymasın.
Mavi bi gökyüzümüz olsun kanatlarımız,
Dokunarak uçalım.
Insanlardan buz gibi soğudum,
İşte yalnız sen varsın.
Öyle halsizim ki hiç sorma,
Sen anlarsın.
(Cahit Külebi)

Romanın kapağını kapatıp kafamı masaya gömdüm. Böyle saatlerce, aylarca... Yok hayır, yıllarca kalmak isterdim. Mümkünse uyuyarak. Kulaklıktan gelen şarkıyı dahi dinlemek istemiyordum. Kulaklığı çıkarıp düşünmeye devam ettim. Selim.... Dün akşam hiçbir şey demeden öylece bakakalmıştım. Başını kaldırıp göz göze geldiğimizde ayağa kalkmıştı. Yüzünü göstermekten sakınarak merdivenlerden çıkmaya başladı. Göz yaşlarını da sildiğini anlayabiliyordum. Sami ise olayı değiştirerek yemek yememizi söylemişti. Bir cümle kadar soruydu soracağım. "Selim'in neyi var?" Soramamıştım. Duyduklarımı dahi sindirememiştim. Daha fazlası çok fazla olurdu. Sami de sanki her şeyden haberdarmışım da Selim'in rahatlaması için yalnız bırakmışım gibi rahat tavır sergiliyordu. Halbuki Selim ile yüzleşmeye hazır değildim. Ve Sami'ye tezat olarak hiç de rahat değildim. Yatmak için odama gidecekken Selim'in kapısının yanından geçtim. Sessiz ama zorlasam duyabileceğim tonda bir şeyler konuşuyordu. Sonradan anladım ki geçen zamanlarda okuduğu, adının Kuran-ı Kerim olduğunu söylediği kitabı okuyordu. Odama geçtiğimde tüm gece uyuyamamıştım. Yine gece bir iki gibi lavobanın ışığı yanmıştı. Bir saat sonra uyuduğunu düşünüyordum ki, pencereden baktığımda yan odadan hafiften ışık vurduğunu görmüştüm. Gece güneşe kavuşmak istercesine ilerliyordu. Bir o kadar da nazlanıyormuşcasına yavaş gidiyordu.Sonra yine ezan denilen sesi duydum.Güneş ışıkları da odamı doldururken uyuya kalmıştım.Telefonun alarmı ile gözlerimi aniden açmıştım.Bu ilk defa olmuştu.Normalde bende uzatmaları oynayanlardandım.Üzerimi değiştirip evden çıkmıştım.Çok erken kalkmıştın ve kardeşlerde kalkmamıştı.Patrona işe gelemeyeceğimi söyleyip, izin almıştım.Sahilde dolaştıktan sonra kendimi kütüphanede bulmuştum.Ve saatlerdir burdaydım.Bir şeyler düşünmeliydim ama kafamı bir türlü toparlayamıyordum.Ne olursa olsun şu olayı halledecektim.

(...)

"Ve çay azizim, seni senden alıp götürür de haberin olmaz!"

Çay kaşığını kenara koyarken, beni şaşırtacak cümle kuran Sami'ye gözlerimi diktim.

"Öyle bakma be dostum!Abimin lafları bunlar." derken güldü.Selim'in de tebessüm etmesini fırsat bilerek "Bu çocuk niye böyle oldu ortak.Söz çalmalar falan." diye hafiften güldüm."Çalmak yoook hacım.Ben ödünç alırım." diye gülmeme eşlik etti Sami.
"Benim sözlerim sana ödünç vermeyecek kadar değerli kardeşim." diyerek sonunda Selim de bize gülerek eşlik etmişti.
Sami yapmacık bir kahkaha atarken çay bardağını alıp ayağa kalktı."Neyse gençler yarın sınavlar beni bekler.Çay beni alıp götürsün.Belki iki üç cümle öğrenirim de adım hırsıza çıkmaz." Bir yandan yürüyüp bir yandan konuşan Sami, son olarak kahkahasını attı.Kahkahasını durdurup "Ah, yandım!" diye bağırması ile Selim oflayarak "Halıya döktüysen bir de ben yakarım canını! " diye karşılık verdi."Yanmadım abiii.Acımadı canım.Şaka yaptıydım.Kırılmadı kalbim.Üzülmesin insanlar.Ne mutlu Türküm diyene!" diye saçmalarken sesi uzaklaşıyordu ve kahkaha sesi devam ediyordu.Selim ile birazcık gülüp bir anda ciddileşmiştik.
Çayını içerken televizyon seyrediyordu.
"Kardeşim." diye başlamıştı sözüm.Yutkunarak cevap verdi."Efendim."
Başlangıç yapmıştım yapmasına da devamı gelmeyecekti sanırım.Ama toparlamam gerekiyordu.Bu gece söylemem gerekenleri söyleyecek, şu saçma meseleyi bitirecektim.
"Biraz kendini toparla diye sormak istemedim.Dün gece Sami'ye söylediklerini istemeden duydum.Dertlisin anlaşılan."
Bir kaç saniye yere baktı.Bardağını sehpaya koyup yüzünü bana çevirdi.
"Bir kızı seviyorum.Daha fazla uzatmadan evlenmek istiyorum.Olay bu." diye normal bir şekilde konuştu.
"Okurken evli olmak, biraz zor olmaz mı? "
diye sordum.
"Sen hiç bir kıza sevdalandın mı kardeşim?"
diye sordu.Öylesine bir soru değildi.Gerçekten merak ediyor gibiydi.
Biraz düşündüm...Hayatıma onca kız girdi diye başlayamazdım söze.Saysam sayabilecek kadar kız arkadaşım olmuştu.Arkadaş ortamında takıldıklarımdan ibaretti çoğu.Saysam sayayım dedim de, isimlerini gerçekten hatırlayamıyordum.Her neyse yoktu işte."Olmadı." diye dürüstçe cevapladım.Bunu beklemiyormuş gibi yutkunup konuşmaya başladı."O halde beni anlaman mümkün değil. "

Rabbini Kalbinde HissetTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon