-13.Bölüm- "Ölüm?"

4.4K 1.5K 74
                                    

....

"Gökyüzünün başka rengi de varmış.
Geç farkettim taşın set olduğunu.
Su insan boğar, ateş yakarmış.
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış." -Cahit Sıtkı Tarancı

....

"Uyan artık lan!"
Gür bir sesin bilmem kaçıncı bağırmasıydı. Dişlerimi sıkarak gözlerini açtım. Kabul ediyorum, bu yaşıma kadar böyle dayak yememiştim.
"Sonunda uyandı paşa!"
Gözlerimi alayla konuşan kızıl saçlı takım elbiseli adamdan alıp, etrafıma baktım. İki takım elbiseli adam daha vardı.
"Ne istiyorsunuz benden?" dediğimde boğuk çıkan kısık sesimden ürkmüştüm. Boğazımı temizlemek maksatlı öksürdüm.
Ses tellerime kadar dövülmüş gibiydim. Vücudumdaki ağrıyı son derece hissederken gözlerim kapanmak için adeta yalvarıyordu. Ama önce, benim burada ne işim olduğunu öğrenmem lazımdı.
"Patrona borcu olan birinin, elini kolunu sallayarak gezdiği her yere, kanının dökülmesini istiyoruz." Kızıl adam lakayt bir şekilde konuşurken boş mekan üçünün kahkahaları ile dolmuştu.
"Ya elini cebinden çıkartmadan geziyorsa?" diyerek gülümsediğimde "Sen ne ayaksın lan!" diye bağırarak karnıma bir yumruk attı kızıl saç.
Yaraların üzerine tuz gibi gelen bu yumrukla sandalyede ne kadar olabilirsem o kadar iki büklüm olmuştum. Yol boyunca gözlerim bağlı gelmiştim ve açıldığında odunluk gibi bir yerdeydim. Sadece kahkahakarını duyduğum bu iki takım elbiseli adam, gelişine güzel iyi dövmüşlerdi. Bu kızıl saçlı adamın çorbada benim de tuzum olsun diyerek son vuruşu ile bayılmıştım sanırım. Çünkü gözümü açtığımda farklı bir yerdeydik. O arada ne oldu ne bitti bilmiyordum. Burası eski bir depoya benziyordu. Mekanın önemsiz olduğu kanaatine vararak konumuza dönersek, fena halde canıma susamışım gibiydim.
Bu asabi kızıla, daha doğrusu eli kolu bağlı birine vurarak havaya giren dingile, kafa tutmuştum ve şu an hala iki büklüm durumdaydım. Biraz kendime gelince "Patronun nerede?" diye sordum. Ağzıma dolan iğrenç sıvıyı tükürdüğümde gördüğüm kanla midemin bulandığını hissettim. Madem dövdünüz, bari karnımı doyursaydınız. Aç aç bu görüntüyü nasıl kaldırabilirdim?

"Sen patronu ayağına mı çağırıyon lan!" diye yakama yapışan kızıla "Sen de patronunun ne köpeğiymişsin be! " diyerek güldüm. Lan, yine kaşınmıştım.

Kaşları çatık, kafa atmak için gerinen kızıl, "Kızıl! " diye birinin bağırması ile beni bırakıp ellerini önünde birleştirerek bağıran adamın önünde durdu. Ya parolanın kızıl olduğunu bilseydim, içimden mi söylerdim hiç?
Neyse şaka bir yana gelen anlaşılacağı üzere patrondu ve ben bu adamı önceden görmüş gibiydim.
Yanıma gelen siyah uzun saçlı adam, çenemi tutarak beni inceledi. "Tamam, iyi olmuş bu. Bir daha ki sefere yüze fazla girişmeyin ama... Yakışıklı çocukmuş, yazık olmuş. " diyerek güldü. Bunlar dizi falan mı çekiyordu? Ya da ne bileyim kamera şakası... Ama yok, birazdan el salla kamera şakasıydı falan derlerse herkese yumruk sallayacaktım, bunu yapmada kararlıydım. Kararlı olmasına kararlıydım da sanki hiç öyle bir durum yoktu ortada. O zaman bunlar benden ne istiyorlardı?
"Ne istiyorsunuz lan benden?" diye son gücümle bağırdığımda, son gücümle dizlerimi de sıkmıştım. Bundan sonra bağırmıyoruz Stef. Karşıdakini sinir etmekle birlikte ağrılarını arttırıyor. Bir kazancın olmuyor anlayacağın.
"Bak velet. Bu parayı istemediğim zaman yapacaklarımdı. Şimdi istiyorum. Akşamki kumar borcunu iki güne kadar öde. Aksi olursa da adamlarımı bu kadar yormam, bir kurşunla biter işin." dedi sinirle. "Eyvallah abi büyüksün." diyerek 32 diş gülen kızıla, sinirle bakmıştım. Zahmet oldu ama şimdi hatırlamıştım. Yine mi yaa... O gecenin daha kaç kere acısını çekecektim?
"Ne kadar?"
"Ellibin koçum."
"Ellibin mi?" diyerek haliyle şaşırdığımda bir kağıdı çıkarıp okumamı sağladı. Şerefsiz! Sarhoş adama imza attırmış.
"Kafam ayık değildi. Kabul etmiyorum."
"Ayılsaydın lan! İçerken bize mi sordun? Ayrıca kabul edip etmediğini soran mı oldu?" diyerek yüzüme bir kere daha yumruk atmıştı kızıl.
"İki güne kadar elimde olsun. Ha! Polisin kulağına gitmesin dememe gerek yok sanırım. " diyerek giden adamın arkasından bakıp içimden küfürleri savururken, enseme gelen darbe ile etraf yavaş yavaş kararmıştı.

Rabbini Kalbinde HissetWhere stories live. Discover now