-46.Bölüm- "Söz"

2K 283 36
                                    

"Ah kemiklerim!" diye ah vah etmenin bir faydası olmadığını fark ettiğimde var gücümle bende saldırıya geçtim.

"Hey hey, bir dakika! Böyle tahmin etmemiştim ama!" diyerek bir an da kaçmaya çalışan Sami ile beraber yataktan kalktım. "Sen istedin ufaklık!" diyerek güreşe başlamam ile o da karşılığını çoktan vermişti.

Ve malesef o şahane sesi duymamızla, oflayarak yatakla bütünleşmiş halime son veren güreşi, bitirmek zorunda kaldık.

"Siz napıyorsunuz acaba? Farkındaysanız akşama kesilmesi gereken bir kurdale var ve gitmemize çok az saat kaldı. Çabuk kalkın oradan!"

Zeynep'in adeta çığırarak söylediği sözleri sindirmek için Sami'ye baktım. 32 diş sırıtan Sami'ye neden gülüyorsun, anlamında başımı sallayıp gözümü kırptım.

"Abim be!" diye bağırarak sarılmasına karşılık verip "Hoş geldin en sevdiğim kardeşim!" diyerek yan gözle Zeynep'e baktım. Dün geceyi hala unutmuş değildim.

"Hoş gördüm abi. Bu geceyi de geçirelim daha bir hoşnutluk duyacağım."

Başımı yere eğip "Bir de ben o hoşnutluğu duyabilsem." diye mırıldandıktan sonra Zeynep ellerini birbirine çırparak "Hoş geldin, hoş gittininiz bittiyse kalkın ve hazırlanın çabuk!" diye yüksek sesini tüm odaya doldurdu ve aceleyle çıktı.

Arkasından bakarken "Bu kadınlar gerçekten zor bir canlı." diye mırıldandım.

Sami bana inanamıyormuşcasına bakıyordu. Ardından ekledim. "Sakın evlenme ufaklık."

Ayağa kalkıp lavobaya giderken Sami arkamdan bağırmıştı.

"Ben ufaklık değilim ya, büyüdük artık!"

Arkama dönüp işaret parmağımı salladım.

"Ve büyümeye de bu kadar meraklı olma ufaklık! Büyüsen de, evlenme!"

"Hey Yarabbel alemin!" diye bağıran Sami'yi duymamak için kapıyı kapattım ve hızla soğuk suyu yüzüme çarptım.

Aynadaki yansımama baktığımda yüzümden akan damlaları izledim bir müddet. Saçlarım hala uzun, sakallarım ve bıyıklarım aklımdan da karışık. Gözlerim uykusuzluktan içine çökmüş, dudaklarım kurumuş. Sanki bir gece de o yakışıklı olduğumu düşündüğüm genç halim gitmiş, onun yerine yaşlı bir adam çıkagelmişti. Asıl olan şu ki uzun zamandır kendime bu kadar dikkatli bakmamıştım. Şakağımdan kulağıma doğru giden su damlasını izledim.

"Yolun sonu nasıl, yolun sonunda mı asıl?"

Sessiz çıkan cümlemi kulaklarım duyar duymaz parmağım hızla su damlasının önünü kesti ve silip yok etti.

Allahım!

Zorlaştırma kolaylaştır. Hayırla sonuçlandır.

(...)

Alelacele hazırlandıktan sonra Selim geldi.
"Zor oldu ama erken gelebildim. Canım kardeşim, hakkında hayırlısı olsun." diye memnuniyetle beni süzdü ve sıkıca sarıldı.

"Hepimiz için inşaallah doktor." dedim heyecanlı ve telaşlı halini izlerken.

Selim, sorumlulukları birkaç yılda hayli artmış, her şeye yetişmek için çabalayan, hem dünyası hem ahireti için hayırlı işlerle meşgul olan, yine de geçen zaman boyunca bu meşguliyetinin içinde benimle de ilgilenmeye çalışan, koca yürekli vefalı dostumdu. Sevgim ona sonsuz, ona sahip olduğum için şükrüm Rabbime sonsuzdu.

"Yüzükleri hallettik ama çiçek çikolatadan kaçamazsın abi." diye tehdit eder gibi konuştu Zeynep.

"Ferhat babamları almam lazım önce." dediğimde hepsinin bana baktığını fark ettim.

Rabbini Kalbinde HissetWhere stories live. Discover now