×BİRİNCİ BÖLÜM×

4.2K 207 327
                                    

Küçük bir duyuru: Hikayemi düzenlenmeye aldığım zaman başlarında yazmış olduğum kısa yazancık sohbetlerimi sildim. Bunu da söyleme gereksinimi hissettim çünkü bölüm başında yazdığım şeyler olmayınca her bölüm bodoslama dalmışım gibi oluyordu. Bazen keşke silmeseymişim diyorum ama olan oldu artık. Herneyse. İyi okumalar! ♡

••••

Yine bir sınav haftası ve öğrencilere her türlü işkencelere sokan okul.
Sınavların başlamasına iki gün kala kendimi depresyona sokardım ve depresyonuma tüm sınavlar bittikten sonra son verirdim. Şimdi o depresyonlardan birindeydim ve artık herkes benim bu halime alışmıştı.

Gözümü kapayıp uyumak için yastığıma daha fazla gömüldüm. Ama ne yaparsam yapayım uykum bir türlü gelmiyordu. Sinirle gözlerimi açıp yatağımda doğruldum.

"Hayır, bu uyku neden evdeyken kolay kolay gelmiyor? İlla okula mı gitmem gerek ya da sıkıcı dersleri mi dinleyip uykumu getirmem gerek? Ey kaçan uyku! Her neredeysen çık da gel!" diyerek ofladım.

Etrafa boş boş bakınmaya başlarken, kapının kenarında beni izleyen annemi fark etmem ile kafayı yediğimi düşünmemesi için yapmacık bir şekilde gülümsemeye başladım.

"Kızım kafayı mı yedin sen? Başlamışsın yine kendi kendine konuşmaya. Sınav haftan mı yaklaştı?"

"Aşk olsun Zümra Hanım, kafayı mı yedin, demeler. Hiç yakıştıramadım. Ayrıca çok mu belli ediyorum sınav haftasının yaklaştığını?"

"Sence güzel kızım?''

"Belki biraz." diyerek gülümsedim.

Annem odamın kapı kulpunu bırakarak yanıma geldi ve yatağımın kenarına oturdu.

"Şu sınavları çok takıyorsun kafana. Alt tarafı bir sınav. Sonunda ölüm yok ya. Yeterince çalışıyorsun zaten. Düşük alırsan kızarız diye mi bu kadar stres yapıyorsun? Annem, eğer böyle düşünerek takıyorsan kafana kızmayız ki. İyi de alsan, kötü de alsan hep destekleriz seni."

Annemin söylemiş olduğu bu sözlerden sonra anneme içten bir gülümseme yolladım.

"Bilmiyorum, ister istemez stres yapıyorum ve bu güzel konuşmanız için teşekkür ederim Zümra Sultan."

"Stres yapacak bir şey yok. Gençsin sen. Çık dışarı. Gez, toz. Ne bu kendini odana kapatıp depresyona girmeler? Hadi kalk bakalım. Üstünü değiştir, biraz hava al." diyerek beni yatağımdan çıkardı.

"Sonra hava alsam, olmaz mı?"

"Hayır. Şimdi odandan çıkıyorum ve sen küçük hanım üstünü değiştiriyorsun." diyerek kapıyı kapayıp çıktı.

Annem her zaman böyleydi. Ne zaman depresyona girsem, canım sıkkın olsa, gelip benimle konuşurdu. Sadece bir anne değil; arkadaşım, sırdaşım, en değerlim, dert ortağımdı.
Çok güzel bir kadındı annem; düz, siyah saçlı, kahverengi gözlü, keskin yüz hatlarına sahip, gözlerinin içi daima gülen, etrafındaki insanlara ışık saçan, yardımsever, her zaman insanlara karşı ne yaparlarsa yapsınlar iyi davranmamızı gerektiğini öğreten, yeri geldiğinde öğretmen, yeri geldiğinde güzel yemekleriyle iyi bir aşçı, çocuklarının iyiliği için her şey yapan anne gibi anneydi.

 İLANİHAYE Where stories live. Discover now