×OTUZ İKİNCİ BÖLÜM×

222 18 69
                                    

Berkhan neye üzülmüştü ve neden ağlamıştı? Yanına hızla ilerleyip ne olduğunu sordum.

"Bir şey olmadı ki Denizkızı. O nereden çıktı?"

"Gözlerin kızarmış. Morelin de bozuk. Bir şey olmuş işte."

"Gözüme parmak soktum yanlışıkla ondan kızarmıştır. Morelim de bozuk değil. Sana öyle gelmiştir."

İnanmadığımı belli edercesine baktım.

"Gerçekten iyiyim."

İçimden bir ses iyi olmadığını ve şu an sırf üzülmeyeyim diye yalan söylediğini söylüyordu.

"Peki madem. Pek inandırıcı gelmedi ama inandım farz et."

Fazla üstelemek istemedim. Çünkü benim de morelim bozuk olduğu zaman insanların üstelemelerini istemezdim. Ne oldu, ne oldu soruları üzerimde baskı yapardı ve daha çok morelimin bozulmasına sebep olurdu. Bunu bildiğim için de üstelemeyecektim. Kendisi istediğinde anlatırdı zaten.

Berkhan hemen konuyu değiştirip burada ne yaptığımı sordu.

"Ha, ben mi? Tuvalete geldim ya. Aras üst katta demişti. Hangisi tuvalet?"

"Bak şuradaki." diyerek tek kaşıyla işaret etti. Başımı çevirip dediği yere baktım. Sonra tekrar Berkhan'a dönerek, "Teşekkür ederim." diyerek kapıyı açtım ve içeri girdim. Tuvaleti görünce ağzımdan kocaman bir 'oha' çıktı.

"Hobidik aşkına! Evin tuvaleti bile manyak lan! Gerçi burası tuvalet olmuyor. Bildiğimiz banyo işte. Aman neyse ne! Her şekilde güzel be! O değil de ben buraya niçin gelmiştim?"

Kendime sorduğum soru ile beynimden şüphe duymaya başladım.

"Halay çekmeye geldin tabii ki! Bir de soruyor musun? Kızım bu mallık nereden geliyor? Sana ne be! Mal ol kardeşim. Mal olmak gibisi var mı? Yok, tabi. Haklısın. Ben en iyisi buradan çıkıp bir tımarhaneye gideyim. İyice delirdim ha!"

Sesimi kesip klozetin yanına ilerleyip şifona bastım. Berkhan gitmeyip dışarıda bekliyorsa eğer inandırıcı olurdu. Gerçi kendi kendime konuşmamdan çakmış da olabilirdi çakmamış da olabilirdi. Omuz silkip aynanın karşısına geçip kendime baktım. Saçım düzgündü. Musluğu açıp saçlarımı ısladım ve yüzüme biraz su serptikten sonra musluğu kapadım. Yanı başımda duran havlu askılığından havluyu alıp yüzümü de kuruladıktan sonra kapıyı açıp banyodan çıktım. Merdiven korkuluklarına sırtını yaslayıp beni bekleyen Berkhan'ın yanına doğru ilerledim.

"Denizkızı bir şey sorabilir miyim?"

"Tabii."

"İyi misin?"

"İyiyim, neden ki?"

"Banyoda kendi kendine kavga ediyorsun gibime geldi de." deyince yapmacık şekilde güldüm.

"Kendimle kavga mı ediyormuşum? Delirdin galiba? Bana kalırsan delirdin. Baksana, garipten sesler duymaya başlamışsın hobidik."

Cevap vermesine izin vermeden merdivenlerden aşağıya inmeye başladım. Asıl deliren bendim. Bir de çoçuğa sen delirdin, diyordum.

Sinema salonunun bulunduğu kata inip kapıyı açtım. Bizi görünce Dolunay, "Hiç gelmeseydiniz." dedi. Yavyumu umursamadan yerlerimize oturduk.

"Yavyumlara bak lan! Takmadılar resmen beni."

"Niye taksınlar ki? Çanta mısın kızım sen?"

Bu cevabı Yağız'dan beklemediğim için 'şaka yapıyorum de' dercesine Yağız'a bakmaya başladım. Herkesin pardon Dolunay hariç herkesin bakışlarına maruz kalınca, "Ne be! Espri de mı yapmıyak?" dedi.

 İLANİHAYE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin