×ONUNCU BÖLÜM×

668 43 18
                                    

Ağzımdaki yeşil zeytini çıkarıp tabağa koyarken babamın dediği şey ile ona doğru baktım.

"Kim geliyor?"

"Bilmem." diyerek çayından bir yudum aldı ve keyifle gülümsedi Babam.

"Ya Baba. Kim geliyor söyle işte." diyerek babama şakayla karışık itiraz ettim.

"Tahmin et, küçük hanım."

Ve evet... Babamın beni meraktan öldürme işlemleri başarıyla sonuçlanmaya başlıyordu. Ama ben de hobidiksem kimin geleceğini öğrenecektim arkadaş!

"Sabah sabah aklıma kimse gelmiyor. Hadi ama sende biliyorsun, elbet öğreneceğim. Beni uğraştırma babalık. Söyle de kurtul." Gözlerimi kısıp tehditkar bakışlarımı attım ve eğer ciddi anlamda söylememeye devam ederse onun o hobidik başının etini yiyecektim.

"Peki, peki. Söylüyorum. Alperen geliyor."

İşte böyle babalık! Benimle uğraşamazsın. Gelen kişinin sonradan jetonuma düşmesi ile gözlerimi büyüterek babama bakmaya başladım.

"Gerçekten mi? Şaka yapmıyorsun, değil mi Baba?"

Babam 'hayır' anlamında kafasını bir sağa bir sola çevirdi. Alperen geliyordu lan! Alperen!

Bana bu güzel haberi verdiği için yerimden kalkarak babama sıkıca sarıldım ve o güzel tontiş yanaklarını öptüm.

"Tamam, tamam. Hadi okuluna, geç kalma sonra."

"Kalmam, daha erken."

Bir kez daha babama sıkı sıkı sarıldıktan sonra ayrıldım.

"Anca baba zaten. Anne kim ki?"

Annemin tatlı trip atışına gülümseyerek, "Olur mu hiç öyle şey Sultanım. Canımsın sen benim. Canım.'' dedim ve yanına giderek sıkı sıkı sarıldım.

"Sende benim canımsın. Güzel kızım benim."

Annemi de öptükten sonra Arden'e döndüm ve onunla dalga geçmeye karar verdim.

"Yer cücesi üzülme tamam. Sana da sarılırım. Ya bak ama hâlâ üzülüyorsun."

"Nasıl üzülüyorum. Ne olur sarıl bana da." diyerek gözlerini devirdi.

"Sen yeter ki iste yer cücem." diyerek sarıldım. Arden ondan ayrılmam için beni her ittiğinde ona daha sıkı sarılıyordum.

"Kemiklerimi kırmaya mı çalışıyorsun?" Çok fazla sıktığım için zar zor konuşsa da otuz iki diş sırıtarak ayrıldım.

"Hiç öyle bir şey yapmak ister miyim sence yer cücem?"

"Şu an kemiklerimi kırmış bile olabilirsin."

"Yok ya. Sapasağlamlar ama ben yine de bakayım." diyerek sırtına bir iki kere geçirdim. "Dediğim gibi sapasağlamlar. Deneylendi ve onaylandı."

"Bende şimdi seninkileri deneyip onaylamak istiyorum canım ablacığım." diyerek ayağa kalkınca yerden kaptığım gibi çantamı alıp koşmaya başladım.

"Bir şey yapmayacağım ablacığım. Merak etme. Sadece böğrünü dışarı akıtacağım."

"Sen onu anca rüyanda görürsün."

Kapıyı açıp dışarı çıktığımda ayakkabılarımı almamış olduğumu fark ettim.

"İşte şimdi sıçtık." Kapının orada gülerek bakan Arden'e dönerek gülümsedim.

"Kardeşlerin bir tanesi. Ayakkabılarımı verir misin?"

"Ablaların bir tanesi kendin gelip almaya ne dersin?"

 İLANİHAYE Where stories live. Discover now