×YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM×

396 31 46
                                    


"Gerçekten mi? Yine mi sen? Ne istiyorsun?"

"Konuşacağız hem de hemen."

"Buğra yeter artık, def ol git hayatımdan!"

"Konuşacağız diyorum!"

"Konuşmak istemiyorum!"

"Niye? O geri zekalı ile mi konuşmak istiyorsun?"

"O geri zekalı dediğin kişinin bir adı var. Berkhan. Düzgün konuş!"

"Ah pardon orospu çocuğu demeliydim. Çok pardon!"

Orospu çocuğu... İşte bu iki kelimeden nefret ediyordum. Neden insanların annelere saygıları yoktu? Neden sürekli olan masum annelere oluyordu. Başka birinin ona böyle demesini bilse... Yıkılırdı. Kimse bu iki kelimeyi hak etmiyordu. Anne yahu anne! Seni dokuz ay karnında taşıyan anne! Sen hastalanınca sabaha kadar başında bekleyen anne! Uykusunu ve daha birçok şeyi sana feda eden anne! Yemeyip sana yediren anne! Aç kalan anne! Tanımadığın bir kadına küfür etmek bu kadar kolay mıydı? Ya bu iki kelime nasıl insanların ağızlarından bu kadar çabuk çıkabiliyordu? Neden her şeye anne dahil oluyordu? Neden sürekli olaylarda, tartışmalarda küfürleri yiyen anne oluyordu. Bir başkasına küfredenin ne kendi annesine ne de diğer annelere saygısı olmazdı ve saygısız, karaktersiz olan bir insanın benim gözümde bir değeri olmazdı. Ve verdiğim değere bile değmezdi.

"Biliyor musun? Senden nefret ediyorum! Gözümde daha fazla küçülme!"

"Bir sene öncesine kadar deli gibi seviyordun ya! Ne oldu? Yalancısın sen Miray! Yalancının tekisin! Sevgin yalanmış!"

"Sen kimsin de benim sevgime laf ediyorsun! Kimsin ya! Sana bu hakkı kim veriyor! Yalancı olan sensin Buğra. Sensin! O beyinsiz beynine sok şunu. Beni aldatan ve terk eden sensin! Beni terk eden sensin! Benim mi sevgim yalan oldu şimdi! Ha, söyle? Susma söyle!" Sesim sonlara doğru kısılmış ve boğazım bağırmaktan dolayı acımıştı. Ama boğazım kalbim kadar acımamıştı.

"Ben kim miyim? Seni deli gibi seven adamım! Geri döndüm. Yapamadım Miray. Olmuyor sensiz! Ama sen ne yapıyorsun? Beni bir çırpıda unutuyorsun. Bugün gördüm sizi. Kafenin oradan geçiyordum ve ne göreyim, sevdiğim kız o şerefsiz ile öpüşüyor! Yakınlaştınız gördüm! Ve devamını görmeye dayanamayıp direkt ayrıldım oradan! Bana gelip de burada sen kimsin de benim sevgimi sorguluyorsun, deme! Olmayan sevginden bahsetme!"

Öpüşüyordunuz mu? Ne öpüşmesi ya! Öpüşmedik ki biz. Dışarıdan öyle görünebilirdi ama öpüşmedik biz. Ama söylemeyeceğim. Gördükleri ile beni yargılayan birinin bunu bilmesine gerek yoktu.

"Buğra, kes o sesini! Utanmıyor musun karşıma geçip bunları söylemeye? Olmayan sevgi evet. Ben seni delicesine severken senin yaptığın şey oydu. Sevseydin aldatmazdın. Terk etmezdin. Şimdi gelip de bana beni deli gibi sevdiğini söyleme. Bu zamana kadar neredeysen, kiminleysen onların yanına git. Seni seven kızı öldürdün. Ve o kız bir daha sana inanmayacak."

"Beni hâlâ seviyorsun biliyorum. Bu kadar çabuk vazgeçemezsin!"

"Neden vazgeçemeyecekmişim? Ne bekliyordun cidden? Geri döndüğünde seni kabul edecek ve eskisi gibi olacağın kız mı? Öyle bir şey bekleyerek geldiysen eğer direkt def ol git. Sevmiyorum seni artık! Senden nefret ediyorum! Anladın mı, senden nefret ediyorum!"

"Geri döndüğümde masum kızımı bekliyordum. Ama o kız beni unutmak için o şerefsizin sürtüğü olmuş. Allah bilir birlikte de olmuşsunuzdur. Oldunuz mu-"

Suratına tokat attım. Bu... Bunu bana nasıl derdi ya? Hiç mi tanımıyordu beni! Hiç mi tanıyamamıştı?

"Sen iğrenç herifin tekisin! Senden iğreniyorum Buğra! Tiksiniyorum. Adam kelimesini de kendin için kullanma. Adam olanlara haksızlık etme. Sana yazıklar olsun! Seni sevdiğim, senin için ağladığım günlere yazıklar olsun! Şerefsiz olan sensin Buğra! Şerefsizin tekisin!" diyerek var gücümle ittirdim. Bana bir milim bile yaklaşsın istemiyordum.

 İLANİHAYE Where stories live. Discover now