×YEDİNCİ BÖLÜM×

987 71 29
                                    

Bu sabah sarsılmadan, hırpalanmadan gayet güzel bir şekilde uyanmıştım. Ve güzelce uyandığım için tüm günümün öyle geçeceğini düşünsem de Arden'in vermiş olduğu kötü haber ile öyle olmayacağını anlamıştım.

''Teyzem bir hafta bizde kalacakmış. Eniştem iş için Konya'ya gitmiş. E teyzem de evde tek başına kalmaktan korktuğu için buraya gelmiş. Yanisi çok sevdiğin kuzenin bir hafta daha burada.''

Bir hafta... Kaan'la geçecek daha doğrusu geçmeye çalışacak bir hafta... Allah'ım nerelere gideyim ben? Kara kara düşünerek sınıftan içeriye girdim. İçeriye girer girmez Eslem dibimde bitti ve başladı soru yardırmaya.

''E ne yaptınız? Nasıl geçti? Çok sıkıldın mı? Sevdin mi çocuğu? Ne aldınız? Kaçta ayrıldınız?''

Eslem'in omuzlarından tuturak, ''Azıcık susacak mısın kardeşim?'' dedim. Bir insan nasıl bu kadar meraklı olabilirdi?

''Ya kızım ne susması! Çatladım meraktan anlatsana!''

Dışarıdan Eslem'i gören biri kesinlikle onun bu kadar meraklı biri olduğunu tahmin etmezdi. Eğer onu bu kadar yakından tanımasam bende tahmin edemezdim.

''Ya hadi anlat. Sonra size öğrendiğim dedikoduları anlatacağım dedikodutellalarım!''

Ah tabi bir de dedikoducu olduğunu.

''Ya kızım bekle bir nefes alayım. Yerime geçeyim he!'' diyerek ofladım ve yerime geçip oturdum. Anlatmam için üzerimde aşırı baskı kuran Eslem'i susturup olanları anlatmaya başladım.

''Yanisi böyle. Aşırı merak edilecek bir şey yok.''

''Nasıl merak edilecek bir şey yok kızım! Çocuk senin hakkında her şey biliyor. Ama sen onun hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Emin misin merak edilecek bir şey olmadığına?''

Eslem'in sormuş olduğu soru ile düşünmeye başladım. Gerçekten de onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum.

''Aman!'' diyerek omuz silktim. ''Bilsem ne olacak sanki?''

''Belki bir şeyler olabilir yavyum.'' diyerek bir şey ima etmeye çalışan Dolunay'a kötü kötü bakmaya başladım.

''Tamam, bir şey demedim say.''

Yapmacık şekilde gülümseyerek başımı salladım.

''Of neyse, tamam kesin de beni dinleyin.'' Oturuşunu düzelterek gülümsedi Eslem. Bu gülüş öğrenmiş olduğu dedikodular ile birazdan başımızın etini yiyeceğinin habercisiydi.

''Şu yan sınıftaki sümsük Leyla var ya sevgili yapmış. Bir tane ile yetinmemiş, iki tane daha yapmış!''

Bu duruma biraz şaşırsam da umursamayarak dinliyormuş gibi yapmaya başladım. Kızlar ellerine bir dedikodu malzemesi geçtiği için oldukça mutluydular. Ve sanki bugün olmamız gereken bir sınav yokmuş gibi gayet eğlenerek sohbetlerine devam ediyorlardı. Sıkıntıdan Eslem'e dönerek onu izlemeye başladım. Kız dedikodu anlatırken adeta şekilden şekile giriyordu. Dışarıdan biri onu izleseydi ilk izlenimi, ciddi duran yapısından dolayı, onun oldukça soğuk biri olduğu kanaatine varırdı. Ama onu tanısaydı ne kadar cana yakın, sevimli biri olduğunu anlardı. Aslında pek sevimli değildi. Daha çok cool olan biriydi. Çoğunluk gibi kahverengi gözlere sahip olsa da onun o kahverengi gözleri yuvarlak yüzünde muhteşem duruyordu. Bir de o gözleri ortaya çıkaran kumral saçları yok muydu... Onda kıskandığım iki şey vardı: Dolgun dudakları ve yüz yapısından dolayı cool oluşu. Bazen bu cool oluşundan dolayı onu dövesim geliyordu. Ben cool olmak için 456645 tane resim çekilirken kız mimik oynatmadan saniyede cool oluyordu. Şimdi siz de benim yerimde olsaydınız onu dövmek istemez miydiniz? Ey ahali! Sorarım size. İstemez miydiniz?

 İLANİHAYE Where stories live. Discover now