Bölüm 6 : Güçlü ol

6.1K 438 185
                                    

Ajan moduna bağlamış bir şekilde Kuzey ' i takip ediyordum. Ne kadar hızlı yürüyor bu çocuk ? Yan yana yürüsek o normal adım atarken benim koşmam gerekirdi sanırım. Yan yana yürümek mi ? O nasıl imkansızlık öyle ?

Takip mesafemi bozmadan Kuzey ' in peşinden gidiyordum. Aynı zaman da etrafı inceliyordum. Duvarda sarı renkli boya ile grafiti şeklin de " Dersaadet " yazıyordu. Bu ismi daha önce duymuştum. Ama hiç de iyi şeyler duymamıştım. Kavganın gürültünün eksik olmadığı bir mahalleymiş burası . Yıkık  dökük evleri duvarlarda yazan yazıları falan gördükçe korkmuştum. Ürkek adımlarla Kuzey ' i takip ederken gözüm yıkık dökük bir evin camına takıldı. İçeride üç dört kişi vardı . Ellerinde ki garip torbayı burunlarına götürülüp  getiriyorlardı. Bu gördüklerim korkumu daha çok arttırmıştı. Hiç tanımadığım bir yerdeydim. Tek tanıdığım kişi beni takmayan Kuzey Siyahoğluydu. Burada başıma bir şey gelse umurunda bile olmaz çeker giderdi sanırım.

* * *

Bir evin önüne gelmiştik . Mahalle de gördüğüm diğer evlerden pek de farkı yoktu. Dışındaki boya dökülmeye başlamıştı. Giriş kapısında ki camın bir kısmı  kırılmıştı. Kuzey elini cebine sokmuş bir şeyler arıyordu.  Bulamayınca sinirlenmişti. Muhtemelen de küfür  etmişti ama mesafe çok olduğu için duymamıştım.  Elini kapının camının kırık olan yerinden sokmuş ve kapıyı açmıştı. Elini çıkarttı. Diğer eliyle elinin üstüne bastırmıştı.  Kesilmişiydi yoksa. Elindeki kanı  görünce koşmaya başlamıştım.  Beş altı adım kalmıştı ki Kuzey kapıyı itleyip içeri girmişti. Neresiydi burası ? Ne işi vardı bu evde ? İçeriye girmek için kapıya doğru adım attığım da içeriden sesler gelmeye başlamıştı.

- Annnemmm

Kuzey o kadar çok bağırmıştı ki sokaktan geçen üç beş kişi eve doğru bakmıştı. Kuzey ' in acıyla bağırması nedeniyle şoka  girmiştim. Kendime geldiğim de eve girip dedim geldiği yöne doğru koştum. Odaya girdiğim de oda da yalnızca kömür sobası ,televizyon , sandalye ve bir adet üçlü koltuk vardı. Koltuk yatak şeklinde açılmıştı. Ve üzerinde zayıflığından tek tek kemikleri sayılabilen gözlerinin altı mosmor olmuş bir kadın vardı. Kuzey ' in annesi olmalıydı. Kuzey annesinin elini tutmuş başını da yatağın kenarına koymuş ağlıyordu. Öylece olduğum yerde kalmıştım.

- Anneee bırakma beni nolur annem !

Gözlerimden hunharca alan yaşları silerek Kuzey ' in yanına koştum .  Elimi omzuna koyarak " Kuzey " diye seslendim. Kafasını yavaşça kaldırdı. Yaşlı gözleriyle gözlerimin içine bakıyordu. O kadar masumdu ki. O hırçın asabi çocuk gitmiş yerine ağlamaklı bir çocuk gelmişti. Gözlerinde öyle bir korku vardı ki . Ona sarılıp sakinleştirmek istedim. Yanına dizlerimin üzerine oturdum. Annesinin elini bırakıp kollarını bedenime öyle bir doladı ki bir an boğulcam sandım. Bende kollarımı ona doladım. Omzuna düşürdüğü gözyaşları benim de ağlamama neden oluyordu. Kokusu beni sarhoş ediyordu sanki. Ama şuan sarılmanın ve onun büyüleyici kokusunu içine çekmenin hiç sırası değildi. Yavaşça Kuzey den ayrıldım.

- Kuzey anneni hastaneye götürmeliyiz. Hadi kendine gel ve sakin ol.

Baş parmaklarım ile yanaklarından süzülen gözyaşlarını sildim. " Hadi güçlü ol " diye fısıldadım. Hızla yerden kalktı. Bir hamle de annesini kucağına aldı. Dışarı doğru yürümeye başladı. Bende peşinden yürüdüm. Dışarıya çıktığımız da ben taksi çağırmak için telefonumu aramaya başlamıştım.

- Karşıda ki eve git zili çal .

Hiç bir şey anlamasam da dediğini yapmak üzere yürümeye başladım. Evin kapısına  geldiğim de durdum . Kuzey ' e dönüp baktım . Tekrar dönüp zile bastım. Beyaz atletli bir adam çıktı. Konuşmak için ağzımı açacaktım ki Kuzey ' in sesi geldi.

- Abi yardım et

Adam benden göremediği için az yana eğildi . Arkasını dönüp askıdan gömleğini aldı. Bir çırpıda üzerine geçirdi. Anahtarı da hemen yanından aldı. Ayakkabıları giyerken bende Kuzey ' in yanına döndüm. Boncuk boncuk terlemeye başlamıştı. Çantamdan selpak çıkartarak alnını sildim. O sırada adam arabayla yanımıza durmuştu. Hemen kapıyı açtım. Kuzey annesini koltuğa yatırdı ve kapıyı kapattı. On koltuğa doğru koşmaya başlayınca bende koştum. Arka kapıyı açtım annesinin başını kaldırıp kucağıma alarak koltuğa oturdum. Kuzey bi kaç saniye şaşkınlıkla baksada hemen kendine geldi ve koltuğa oturdu. Adam hemen gaza bastı. Camdan baktığım da evler düz çizgi olarak görünüyordu. Hız ibresine baktığım da gözlerim yuvalarını terk etmek istercesine pörtlemişti. İbre sona durup durup duruyordu. Kısa yoldan öteki tarafa gidecektik sanırım. Gözlerimi kapatıp içimden bildiğim bütün duaları etmeye başladım.

* * *

Ani bir fren ve lastik sesiyle yerimden sıçradım. Derin derin nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Etrafa bir göz attım . Hastanenin önüne gelmiştik.

- In !

Kuzey' in verdiği in komutu ile şaşırmıştım. Aman neye şaşırıyorsam geldi işte kalas ne olacak (!) . In miş inmiyorum lan ! .

Kolumu dürtmesiyle kendime geldim. Hemen arabadan indim. Sonuçta arabada hasta vardı yoksa Kuzey 'in gazabından  korktuğumdan falan değil.

Acil girişinde olduğumuz için hemen sedye getirdiler. Kuzey annesini yeniden kucağına alıp sedyeye yatırdı. Görevliler koşturarak sedyeyi hastaneye girdirdiler. Biz de peşlerinden girdik.

- Nabız çok zayıf hemen yoğun bakıma alın !

Muhtemelen doktor olan iri  yarı adamın söylediklerinin üzerine hızla sedyeyi asansöre bindirdiler. Kuzey ' e dönüp baktığım da elini ağzına tutmuş ve göz yaşlarını serbest bırakmıştı. Onu ağlarken görmek kalbimi çok acıtıyordu. Kuzey ' in koluna girdiğim de bizi hastaneye getiren adam işe gitmesi gerektiğini söyleyerek gitmişti.

* * *

Merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başlamıştık. Kuzey ' in gücünün kalmadığı attığı adımlardan belli oluyordu.  Kolunu yukarı kaldırdım ve omzuma atmasını sağladım. Bir elimle omzumda ki elini tuttum. Diğer elimle de Kuzey' in beline sıkıca sarıldım. Yoğun bakım ünitesinin önüne geldiğimiz de Kuzey' in annesini yatağa yatırmış ve solunum cihazı bağlamışlardı. Kuzey ' i Yoğun bakımın  hemen karşısında ki koltuklara oturttum . Kuzey dirseklerini dizlerine koyup iki eliyle yüzü  kapatmış duruyordu.  Ona destek olmak istiyordum.  Bende hemen yanına oturdum. Kafamı sırtına koydum. Kollarımı da beline sımsıkı doladım. " Güçlü ol " diye fısıldadım.

Yaklaşık beş dakika Kuzey ile öyle durduk . Kokusu tüm bedenime işliyordu. Bu koku parfüm değildi. Farklı kendine özgün bir kokusu vardı. Kokusunu doyasıya içime çektim.

- Hastayı kaybediyoruz !

Duyduğumuz sesle ikimiz de yerimizden fırlamıştık.

- Anneeem !

Kuzey ' in sesi bütün koridoru inletmişti. Oda ya bir sürü hemşire ve doktor girerken Kuzey de koşmuştu. Peşinden gidip içeri girmesine engel oldum. Zaten doktorlar da kapıyı kapatmışlardı. Yoğun bakımın camından bakmaya başlamıştık. Iri yarı olan doktor eline tuhaf bir alet alarak Kuzey' in annesinin kalbine bastırdı. Geri çekip tekrar bastırdı.

- Anne ! Anne bırakma beni nolur ! Dayan annem dayan !

Kuzey' in zorlukla çıkan sesini duyunca kalp ritmini gösterildiği ekrana baktım. Ağlamayıp Kuzey ' e destek olmak istiyordum ama göz yaşlarıma engel olamıyordum. Doktor bir kez daha elinde ki aleti bastırdı. Ama bu hiç bir işe yaramıyordu. Ekran tek çizgi gitmeye devam ediyordu.

VİMALAWhere stories live. Discover now