Bölüm 20 : Korkaklık

3.5K 260 28
                                    

- Kuzey (!) Gidemezsin sen güçlüsün.

Yoğun bakımın camının dibinde dizlerimin üzerinde yere oturmuş,  sürekli aynı cümleyi tekrarlıyordum. Aybegüm ve Anıl beni toparlamaya çalışıyorlardı ama onlar bile darmaduman olmuşken beni toparlamaları mucize olurdu...

Gözlerimden akan her damla umutsuz bir yolculuğa çıkıp yanaklarımdan kucağımda birleştirdiğim ellerime çarparak ölüme gidiyordu. Kalbim atmakta hiç bu kadar zorlanmamış ve burnum görevini yarım yapmamıştı bugüne kadar. Ama tam şuan burnum nefes almama izin vermek istemiyor , kalbimse beni yarı yolda bırakacak gibi tekliyordu.  Kendim de ayağa kalkacak gücü bile bulamıyordum.

* * *

Açılan kapının sesini duyar duymaz ,  ayaklarım bedenimi yükselişe geçirmişti. Kapının önünde duran doktoru umursamayıp Kuzey ' in yanına girmeye çalıştım. Güreşçi olacakken sınırdan dönüp doktor olmuş gibi gözüken iri yapılı doktor elini kapının kenarına koyarak içeriye girmemi engellemişti. Tok ve ciddi bir sesle " İçeriye girebileceğini söylemedim " dedi.

Geri çekilerek doktora ölümcül bakışlarımı attım. " Ulan tutmayın beni vurucam bu doktoru " diye atara kalkan iç sesimi güç bela bastırarak doktoru dinlemeye başladım.

- Gençler biliyorum arkadaşınızı görmek istiyorsunuz ama hastamız henüz uyanmadı. Ama şuan durumu iyi. O uyanana kadar bizleri ve sizi zorlu bir süreç bekliyor , uyandıktan sonra da hastamızı. Yani lafın kısası , bir sure daha burada ve bu sürenin çoğunu uyuyarak geçirecek. Belki yarın yanına girebilirsiniz.

Sözlerini bitirip giden doktorun arkasından baka kaldım. Belki ben onun yanına girsem ellerinden tutsam daha çabuk iyileşirdi. Bu doktor da hiç aşktan anlamıyor...

Hemşireler tarafından kapatılan yoğun bakım camının perdesi yeniden açılınca hemen yerini aldım ve Kuzey ' i izlemeye başladım. Teni solgun görünüyordu. Dudaklarının sahip olduğu pembelik solmuştu. Onu uyurken izlemek güzel bir şey olmalıydı ama yoğun bakım odasındayken hiç de güzel değildi.

* * *

- Hifa annen arıyor canım

Aybegüm  ' ün  uzattığı telefonu alıp sandalyeye oturdum. Telefonu açıp kulağıma götürdüğüm gibi annemin telaşlı birazda kızgın sesi kulağıma doldu.

- An..

- Ne anne Hifa ! Saat kaç oldu neredesin sen!

- Anne bi...

- Çabuk eve (!)

Annem oldukça sinirlenmişti ve beni dinlememek de ısrar ediyordu.

- Bana cevap ver Hifa  (!)

Annemin sesi daha çok  yükselince gözyaşlarımı ve onlara eşlik eden hıçkırıklarımı serbest bıraktım.

- An-anne Kuzey hastanede bende onun yanındayım.

Telefonun diğer ucundan bir kaç saniye ses gelmemişti.

- Baştan şunu söylesene kızım.  Neyi var ciddi bir şeyi yoktur inşaAllah.

Ahh anne sanki dinledinde baştan söylesene diyorsun (!)

- Bıçaklandı

- N- ne ? Hangi hastanedesiniz ?

Sesi titremişti. Erkek kardeşini bıçaklı bir saldırıda kaybetmişti. Ve sanırım  o yaşadıkları yeniden gözünün önüne gelmişti film şeridi gibi...

Anneme hangi hastanede olduğumuzu söyleyip telefonu kapattım.

* * *

Sütlü kahve botlar ve üzerinde kırmızı kan lekeleri...

VİMALAWhere stories live. Discover now