3; "All About Us"

16.9K 581 83
                                    

“Elimi tut,” dedim sırıtışıma engel olmaya çalışarak. Bunu yapmadığında, cebine uzandım ve orada sakladığı elini avuçlarıma aldım. “Sadece dans edeceğiz, tamam mı?”

Etrafına bakındı. İçinde olduğu smokini saymazsak, sahiden de buraya ait görünmüyordu. Bu haline gülmeden edemiyordum.

Hala avucumdaki elini alıp, belime yerleştirmesine yardımcı oldum. Aldığımız pozisyon karşısında gözlerini irice açarken diğer elini boştaki elime kenetlemişti. “Bunu gördün mü?” diye sordum heyecanlı, tiz bir sesle. “Elimi tutmanı ben söylemedim! Bunu sen yaptın!”

Gülümsedi ve belimdeki elini sıklaştırıp, beni kendine çekti. Gülümseyişine karşılık verirken, ona gecenin milyonuncu “Bunu yapabilirsin,”ini fısıldadım. Bir köşede bizi izleyen Joji ve Yasser’in bilmediğimizi düşündükleri sözünü söylerken, bana katılmıştı. “Zayn ve Effie yan yana geldiğinde, dünya oynadıkları ateşten sağ çıkamaz.”

O zaman, dalga geçerek söyledikleri bu kelime dizisinin ne kadar doğru olduğunu bilmiyordum. Oynadığımız ateşten dünya sağ çıkamamıştı. Elbette dünya; vücutlarımızın dansını taklit eden kalplerimiz demekse.

Şey, buraya yalancının mumu söndü; çocuklar gerçeği öğrendi gibi bir şeyler saçmalamayı inanın çok isterdim. Ancak bildiğiniz gibi ben yalan falan söylemedim. Sadece, söylemedim işte. Adımın kısaltmasını ve ne işle meşgul olduğumu bana sormayan onlardı, değil mi? Elbette suçu üstüme alamazdım. Gördünüz mü, savunmam hazırdı işte.

Şu her şeyin ortaya çıkması sahnesinden sonrası hızlandırılmış gibiydi. Paul benimle yapılacaklar konusunda bir beş dakika konuştuktan sonra, bakışlarını bir an olsun benden ayırmayan gruba dönmüş ve, “Pekala millet, yarım saat içinde otelin altındaki salonda olun,” demişti.

Çocuklar isteksizce başlarıyla onaylarken ekledi. “Ve Zayn, bugünlük yalnızca izlesen olur, Effie’yle bir gün izinli olmana karar verdik.”

Zayn Paul’u başıyla onaylarken bana kaçamak bir bakış attı. Bir şekilde hala şaşkın olduğunu farkındaydım. Ona yapışmış Perrie’nin aksine.

“Ve Harry-”

“Çıplak olmayacağım, tamam.” Diye tamamladı Harry gözlerini devirerek.

Paul omuz silkerek uzaklaşırken onları izliyordum. “Üzülme Harreh,” dedi Louis şirin şirin gülümseyerek. “Ben seni çıplakken de seviyorum.”

“Evet bunu hepimiz biliyoruz Lou,” dedi Niall sendeleyerek otele doğru ilerlerken. Şu eğitmen-koreograf tarafımı –yani kısaca gıcık tarafımı- devreye soktum ve ona seslendim. “Niall!” odağını kaybeden gözlerle bana döndü. “Ayılmadan dersime gelme.” Dedim kaşlarımı kaldırarak.

Dudaklarını bir şey söylemek için araladığında Liam’ın sesini duydum. “Sakın küfür etme, Nialler.”

Liam beklemeden onu tutup otele sürüklemeye başladığında yeniden önüme döndüm.

Tamam, demek ki içimizde İrlandalı olduğunu tüm dünyaya bağırmak isteyenler vardı. Sanki bilmiyorduk da.

“Bu sahiden ilginçti, koreograf ha?” sesin geldiği tarafa döndüm. Bu Eleanor’du. Bildiğimiz, Eleanor Calder.

Ona cevap verme fırsatı bulamadan Danielle araya girmişti. “Effie Westcliff, Madam Wyatt’ın Effie’si! Aman Tanrım, derse katılabilir miyim?”

Bakın işte asıl ilginç olan buydu. Dansçılar arasında ün yaptığımı bilmiyordum doğrusu.

Omuz silkerek başımla onayladım. “Yanlış mı duydum, derse biz de mi katılıyoruz, kızlar?” bu ise Zayn’in koluna girmiş bize yaklaşan Perrie’ydi.

Behind These Hazel EyesWhere stories live. Discover now