22; "Can We Pick Up The Pieces?"

10.6K 291 32
                                    

Nihayet boşalmış hastane odasında gözlerimi irice açmış, Zayn’i izlerken, sabah söylediklerini düşünmeden edemiyordum.

“Effie,” diye mırıldandığında ona döndüm.

“Hm?”

“Artık ateşim yok,” dedi gülümseyerek, ardından yatakta doğruldu.

Kaşlarımı kaldırdım. “Yani iyileştin mi?”

Başını salladı.

“Şey,” dedi. “Ben şey diyecektim… Ben hastayken… Sana bir şeyler… Söylemiş olabilirim.”

“Bir neyler?” diye sordum anlamazdan gelerek.

“Sanırım ben sana… Ben…”

“Evlenme teklif ettin.” Diye ağzımdan kaçırdım. Bir an sonra ellerim sıkıca ağzımın üstüne kapanmıştı.

“Evet,” diye onaylarken kızarmıştı. “Şey, bilmeni isterim ki ben…”

“Ciddi değildin!” gülmeye başladım. “Bunu zaten biliyordum, Zaynie!”

Öylece bana baktı. İçimden bir ses söylemek istediği şeyin bu olmadığını söylüyordu…

 

Bakışlarımla milyonuncu defa baloyu tararken parmaklarımı sıkıntıyla saçlarımın arasından geçirdim. Mavi sprey boya dediğimiz kimyasal karışım tutkal peltesine dokunuyormuşum gibi hissettiriyordu. Ama yine de fena görünüyor sayılmazdı- gözlerimle de uyumluydu? Hem şimdilik sadece akıp gidecek bir spreyden ibaretti. Şimdilik.

Tabi hepiniz tek bir şeyi merak ediyorsunuz. ‘Peki ya Zayn fahişesi? O ne cehennemde?’

Muhtemelen sizin de dediğiniz gibi, fahişelerin gittiği cehennemdedir. Çünkü lanet olsun, gördüğünüz aptal baloda geçirdiğim ikinci saate girdim, bu Richard'dan ve her şeyden kurtulabildiğim tek an ve Zayn Malik denen ger, zekalı da tanrı bilir ne cehennemde.

Eh, benden intikam falan almaya çalışıyor olmalıydı. Ekilmenin beni çılgına çevireceğini düşünüyordu.

Ekilmenin beni çılgına çevireceğini biliyordu.

“Effie! Hey Ef-” arkamı dönüp, sesin sahibini -Richard'ı- gördüğüm an yüzümü buruşturdum. Avuçlarım Richard'ın seçtiği, mavi saçlarıma özel aldığım gri elbisenin eteklerini sıkıca kavrarken, sinirden dişlerimi gıcırdatmıştım. “Off hayır, ya.” diye sızlandım. Beklemeden aristokrasi toplantısındaymış gibi dans eden çiftlerin arasına girip, ondan kaçmaya çalıştım. “Yine olmaz, yine olmaz!”

“Böceğim,” diye seslendi Richard, peşimden gelirken. “Sadece dans edeceğiz.”

“Hayır, def ol buradan,” diye bağırdım ona dönerek. “Bir lanet dans daha etmeyeceğim.”

Telefonu işaret etti. “Ama Bay Styles-”

“Bay Styles tek bir boktan laf daha ederse yemin ederim o boyu kadar telefonlarını alıp bir tarafına sokarım.” diye tısladım.

Richard'ın gözleri bir anlığına irileşirken, bay saygı değer kıvırcık beni gayet net duymuş olmalıydı ki, telefon nihayet kapandı.

Hepsi başıma Zayn yüzünden geliyordu. Onu mahvedecektim. Yemin ederim onu gördüğüm yerde yanağına bir çizik atıp, kanından bir damla örnek alacak ve ardından vücudunu parça parça doğrayıp, parçaları da çöp poşetleri içinde Miami kıyılarında sallandıracaktım.

Behind These Hazel EyesUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum