7; "Game Of Broken Hearts"

13K 422 26
                                    

Ona uzattığım sıkıca kapanmış avcuma bakarken, hastane yatağında doğrulmuştu. Meraklı haline kıkırdamadan edemedim. “Hediye,” diye açıkladım. “Artık hasta olmadığın için.”

Kirpiklerini kırpıştırıp, gözlerini irice açtı. “Bana mı?”

Başımı salladım. “Hediye paketim yok. Avcumu açmaya ne dersin?”

Uzanıp, kapanmış elimi avcuna aldı. Parmaklarımı teker teker açıp, parıltıyı fark edene kadar öylece gülümsemeye devam etmişti. Bilekliği eline alırken şaşkın görünüyordu. Onu avcunda inceledi. Bu gümüş kaplamalı Z, A, Y, N, I, E harflerinden oluşan parlak bir bileklikti. Tek sorunu, şey bir kız bilekliği olmasıydı. Ne yapabilirdim ki, daha iyisini bulamamıştım.

“Çok güzel,” diye fısıldadı sonunda. “O kadar parlak ki, bakınca yansımamı görüyorum. Tıpkı şey gibi, şey… ayna gibi.”

Ona gülümsedim.

Bana gülümsedi.

Ve bir anlığına, eriyebileceğimi sandım.

Ben gazeteye öylece bakarken hemen sağ tarafımda bir hareketlenme olmuştu.

“Tanrım, nihayet.” Dedi Perrie, boğuk bir sesle.

Şaşkınlıkla o tarafa döndüğümde, sesinin öyle duyulmasının elbette ki başını Zayn’in göğsüne gömmesinden kaynaklandığını anlayabilmiştim.

Gözlerimi kırpıştırarak, beklentiyle Zayn’e baktım. Perrie’nin olları arasında donup kalmayı kesip, ona karşılık vermişti. Bana bakmaktan kaçınıyordu.

Perrie geri çekildiğinde Zayn’in bakışlarını takip edip elimdeki gazeteye bakmıştı.  “Paul engellemek için bütün gün uğraştı,” diye mırıldandı. “Özellikle, şey.. odamdakileri..” utangaç şekilde kıkırdadı.

Midem bulanıyordu. Neyden bahsediyordu tanrı aşkına? Neden Zayn’e bağırıp çağırmıyor, bana ne kadar sürtük olduğumdan bahsetmiyordu?

“Odandakiler mi?” diye sordu Zayn. Çenesi kasılmıştı. Bu dediği bana asıl merak etmem gerekenin ne olduğunu hatırlatmış olmadıydı ki, bakışlarımı yeniden gazeteye diktim.

Nefesim kesilmişti.

Gecenin devamı diye bahsedilen fotoğraflar, Perrie’nin odasında çekilmişti. Zerrie çiftinin yatak odası macerası, Zerrie çiftinin çatı macerasının hemen ardındaydı. Effie ismi sayfanın ya da gazetenin herhangi bir sayfasında dahi geçmiyordu.

“Ah elbette,” diye mırıldandı Zayn. “Oda.”

Gözlerimi kıstım.

“Evet, oda.” Diye onayladı Perrie.

Evet, evet, sahiden kusacaktım. Sahiden.

Onlar birbirine yapışmış haldelerken, boğazımı temizledim. “Mutlu yıllar ve görüşmek üzere,” bunun beni incitmediğini nasıl bir hitap şekliyle anlatabileceğimin üstünde bir an durdum. “Aşk kuşları.” Diye mırıldandım sırıtarak. Hayır, her şeyi yine ben uyduruyordum. Gözlerime doğru saldırıya geçmiş yaş ordusunu ve boğazıma dizilmeye hazırlanan hıçkırıkları? Tanrı aşkına, ben ağlayamazdım. Kesinlikle yanlış yerdi. Yanlış zaman. Yanlış sebep.

Yanlarından geçerek, sahil boyunca ilerleyip odama çıktım. Bütün gün bir duş hayal etmiştim, bir de sıcak yatak.

Elbisemi yere sıyırıp, peşinden döşemeye uzandım. Ellerimi başımın altında birleştirip, tavana baktım. “Şimdi ağlamayacaksın. Ağlamayacaksın. Ağlamayacaksın. Onun için değil. Onlar için değil.”

Behind These Hazel EyesWo Geschichten leben. Entdecke jetzt