13; "What Happens In Vegas; Stays In Vegas"

14.9K 383 6
                                    

“Effie, hey Effie!”

Bakışlarımı yanımda konuşmadan duramayan, Eve’e çevirdim. “Efendim?”

Bana maçın yapıldığı sahayı, tam karşıdaki Zayn’i işaret etti. “Onu öptüğünü gördüm.”

Omuz silktim. “Ben onu hep öperim.”

“Ama onu öperken gülümsüyordun! O da öyle.”

Kaşlarımı çattım. “Ne var yani?”

“Yani siz aşık mısınız?”

Gözlerimi kıstım. “Ne?”

“Çıkıyor musunuz?”

Ona cevap vermeden, önüme döndüm. Aşk, çıkmak, kuzen Zaynie? Ah, hayır. Hiç de bile.

Telefonu kapatmamızın üstünden birkaç dakika geçmiş olduğu halde, öylece birbirimize bakıyorduk.

“Birlikte olduğumuzu sanıyorlar,” diye mırıldandı Zayn. Sesi, bir sayborgunki kadar düz ve duygusuzdu. Apaçık donup kalmıştı. Gözlerini üstüme dikti. “Seninle birlikte olduğumu sanıyorlar. Seninle!” sesi tizleşmişti, yüzünü buruşturdu.

Normal şartlarda bu kısımda ona boşta kalan elim ve ayaklarımla, ya da kestirmeden dilimle, binlerce eziyet yapmayı düşünebilirdim. Ama bir şekilde, dediğinin mantığını anlamaya çalışmaktan öteye geçemedim. “Ne demek ‘seninle!’?” diye taklidini yaptım. “Benim neyim varmış ki?” gözlerim istemsizce kısılmıştı.

Bu sorduğum dünyanın en aptalca sorusuymuş gibi ifadesizce bana baktı. “Sen benim kuzenimsin. Hatırladın mı?”

Alayla onu süzdüm. “Hah! Kan bağı olmayan kuzen. Birkaç saat önce göğüslerinden krema yaladığın kuzen. Ağzından çikolata yediğin kuzen. Tek kelepçeyle yatağına bağlıyken tahrik olmamak için sürekli tavanı izlemene sebep olan ku-”

Bakışlarını tavandan ayırıp, hışımla bana döndü. “Hiç de bile!”

Güldüm. “Durma, inkar et. Tahrik olmadığını söyle.”

Bir an bir şey söyleyecek oldu. Ardından meydan okuyan ifadesi değişti, sakin bir sesle devam etti. “Bence üstünde konuşmamız gereken daha önemli şeyler var.”

“Tamam,” omuz silktim. “Ama benden durum değerlendirmesini yatağa kelepçeli ve yarı çıplak halde yapmamı bekleme. Kendimi seks objesi gibi hissediyorum. Sen de günahkâr rahip gibi bir şeysin işte.”

“Kremada alkol ilavesi yoktu, değil-”

“Çünkü günahkar rahipler böyle yapar!” diye devam ettim. “Küçük kız onları tahrik eder ve onlar da başlarını yan tarafa çevirip, konuyu değişirler. Çok sevimli, Zaynie!”

Gözlerini kıstı. “Effie, sadece şunu düşün; dünyanın geri kalanı benimle birlikte olduğunu sanıyor.”

Bakışlarım yeniden elindeki gazeteye odaklanırken, saçmalamayı bir kenara bırakıp, bunu düşündüm. “Aman. Tanrım.” Diye fısıldadım dehşetle. “Zerrie’nin sonunu getiren sürtük ilan edilmiş olmalıyım. Minyatür Zaynie’nin çektiği fotoğrafta kuzenim olan aptaldan bile daha kötü görünüyorum ve ah, herkes onunla yattığımı düşünüyor.” Tiksintiyle yüzümü buruşturdum.

Egosunun sarsıldığını canlı kanlı izlemek çok zevkliydi.  Omuzlarını dikleştirdi. “Muhtemelen sadece ne kadar şanslı olduğunu ve yerinde olmak için ölebileceklerin düşünüyorlardır.” Dedi ukalaca. Ona dil çıkardım, ama Zerrie’nin sonu dediğimden beri değişmiş ifadesini fark etmemek elde değildi. Sahiden, Zerrie’ye tam olarak ne olacaktı ya da ne olmuştu?

Behind These Hazel EyesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin