15; "Make Some Memories Tonight"

13.8K 357 17
                                    

Benden not: Şimdi böyle yazmak çok ilginç geliyor ama bu gördüğünüz neredeyse-özel bölüm türünde bir şey. Zaten şimdi anlayacaksınız ama :D İşte ondan böyle, şu anı diye isimlendirdiğimiz italik kısmın tarihine dikkat etmenizi rica ediyorum, iyi okumalar!

11 Haziran, 2010

Doniya’nın elime tutuşturduğu elbiseye bakarken yüzümü buruşturdum. “Yeter artık,” diye mırıldandım mızmızca. “Tamam, anladım, yarın doğum günüm.”

Bana cevap vermek yerine kucağımdaki elbise piramidinin üstüne bir tane daha bıraktı. “Bu çanta nasıl?” diye mırıldandı çantayı okşarken.

Yanaklarımı şişirdim. “Ben eve dönmek istiyorum. Dışarı çıkmama yemini etmiştim, hatırladın mı?”

Kaşlarını kaldırarak bana baktı. “Biliyor musun Effie, aptal kardeşimi biraz fazla abartıyorsun.”

“Hiç de bi-”

İtiraz çabamı önemsemedi. “Ne olmuş kavga ettiyseniz? Hiç erkek arkadaşınla falan kavga ettiğin olmadı mı? Zayn’i de aynı düşün işte, tamam yani onu sevgili gör demiyorum ama kuzen diye bu kadar da büyütmene gerek yok. Hem bakma onun bay ben-bu-şehrin-en-kötü-çocuğuyum-çetem-bile-var tavırlarına. O hala aynı Zayn. Hatta Zaynie.”

Gözlerimi kıstım. “Ben bunları denesem iyi olacak.” Dedim elimdeki piramidi işaret ederek.

“Bunları da Ef!” diye bağırdı Waliyha elime bir dolu pembe-kırmızı dantelli şey tutuşturarak. Ah, hayır Victoria’s Secret danteli değil; Barbie gelinliği danteli.

Başımla onaylayarak kabinin yolunu tuttum. Malik ailesinin beni oyuncak bebekmişim gibi süsleme çalışmalarına alışabilirdim, ama bana sürekli Zayn’le ilgili imalarda bulunmalarına değil. Neymiş efendim, küçükken Joji ve Yasser hep bizim evleneceğimizle ilgili şakalar yaparmış. Bu gelenek onlardan kalmışmış. Zayn bana çok düşkünmüş ama kötü çocuk raconları bir kıza verdiği değeri göstermesini engellermişmiş. Hah. Ben bunları sordum mu tanrı aşkına? Zayn geri zekâlısı hakkında hiçbir şeyin umurumda olmadığını yeterince net belirtiyordum hâlbuki. Özellikle iki gün önceki aptal partide, ondan şarkı söylemesini istediğim için bana demediğini bırakmadan sonra.

Doğum günüme kadar olan üç günü eve kapanarak geçirecektim işte. İki gün gayet iyi gitmişti ama üçüncü günde, kızların beni tutup alış verişe getirmesine bir türlü anlam veremiyordum. En şüpheli davranan Doniya’ydı. Onu tanırdım, erkek kardeşi olacak piçe benzerdi; kolay kolay kimsenin nazını çekmezdi. Bense şu son birkaç saatte fazladan bir parça kıyafet daha almamak için yapmadığımı bırakmamıştım. Bu işin içinde, kesinlikle bir bit yeniği vardı. Bir siyah ve bir de lacivert elbisenin üstüme oturduğuna karar verdiğimde –ah, elbette çıkıp onlara göstermeyecektim çünkü sağımı solumu çekiştirip üstümde terzilik deneyimlerini sınıyorlardı- elbiseleri kapıp, kabinden çıktım. Klasik kasa-ödeme-çanta muhabbetinden sonra alış veriş merkezinden çıkabilmiştik.

“Daha yürüyecek misiniz?” diye sordu Waliyha mızmızca. “Yoruldum.”

Doniya bana şüpheli bir bakış attı, bir şey bekliyor gibiydi. Hah, evet gel buraya sevgili bit yeniği.

“Sen eve geç tatlım,” diye mırıldandım Waliyha’ya cici-kız gülümsemesi yollayarak. “Biz biraz daha bakınacağız.”

Waliyha eve dönerken, Doniya’ya yanaştım ve anlatmasını bekledim. “Evet bayan evin büyüğü, amacın ne?” diye sordum keyifle.

Behind These Hazel EyesWhere stories live. Discover now