24; "Can't Stop, Won't Stop; I Must Be Dreaming"

11K 307 12
                                    

Sabah, yatakta iğrenç baş ağrım eşliğinde çarşafları tekmelerken, tüm bunların rüya olduğunu düşünüp karamsarlığa falan kapıldığımı ben de söylemek isterdim tabii.

Ama ortada hiç de rüyalık bir şey yoktu. Olanlar inanılmaz mıydı bilmiyorum ama, Zayn’e

söylediğim ve o çok tahrik edici olduğunu düşündüğüm “senin odanda kalmak istiyorum” cümlesi tamamen yanlış anlaşılmış, tüm planlarımın içine etmişti.

Zayn’in odasında kalmıştım. Evet ama Zayn odasında kalmamıştı. Bunun nesi rüya gibiydi tanrı aşkına?

Tamam, biliyorum her şey çok yeni ve sorgulamam çok yanlış. Sadece bana sarılıp

uyuyamayacağını, bunun ilişkilerin bilmem kaçıncı aşaması olduğunu söyleyen bir Zayn’e alışkın değilim.

Yani aslında, gece yanımda kalması için ısrar ettiğimde söylediği tam olarak bu değildi. Bana yeniden dokunmayacağından emin olduğum halde, eli yavaşça kolumu kavramıştı. “Bilirsin, Effie,” demişti omuz silkerek. “Ben daha önce... Bu şeyleri... Bu sarılıp uyma şeylerini, pek yapmadım?”

İfadesizce suratına bakıp, kaşlarımı kaldırmıştım. “Affedersin?”

“Kızlar bunu yanlış anlar, tamam mı?” diye savunmaya geçmişti. “Tek gece düşündüğün bir kızın yanında uyanırsan, seni kolundan tuttuğu gibi rahibin önüne-” duraksamıştı; pot kırdığını anlamış olması mucizeydi. Yani takdir edersiniz ki bu on iki yıl boyunca peşinden koştuğunuzu savunduğunuz kızla çıkmaya başladıktan beş dakika sonra söylenecek cümleler listesinde top 10’da falan sayılmazdı.

“Sadece ağırdan almak istiyorsun,” diye düzelterek yastığı göğsüne bastırmıştım. “Güzel, dışarı.”

Ve işte buradaydık. Size şunu söylemeliyim ki, Zayn Malik’le seks yapmayalı uzun zaman

olmuştu. Ama sevgili yatağı için aynısını söyleyemeyeceğim, çift kişilik yatakla bütün gece

birbirimize sürünmüş durmuştuk.

Tam karşımda duran dev boy aynasında kendimi gördüğümde, utançtan yerin dibine girebilirdim.

Geceden kalan tişört ve şort, bildiğiniz üstümde paralanmıştı. Yağmurdan dolayı bulandıkları çamur kurumuştu, kokuyorlardı. Ve Zayn, bu halde yatağında yatmama göz yummuştu.

Eh, bana hiç dokunmamasına şaşırmamak gerekirdi.

Tutkalla yıkanmış gibi görünen saçlarıma karşın suratımı buruşturarak, beklemeden soluğu Zayn’in banyosunda aldım. Henüz birkaç saat geçmişken banyosunu bile kullanmış olarak, ‘ağırdan almak’ kalıbında yeni bir çığır açıyor olmalıydım.

Üstümdekileri sıyırıp, elimden gelen en hızlı duşu aldım ve bombaya gelin, giyinmek için elbette Zayn’in dolabını kullandım. İki yıl önceki yaz tatili deneyimimizde, eşyalarına dokunmama katlanamaz, beni genelde kovalardı. Siyah skinny kotlarından tekini ve Pink Floyd tişörtünü alıp, üstüme geçirirken pis pis sırıtıyordum. Evet, tamam kafamın hala yerine gelmediğini yeterince belli ettiğime göre, devam edelim. Çantamı alıp odadan çıktığımda, neler olduğunu ancak fark edebilmiştim. İçinde olduğum ev kuzenim Zaynie’nin değildi. Kalbimin atışının saçma bir şekilde düzensizleşmesine sebep olan kişi kuzenim Zaynie değildi, her an karşılaşma ihtimalim olan kişi kuzenim Zaynie değildi.O kuzenim Zaynie değildi; sevgilim Zayn Malik’ti.

Ah, tamam.

Aniden terleyen avuç içlerimi Zayn’in pantolonuna sürttüm ve merdivenlerden inerken serin kanlı olmaya çalıştım. Bir an dönüp misafir odasına bakmayı ben de istemiştim ama bu biraz, pekala biraz tuhaf olurdu. Şu meşhur karşılaşmaya hazır olduğumdan da emin değildim zaten. Koridoru geçip mutfağa ulaştığımda tek bulduğum boş bir kahvaltı masasıydı. Karşılıklı iki tabak vardı, tabaklardan tekinin üstüne bir kağıt parçası bırakılmıştı. Bunun dışındaysa midem dün gece içkileri kustuğumdan beri boş olsa da, hiç de yemeye yanaşmayı düşünmediğim bir sürü tuhaf şey vardı.

Behind These Hazel EyesWhere stories live. Discover now