23; "Like A Whore"

10.9K 324 14
                                    

3 Gün Sonra

Sabırsızca başımı iki yana salladım. “Hayır,” diye mırıldandım, ardından çocuklara döndüm. “Hayır, beceriksizler, tanrım, nasıl bu kadar kötü olabilirsiniz ki?”

Harry dudaklarını büzerken, Liam bir şeyi anlamak istermiş gibi gözlerini kısmıştı. Niall'sa kendinden çok emin görünüyordu, hiç de üstüne alınmamıştı.

Onu ölümüne bozmak istedim.

“Ve şu arkadaşınız,” dedim kollarımı göğsümde birleştirip. “Şu şımarık, feminen ve-”

Harry boğazını temizledi. Sorarcasına ona baktım.

“Aslında Louis...” diye mırıldandı. “Her zaman feminen taraf değildir. Yani-”

“Tanrım,” gözlerimi devirdim. “Her ne haltsa işte. Nerede o? Ne o? Yarı zamanlı dominant arkadaşın seni aldatıyor mu yoksa, Harold?”

Yüzü düştüğünde sırıttım. Eğilip hala çalmakta olan müziği kestiğimde, çocukların yüzü aydınlanmıştı. Benden kurtulacaklarını falan düşünüyor olmalıydılar.

“Nasıl başaracaksınız bilmiyorum ama yeni bir albüm çıkaracaksınız,” dedim gözlerimi üstlerine dikerek. “Ve hala, buraya gelmiş zıplıyorsunuz. Ben size koreografiyi öğretiyorum, ama siz arkamı döndüğüm an koşturmaya ya da birbirinizi ellemeye falan başlıyorsunuz.”

“Ama onlar bizi böyle seviyor,” diye atladı Niall.

Gözlerimi kıstım. “Tanrı aşkına, çocuklar. Kendinize gelin.” dedim iç çektikten sonra. “Hayranlar mı, neyse işte onlara güveniyorsunuz, biliyorum. Ama birinizi diş telleri, birinizi saç kesimi, birinizi sesindeki değişimden dolayı yerden yere vuranlar da onlar değil miydi? Hiç daha fazlasını istemeyecekler mi sanıyorsunuz, hiç kendinizi geliştirdiğinizi görmek istemeyeceklerini mi düşünüyorsunuz sahiden?”

Sessiz birkaç dakika, tam da o duymaya hasret kaldığım ve Harry ne derse desin, feminen olan sesle bölünmüştü.

"Vay canına, hanımlar," dedi Louis, Toms'larını döşemeye sürterek yanımıza gelirken. Dördümüz birden, ifadesiz bakışlarımızı üstüne diktiğimizde, duraksamıştı. Etrafına baktı, ardından şımarık bir edayla kollarını göğsünde birleştirip, kaşlarını kaldırdı. “Bayan ben-dans-hakkında-her-haltı-bilirim sizi yine mi çarmıha gerdi yoksa?” dedi bakışlarını sitemkârca çocukların üstüne dikerek.

Ona meydan okuyan bir bakış fırlattım. “Sana da aynısını yapmamı istemiyorsan, bu defa iyi bir bahane uydurmaya bak, Tomlinson.” dedim sinir bozucu bir sesle. “Dersin bitmesine on beş dakika kala gelmenin nasıl bir bahanesi olabilirse artık.”

Kendinden emince sırıttı. “Aslında bir bahanem yok,” dedi omuz silkerek. “Tabii, sevgili Zaynie'niyeni evine kız atarken izlemek, bir bahane sayılmıyorsa.”

“Ne yaparken dedin?” diye sordu Liam, gözleri irileşmişti.

“Kız atarken...” diye mırıldandı Niall.

“Ah, hayır,” diye sızlandı Harry. “Pekala, millet, ben de gruptan ayrılıyorum.”

Ben orada öylece dikilirken, onlar aralarında konuşmaya devam ediyorlardı. Ürperdiğimi fark ettim, fark etmemeleri için kollarımı hızla göğsümde birleştirdim.

Louis, Harry’ye gözlerini devirmekle meşguldü. “Eğer gruptan ayrılırsan, seni geri getirmek için Effie’nin tüm o beceriksiz çabalarını göstermeyeceğimi bilmelisin, Haz.”

Gözlerimi kısıp, ona herhangi bir cevap vermek için dudaklarımı araladım. “Ayrıca, Effie,” diye kesti beni. Sırıtışı genişlemişti. “Kız esmerdi.”

Behind These Hazel EyesWhere stories live. Discover now