19; "Why's It Falling Apart?"

10.9K 308 18
                                    

Sıkıntıyla yanaklarımı şişirip, ayaklarımı mızmızca kuma gömdüm. “Zayn, gerçekten…” diye mırıldandım. “Benimle ilgilen, üzüleceğini bilmiyordum!”

Elinde her ne varsa, onunla ilgileniyordu. Yarım saattir o burada, sahilde otururken, başına dikilmiş, her şeyi açıklamaya çalışıyordum.

“Ryan ısrar etti,” dedim milyonuncu defa. “Çok istiyordu, kırmak istemedim.”

“Zaynie, bana cevap ver!”

“Zayn!”

“Bana cevap ver yoksa Yasser amcaya söylerim!”

“Zayn!”

“Bilerek yapmadım!”

“Zayn!”

Eğilip, yüzüne dokundum ve bana bakmasını sağlamaya çalıştım. “Zayn, bana bak, hadi ama!” yüzünü geri çekip, yeniden elindeki şeyle ilgilenmeye başladı.

“Çok mızıkçısın! Hep oyunbozanlık yapıyorsun!” kollarımı göğsümde birleştirip, tek ayağımla önünde ritim tutmaya başladım. “Sonra da küsüp gidiyorsun, hala küçük bir çocuk gibi davranıyorsun! 7 yaşındasın, Zaynie, artık çocuk değilsin! Kes şunu!”

Aniden ayağa kalkmasıyla çenemi kapatmıştım. Dümdüz bana baktı, bakışlarında minik alay parıltıları vardı. Bana doğru bir adım attı ve uzanıp elimi tuttu. Ne yaptığını anlamasam da, bakışlarımı yüzünden bir an olsun ayırmıyordum.

Tuttuğu elimi kendine çekip, avucumu açtı ve öne uzattı. Deminden beri elinde uğraştığı şeyi avucuma bıraktıktan sonra geri çekildi. Şaşkınlıkla, bakışlarımı avucumun içindeki soğukluğa diktim ve bunun aslında bir tür deniz kabuğu olduğunu anladım.

Bir tür değil, bu turkuaz renkli, beyaz benekli bir kutuydu. Böyle bakınca içinde inci taşıyan bir midye kabuğu olduğunu bile düşünebilirdim. Kabuğu kavrayıp, iki tarafından açtım ve ne çıkacağını tahmin etmeye çalışırken nefesimi tuttum.

Bu bir yazıydı. Siyah, Zayn'in elindeki dövme kalemiyle yapılmış gibi görünen bir yazı. Yalnızca, okuması bana biraz karışık gelmişti. Tereddütle, dudaklarımı ıslattım ve okumaya çalıştım. “Zeffie, 17 Ağustos 2000?” diye mırıldandım boş boş. “Nedir bu?”

Başımı kaldırıp yeniden ona baktığımda, bana cevap vermedi. Sadece bir anlığına bakışlarını üstüme dikti, ardından beni öylece bıraktı ve arkasını döndü.

Ve bugün, ikinci defa, tek bir kelime etmeden gitti.

“En çok merak ettiğimse,” dedi Shelby, dondurma kâsesinin içinde gezdirdiği parmağını keyifle yalarken. “Victoria’s Secret meselesi.”

Altından ne çıkacağını beklerken, dudağım titredi. Bir yenisini daha duymaya hazır olduğumu sanmıyordum.

“Ne?” Shelby’nin gözleri irice açılmıştı. “Bana bilmediğini söyleme!” duraksadı. “Tanrım, cidden bilmiyorsun…”

Ayağa kalkıp, boy aynasının karşısına geçtim ve saçımı fırçaladım. “Bilmek istemiyorum, Shelb.”

“Bilinmeyecek gibi değil ki canım!” bir an düşünür gibi olmuştu. “İki hafta önce kadar olmalı, tam üç tane melekle grup seks yapmışlar!”

Yüzümü buruşturdum. “Saçmalık. Zayn grup seks sevmezdi bir defa.”

Bu halime gülmemek için kendini sıktığı belliydi. Şifonyerin üstünden spor çantamı alıp, ona döndüm. “Ne?” diye çıkıştım gözlerimi kısarak.

Behind These Hazel EyesWhere stories live. Discover now