0.

6.6K 402 78
                                    

•••

Gözlerinin beni asla görmeyeceğini bilmeme rağmen şansımı denedim. Karşı masamda oturuyor olsa dahi, bir kez bile dönüp bakmazdı. Öyleydi Kim Jongin. Her şeyin bittiğini söylediğinde bana açıkça belirtmişti.

Belirtmediği tek şey ise, neden bitirdiğiydi.

Onunla konuşamamam, yazmama engel değildi. Dudaklarım sımsıkı kilitlenmiş, gözlerim kapanmış olsa da onun yüzünden, hala ellerim vardı. Buna da el koyulacak değildi.

Bakışlarım, benden çok uzakta olan zihninde gezinmeyi her ne kadar istese de buna cesaretim yoktu. Bakmaya bile yokken, bir de onunla konuşmak mı? Bedenim titredi. Beklenmedik bir anda gelen bu his bedenimi güzelce kuşatmış olmasına rağmen, defterime dökmeye ramak kaldığım kahvem kendime gelmemi sağladı.

Uçuyorsun.

Uçuyorum, yalan yok.

Kalemimi, gözlerimi ondan ayırarak parmaklarımın arasında çevirdim. Ardından mürekkebim, benimle aynı zamanda deftere izlerini bıraktı. Bir daha silinmemek üzere belki de...

"Oturup senin için Manas Destanı bile yazabilirdim," dedim. "...eğer değer verip, onu okuyacağını bilseydim."

•••

Gidişatı hakkında bir fikrim yok. Bu da öyle bir salaklık.
Kitap da olabilir, texting de.

he never knows // kaisoo Where stories live. Discover now