12.

2K 217 96
                                    

Bana göre, yine gecikmeli geldi bu bölüm de. Neyse ne demişler, geç olsun güç olmasın. Yine saçmalamış falan olabilirim :'D

•••

Sorgulamaktan bıkmak mı yoksa Jongin'in özlemine dayanamamak mı beni daha uysal hale getirirdi? Hangisi daha önemliydi ya da ağır basıyordu ki, onun yatağında ve kollarının arasında, arada sırada yüzüme çarpan sıcak nefesi ile yatabiliyordum şu an? Gözlerimi sımsıkı kapattım. Başımın altında olan kolu ve belimin üzerindeki hassas noktamın tam üzerinde durmuş olan elinden ayrılmak istemiyordum. Jongin'in yanında, onunla aynı yeri paylaşmak ve bütün bunları belli bariz bir soğukluk olmadan yapabilmek; farklı hissettiriyordu.

Farklı yollardan ilerliyor olsak bile, aynı yolda her seferinde birbirimize dönüyormuş gibi...

Gece ağlayan bir Kyungsoo, sabahleyin sevdiği adamın kollarında acışan gözleriyle uyanabiliyordu. Hayat garipti, sıradışılıkların sizi buluşu ise ansız... Bilmiyordum, belki de bu zamana kadar bu amansız özleme bu şekilde dayanmıştım. Duygularımı perdeleyerek, kalbimin üzerine simsiyah bir gözlük takarak ya da Jongin'i suçlu bulmayarak... Şu anı dondurabilmek, Jongin'in ise kollarında nefesim kesilene dek durmak istiyordum. Bu çok büyük bir bencillikti. Yine de konu o olunca, istemsizce dünyanın en bencil insanına dönüşüveriyordum.

Bazen en öfkelisi, bazen en can yakıcısı ya da en ruhsuzu... Buraya ait olmayan ve her şeyi yadırgayan biri gibi.

Saçlarımın üzerine koyulan parmaklar ile, yerimde sıçramaktan alıkoyamadım kendimi. Gözlerim açıldı benden bilhaber, ardından soluğum kesildi ve bedenim titreşti. Bütün bunların hepsi sadece birkaç saniyede gerçekleşirken, ince parmaklar saçlarımın arasına hoyrat ama nazik bir şekilde daldı. Sanki kendi alanıymış gibi izinsizce ve kalbimi son sürat attırabilecek kadar utanmaz bir şekilde...

"Bunu yapmamdan hâlâ hoşlanıyorsun."

Senin bana yaptığın her bir şeyden hâlâ vazgeçemezken, duygularımı kontrol altına almak da, ne demek?
Senden ve senin getirdiklerinden kopamıyorum, Jongin.

Ona bir cevap vermemeyi tercih ettim. Bedenimin verdiği tepkiler ile ona çoktan yakalanmış olsam da sözlerimle de açığa vurmaktan çekindim. Biliyordum, defterimde yazan şeylerin bile ona ait olduğunu açıkça söylememe rağmen, şu anki durum çok daha farklı olduğundan konuşmak için fazla utangaç hissediyordum. Onun yanındaydım.

Sanki beni hiç bırakmamış gibi, yeniden onun sıcaklığını hissediyorum.
Sanki Jongin her şeyiyle, herkesi bir kenara bırakmış bir şekilde benim yanımda gibi.

Tişörtünün üzerinde yumruk haline getirdiğim avuçlarımı gevşettim. Kaskatı kesilmiş bedenimi ise Jongin fark etti. Alnıma eğilen dudakların sıcaklığını hissettiğimde, öpücüğün gelmeyecek olması ihtimaline rağmen, gözlerimi sanki bir daha açmamak istiyormuş gibi huzurla kapattım. Hissetmesini istedim. Bana hissettirdiklerinin ve bana verdiklerinin beni nasıl kendimden geçirdiğini görmesini ve beni bir daha bırakmamasını hissettirmeye çalıştım.

Daha geçen gün arzu ve özlemin garip harmonisiyle dudaklarıma kapanan hırslı dudakları, beni yanıltarak alnıma dokundu. Ardından tamamen hissettim onu. Daha önce annemden ya da babamdan bile şefkatle almadığım öpücüğü, her bir organımı titretecek şekilde öptü alnımı. Dudaklarını çekmeden, onun bana tamamen ulaşmasını engelleyen saçlarımı, naif bir şekilde eliyle ittirerek kulaklarıma getirdi ve orada öylece durdu.

he never knows // kaisoo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin