18.

1.6K 186 127
                                    

•••

"Dönmen gerek."

"Tanrım, Kyungsoo. Yalvarırım dön artık."

İşaret parmağımın ve sağ elimin tamamen uyuştuğunu hissedebiliyordum. Bilincim yerinde olmasına rağmen gözlerimi ya da dudaklarımı aralayıp tek kelime edemedim. Elim kolum zorla bağlanmış gibiydi. Durumum bunaltıcıydı. Lakin bu kötü ya da iyi sayılmazdı. Hangi kefeye koysam ağır gelecekti iki durum da.

"Bu kadarı yetmedi mi? Kendine çektirdiğin bu eziyet, artık biraz fazla değil mi?"

Elim itildi.

Sertçe. Ardından serbest bırakıldığımı hissettim. Sağ elim rahatlığına kavuştu. İplerim çözülüyormuş gibiydi.

"Jongin!" diye bağırdı biri kulaklarımı kapatmak isteyeceğim kadar gür bir ses ile. "Ona bir şey söyle. Onsuz yaşayamadığımı söyle! Anlat ona her şeyi. Nasıl kötü durumda olduğumuzu, nasıl acı çektiğimizi. Söyle ki, bizi böyle sikik bir durumda bıraktığı için kendinden utansın! SÖYLE ARTIK!"

Dişlerimi sıktım. Ağzımı açıp neler olduğunu sormak istesem de, bulunduğum durumda imkansız gibiydi.

Ben de bırakmayı seçtim.

•••

"Pizza yemekten asla bıkmayacağım." dedim ağzım dolu bir şekilde. "Asla, asla ama asla..."

"İki gün sonra bıkacaksın," diye itiraz etti Jongin kolasından bir yudum aldıktan sonra.

"Öyle bir şey olmayacak."

Olamazdı. Elimdekini yememe rağmen önümde duran ve ellenmemiş olan dilimlerde geziniyordu gözlerim. Açgözlülüktendi belki de ama umrumda değildi. Sanki uzun süredir doğru düzgün yemek yememiş gibi hissediyordum ve bu, bu yüzden oldukça iyi bir fırsattı.

"Pekâlâ," dedi Jongin kendini sandalyesine bırakarak. Önündeki kutuyu iki parmağı ile yavaşça benim önüme yolladı. "Benimkileri de yemeye ne dersin?"

"Sadece iki dilim yemişsin," demeye çalıştım dolu ağzımın el verdiği kadarıyla. "Birkaç saate acıkacaksın."

"Asıl bu pizzanın hepsini yersem, bir saate kalmadan daha fazla acıkacağım. Üstelik, Baekhyun sayesinde sabah düzgün bir kahvaltı yapabildim." Biraz daha önüme iterek, dikkatimi çekti. "Bana bakma, ye hadi."

Yani kıskanç bir insan olduğumdan falan değildi de... Benim sevgilimi doyurmak ne demekti ya? Oysa ben onu bir güzel pizza ile doyuracaktım zaten. Ne gerek vardı? Elimdeki pizzanın bitmesi ile, kolamdan birkaç yudum içerek önümdeki dilimi aldım.

Bugünün haftasonu olmasını fırsat bilerek yurttan çıkmıştım. Zaten diğerleri de farklı planlar ile dağılmıştı. Yalnızca Yixing, ders çalışacağı ve bizim yurda yerleşecek olan Sehun'un gerekçesi ile bir yere gitmeyeceğini söylemişti. Aslına bakarsak, eğer ki Jongin onlardan daha önce davranmasaydı; büyük ihtimalle Sehun'un yerleşmesine yardım ederdim. Lakin daha birkaç gün öncesinden söylediği için el mecbur Chanyeol ile ikisinin evine gelmiştim. Ki Chanyeol'ün evde olmayacak olması çok daha iyi bir fırsattı.

Elimdeki dilimin yarısına geldiğimde tamamen tıkandığımı hissederek, hızla kutunun içine koydum ve kendimi sandalyeme bıraktım. Kollarım iki yandan sarkarken, hafifçe şişmiş olan karnıma hafif bir yumruk vurdum.

he never knows // kaisoo Where stories live. Discover now