2.

3.4K 306 138
                                    

•••

Hafif bir loşluk veren masa lambamın altında kendimi oldukça iyi hissediyordum. Odam, üniversitenin başından beri yaşayabileceği en büyük sessizliği sergiliyordu. Bu sessizliğe alışkın olmayan bilincim, odadaki akımın sesini hissedecek haldeydi. Dalga geçmiyorum ya da abartmıyorum. Oda arkadaşınız Baekhyun olsaydı; ne sesten, ne de dağınıklıktan kurtulabilirdiniz. Bu yüzden masa lambasının, prizle arasında olan akımının sesini çok rahatlıkla duyabiliyordum.

Bu hem rahatlatıcı, bir o kadar da sinir bozucuydu. Dedim ya; sabah akşam curcunaya, sevgili kavgalarına, nereye koydun donumu lan it herif bağırışlarına alışıktı bu bünye. Sessizlik de bir süre sonra insana olağandışı geliyordu.

"Yazamıyorum da zaten," Saçlarımı sıkıntıyla karıştırırken öfkeyle tısladım. "Nasıl yazacağım? Yapamıyorum!"

Yurt odamız bugün temizlenmişti. Hatırladığım kadarıyla çarşamba ve pazar günleri nevresimler değiştirilip, odamız baştan aşağıya temizleniyordu. Tam emin değildim. Çünkü uzun süre önce temizlik yapmayı da bir kenara bırakmıştım. İki sene önce, evde yaşadığım zamanlar, annem titizliğimden acayip yakınırdı. O haftanın iki günü temizlik yapıyorsa, ben üç gün yapardım. Öyle işte. Rahat batıyor demiştim ya hani, ciddiydim. Annem banyoyu mu temizledi? Koş Kyungsoo, üstünden bir de sen geç rahatın götüne battığı adam, derdim. Temiz odayı, temizlemek en sevdiğim faaliyettir. Çamaşır suyu kokusuna da bayılırım. Her neyse. Anlatmaya çalıştığım bu değildi.

Hala çok temizim.
Odayı baştan aşağıya, tüm günümü ayırarak temizlerim.
Baekhyun'a her gün baskı yapardım.
Dolabımda tek bir kıyafet bile kırışık olmaz, her şeyin bir yeri vardır.
Masamda tek bir tane toz bile bu-

Yalan söylüyorum.
Söylemiyorum aslında ama bunların hepsi mazide kaldı.

Eski oda arkadaşınız; bir sıçandan farkı olmayan ama önceki hayatında yaptığı bir iyilikten(!) dolayı insan bedenine sokulan Byun Baekhyun adındaki kişiyse, en iyi temizliğe rağmen, ortamınız otuz saniyede kirletilebilir.

Bunu öylesine söylemiyorum. Hiç olmadığım kadar ciddiyim hatta. Ben bunu yaşadım çünkü. Temizlikten başını kaldıramayan ben bile, kendimi bir süre sonra bırak, zaten odayı bok götürüyor. Temizlik yapsan bile bu lağam kılıklı odada belli olmaz, diyip yapmayı bırakmıştım. İlk zamanlar kafayı nasıl sıyırdığımı hatırladıkça keyifli bir kahkaha atasım geliyor.

Bu yüzden...
Hem gürültünün olmayışı, hem de ortalığı bok götürmüyor oluşu; yazım perilerimi getirmiyor.

Ama yazmak zorunda olduğumun da farkındaydım. Zorunda olmaktan kastım, zihnen kendimi zorunda bırakmamdı. Tamamen kendi isteğimle. Bilmiyorum ama bir insan neden kendine bu eziyeti çektirirdi? Yani hadi ben salağım da... Durduran da olmaz mıydı?

Pekala.
Bunu Yixing yüz milyon, yüz trilyon, 82717288384 kez söyledi.

Ama ben dinlemedim. Yixing'in hayat konusundaki tecrübeleri ve yerinde yaptığı tespit ile gözlemleri dinlenmeyecek gibi değildi. Karşısına, onu tanımayan on insan koysanız; Yixing 9'unun derdini, anasını, babasını, pılını, pırtını, kütüğünü bile tahmin edebilir ve onlara kendi laflarını dinletebilirdi. Gerçekten iyi bir abi olabilirdi, eğer ki benimle aynı yaşta olmasaydı... Bir de neden dokuzuna mı sözünü geçirebilirdi? Hayır, hata payı olarak falan bırakmadım onu. Bilerek öyle dedim.

he never knows // kaisoo Where stories live. Discover now