23.

1.6K 186 308
                                    

Son bir.

•••

Hayatta ilk defa gördüğünüz sahneler vardır.

Şu an, ilk defa gördüğüm sahne... Yıkıcıydı. Maço, kendinden daima emin, başkalarının sözlerine aldırmayan, sürekli bir abi gibi davranan, öfkesi dinmeyen ve kızarak dostluğunu en derinden hissettiren Yixing'in gözleri dolu doluydu. Beni bırakan, duygularımı darma duman eden, ruhumu alan, hiçbir şeye aldırmayan ve en önemlisi beni seven adam ise hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Kaldıramayacağım kadar fazla bu.

"Neden susuyorsunuz?"

Yemekhanede Sehun, Jongin, Yixing ve benden başka kimse kalmamıştı. Diğerlerinin ne zaman gittikleri hakkında kesin bir bilgim olmamasına karşın, bunu yadırgamıyordum. Gözlerim etrafı gördüğünden, beynim ise algıladığından emin değildi çünkü. Bir anda gerçekleşen olayın başlangıcı gibi, geri kalanı da dur durak bilmeden ilerlemeye devam ediyordu. Ve ben kendimi nedense bütün bu şeylerin arkasında kalacakmışım gibi hissediyordum. Yetişememekten korkuyordum.

Beni geride bırakmalarından ve yalnız başıma kalmaktan korkuyorum.
Beni bilmediğim bir durumun içinde, tek başıma bırakmazlar değil mi?

İçimde bir kurt vardı. Ve bu berbat hissettiriyordu. Cesaretim nerede ise ona saldırıyor olmalıydı çünkü ne yapacağımı bilmez halde, savunmasız bir çocuğa dönüşmüştüm. Olduğum yerde kollarım hissizce iki yanımdan sarkarken Jongin'in hıçkırıklarını, Yixing'in burnuna dayadığı elini ve Sehun'un bizden çok uzak bir köşede hepimize donuk gözlerle bakmasını inceledim.

Teori üretemiyordum.

Neler olduğu hakkında hiçbir bilgim yoktu. Düşünüyordum. Her sikik dakikada neler olabileceği hakkında kendimle kanlı bir tartışmaya giriyor ama sürekli geri itiliyordum benliğim tarafından. Bu; bir yanımın her şeyi bildiğini, diğerinin ise hiçbir şey bilmek istemediğini düşündürttü. Yalan değildi. Sanırım gerçekten içimde iki durumu yaşıyordum şu anda.

"Susacak mıyız?"

'Susacak mısınız?' değil. Susacak mıyız?
Sizin bildiğiniz ama benim haberim dahi olmayan bu durumun yasını mı tutacağız?

"Nereden," dedi Yixing dudaklarını zorlukla hareket ettirmeye çalışırken. "Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Üzgünüm, Kyung. Bana biraz daha..." Bakışlarını gözlerime yönelterek şefkatle baktı. "...zaman verebilir misin?"

Aslında susabilirsin, hem de sonsuza kadar.
Çünkü yüreğim yanıyor, Yixing.
Canım acıyor, yemin ederim.

Burnunu çekti Jongin. İki avucunun içine gömdüğü yüzünü derin bir nefes alıp sıvazlayarak doğruldu. "Artık ertelemenin bir manası yok. Ne biz kendimizi durdurabileceğiz, ne de Kyungsoo bu bilinmezlik halinden kurtulabilecek böyle devam edersek."

Sesi kısılmıştı. Ve acayip dağılmış görünüyordu. Sırtımı dayadığım ve her şeyden daha güçlü olduğunu düşündüğüm adam, gözlerimin önünde yıkılmıştı. Sadece iki dakikada. Yemin ederim, sadece iki dakikada gözümün önünde paramparça oluvermişti.

"Jongin," İki saattir olan bitene hiçbir tepki vermeyen Sehun, ayaklandı ve Jongin'in yakınında bulunan sandalyeye geçerek sakince konuştu. "Böyle konuşma. Kyungsoo'yu tedirgin ediyorsun."

he never knows // kaisoo Where stories live. Discover now