9. Bölüm

5.4K 598 68
                                    

Taehyung sıkıntıyla verdiği nefesinin yerine yenisini çekti. Okulunda yapılan partilerden birindeydi ve birçok alandan öğrenci olduğu için içerisi fazlasıyla kalabalıktı. Etrafı süzmeye devam ederken önündeki içkiden bir yudum daha aldı. İçeceği bittiğinde büyük salonda gezinen garsonlardan birinden yenisini istemişti. Kısa süre sonra aynı garson dolu bardağı Taehyung'un masasına koydu. Teşekkür edip kuruyan boğazını ıslatmak için kaldırdı kadehini. O sırada yere düşen kağıdı fark etmemişti. Bunu gören Jungkook ne yapacağına en başta karar veremese de sonun kendini onun yanında bulmuştu.

İlerlediği yüksek masanın diğer köşesine -Taehyung'un karşısına- geçti. Yerdeki kağıdı ona uzattığında çocuğun anlamaz bakışlarıyla karşılaşmıştı.

"Bunu düşürmüşsün."

Taehyung kağıda tuhaf bakışlar atmadan önce itiraz edecekti ki tanıdık yazıyı görünce vazgeçip mahcupça aldı ve teşekkür etti.

Jungkook'un gitmesini istemiyordu. Karşısındaki fazlasıyla güzel giyinmiş bedeni, siyah dar gömleğini, hafif parıltılı kendinden desenli yine aynı tondaki ceketini, çok belli olmasa da masanın altından kaçamak bakışlar attığı dar pantolonunu süzdü. Hoşuna giden bir giyim tarzına sahipti ve dışarıda abartılı gibi görünse de okulunun nasıl bir yer olduğunu bildiğinden normal karşılamıştı.

Konu bulamayınca boş cümleler kurdu. Parti, okul ve dersler hakkında konuştular. Onun okulda ilk yılı olduğunu ve buraya en yüksek notla girdiğini öğrendi. Aynı zamanda kendi gibi güzel bir sese sahip olmasına rağmen bunu göstermeyi sevmediğini yine de arkadaşlarının her seferinde ondan bir parça söylemesini istediğini de öğrenmiş oldu. Çekingen bir tipe benzememesi karşı böyle olmasını tuhaf bulmuştu.

Biraz sonra Jungkook'un ismi salonda yankılanmıştı. İkili bakışlarını sahne gibi yüksek olan yere çevirdiğinde, küçüğün arkadaşlarının ona güldüğünü görmüşlerdi. Bütün salon onun ismini söylerken yine çekingen adımlarla sahneye çıktı ve istenileni yaptı. Şarkı söylüyor Taehyung da onu izliyordu.

Bütün şarkı boyunca gözleri birbirinden ayrılmamıştı gençlerin. İkisinden birine ilgi duyan kızlardan bazıları bunu fark etmişti ve sinirlenen hatta şarkının ortasında mekandan çıkan bile olmuştu. Taehyung elinde biraz önce küçüğünden aldığı kağıdı hatırlayınca gözlerini indirip yazıyı okudu.

"Sen bu anlamsız dünyada karşılaşabileceğim en güzel şeysin."

Jungkook'tan duyduğu cümleyle başını hızla kaldırdı. Bu onun söylediği şarkının sözüydü. Bu tesadüf müydü?

Biraz daha incelediğinde siyah kağıdın arkasındaki küçük gökkuşağı ilgisini çekmişti. Onun gökkuşağı olduğunu sadece şeklinden anlamıştı çünkü gri ve beyaz kalem ile çizilmişti. Jungkook onun gökkuşağını fark ettiğine sevinmiş ve gülümsemişti.

Gökkuşağının yanında ise neredeyse fark edilemeyecek düzeyde belli olmayan -ki o da ışığın kurşun üstündeki yansımasıyla fark etmişti- yazıyı okudu.

"Siyah beyaz filmdeki gökkuşağı gibiyim."

Taehyung bu sefer bir şeyler yapması gerektiğini düşündü ve kağıda bir şeyler yazıp masaya yapıştırdı ve salondan çıktı.

Arkadaşlarının yanından ayrılan Jungkook, Taehyung'u bulamayınca gözleriyle bütün salonu süzdü ama göremeyince üzülmüştü. Masanın üstündeki kağıdı fark ettiğinde almadığını çünkü umursamadığını düşünmüştü ama yanılıyordu. Kağıdı alıp cebine atacağı sırada üstündeki değişikliği gördü. Ne yani Taehyung ona mı yazmıştı?

Heyecanla yazıyı okudu.

"Unutma, siyah beyaz filmdeki siyaha ve beyaz her şeydir. Sen de her şey olmasan da benim için her şey olmaya ne dersin?"

MystérieuxHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin