13. Bölüm

4K 433 18
                                    

Taehyung, Jungkook'un peşinden gidiyor, onu yakalamaya çalışıyordu. Bir haftadır durmadan kendinden kaçan küçüğünün hızına yetişmeye çalışırken diğer öğrencilere çarpıyor özür dilemek zorunda kalıyordu. Diğer seferlerde olduğu gibi bunda da kaçırmak istemiyordu. Gözden kaybolmasına izin vermeyecekti.

Jungkook arada arkasına bakıyor hala takip edilip edilmediğinden emin olmaya çalışıyordu. Yorulmasına rağmen hala amacına ulaşamamıştı (?) Bir haftadır olduğu gibi Taehyung'un bugün de pes edeceğini düşünmüştü ama beklediği gibi olmadı.

Okul sınırlarından çıkmış olmalarını umursamadan bu kovalamacaya devam ediyorlardı. Sonunda Jungkook'a ait olan kafeye gelmişlerdi. Jungkook içeri girip saklanmış Taehyung'u bekliyordu. Aslında bir haftadır planladığı buydu. Onu buraya çekmek. Bu sayede ona güzel ve özel bir yaş günü kutlaması yapacaktı.

Taehyung içeri girdiğinde Jungkoook'u görmeyi bekliyordu ama o yoktu (?) Etrafa göz gezdirip olabileceği en muhtemel yeri taradı. Saklanabileceği tek seçenek üzerinde "Buranın sahibi misin? Değilsen kapıyı açma, lütfen." yazan kapının arkası olmalıydı.

Adımlarını oraya yöneltip kapının kulpunu yavaşça indirdi. İçeri girdiğinde yüzündeki gülümseme düşmüştü. Jungkook burada da yoktu. Hadi ama, oyun oynamıyorlardı!

Geldiği yer tam olarak belli olmayan "Mutlu yaşlar sana... Mutlu yaşlar sana. Seni seviyorum Taehyung. Mutlu yaşlar sana." Sesleri onu şaşırtmıştı. Bugün onun doğum günüydü.

Tüm dikkatini sese vererek yerini bulmaya çalıştı. Sesi takip ederek ilerlediğinde yerin altından yükseldiğini anladı ama oraya nasıl gidebilirdi. Yerde gördüğü yeşil post-ite güvenerek üstüne çizilmiş olan okun gösterdiği kapıyı açtı. Aşağı inen merdivenlerde ilerledi, ses gittikçe yükseliyordu.

Merdivenler son bulduğunda etrafında üstü beyaz kumaşlarla örtülmüş birçok tuvalle kaplanmıştı. Bunların tuval olduğunu anlamak zor değildi. Ablası da hep üstlerini örterdi. Uzun koridor bittiğinde elinde küçük bir pasta olan Jungkook , gülümsemekten kısılmış gözlerle Taehyung'a bakıyor, doğum gününü kutluyordu. Elindeki pastayı önündeki masaya bıraktıktan sonra Jungkook özlemle, Taehyung minnetle sarılmıştı diğerine.

"Mutlu yaşlar dilerim, Taehyung, benimle olması tercihim."

"Mutlu yıllarım olsun Jungkook, seninle olmasını isterim."

Jungkook duyduğu cümleye kocaman gülümsemiş, sevimli dişlerini hyunguna göstermişti.

"Şimdi hediye vakti sanırım."

"Huh?"

"Hediye diyorum Taehyung. Doğum günü hediyesi istemiyor musun?"

"Şey... aslında olmasa da sıkıntı etmem. Şu an yaptığın bile yeterli benim için."

"Öyle mi? Halbuki seveceğinden emindim."

"Ne yani vermeyecek misin?"

"Gerek yokmuş." dedi Jungkook alayla.

"Kookie, haydi hediyemi ver."

"Peki peki."

Jungkook üzeri örtülü olan büyük tuvali yerinden çıkartıp getirdi ve kumaşı yavaşça çekti. Taehyung , görür görmez tanımıştı bu tuvali. Altındaki tanıdık imza gözlerinin dolmasına sebep olmuştu.

"Jungkook bu..."

"Evet, ablanın yaptığı ilk tuval. Yenilerini yapmak için satmak zorunda kalmıştı."

"Ben ne demeliyim bilemiyorum. Çok... Çok teşekkür ederim."

"Senin mutluluğun için her şeyi yaparım Taehyung."

"Seni seviyorum Jungkook."

MystérieuxHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin