15. Bölüm

3.4K 337 28
                                    

Taehyung aklındaki düşünceleri bir kenara bırakmak için okulun yakınlarındaki salıncağa oturmuş, elindeki kahve bardağı ile ilgileniyordu. Salıncaklar onun zaafıydı ve böyle zamanlarda iyi geliyordu fakat şimdi işe yaramıyordu.

Karton bardağı dudaklarına götürdüğünde soğuk kahvenin acı tadı yüzünü buruşturmasına sebep oldu. Salıncaktan kalkıp elindekini çokta uzak olamayan çöpe attı. Geri döndüğünde salıncağın üstündeki bir not vardı. Bu sefer ki el yazısı ile değildi. Kağıtta yazan şiir tarzı dörtlük ile gülümsedi. Bu hali dört-beş ay öncesini hatırlatmıştı.

"Yokluğa karşı verdiğimiz var olma savaşı,

Her zaman tüketse de bu yaşı,

Hatırlayacağım, güzel anılarımızı.

Henüz hiçbir şey yaşamasak da."

Karışık düşünceler zihnini yorsa da bu birkaç güzel cümle kısa süreliğine moralini yerine getirmişti. Salıncağa bedenini iyice yerleştirdi ve ayakları ile kendini itmeyi denedi. Keyifli olduğu gibi yorucu bu iş Taehyung'u mutlu ediyordu. Bunu ağacın arkasından onu izleyen de biliyordu, uzaktan sevgilisinin burada olduğunu öğrenip gelen Jungkook ta.

Jungkook'un geldiğini gören diğeri hızla bulunduğu yerden ayrıldı. Artık bahçede sadece ikisi vardı, Jungkook ve Taehyung.

Taehyung, sevgilisinin geldiğini fark etmemiş, uzak ama uzak olduğu kadar da güzel manzaraya karşı ağır ağır sallanıyordu. Fark edilmediğini anlayan Jungkook ise yavaşça diğerinin arkasına geçti ve salıncağı var gücüyle itti. Aniden hızlanan salıncakta oluşan rüzgar Taehyung'u hem şaşırtmış hem korkutmuştu. Arkasını dönmeye kalkıştığında yüzüne gelen baloncuklar ve ona bakan Jungkook, Taehyung'a komik ve güzel gelmişti. Tekrar batmak üzere olan güneşe dönmüş kahkahalarını doğaya karşı sunmuştu.

Jungkook, Taehyung güldükçe daha hızlı sallıyor, daha fazla baloncuk yapıyordu. Bu da büyüğünü daha çok güldürüyordu. Döngü devam ettikçe sıkılan Taehyung ayaklarını yere koyarak kendini durdurdu ve salıncaktan indi.

Gergin olmasına rağmen umursamamaya çalışıyordu. Sonuçta o notu bırakan her kimse bunu bir senaryo olarak da uyguluyor olabilirdi. Basit ve saçma bir şey için Jungkook'u kırmak istemiyordu. Hem bugün ona yazmış olduğu not hoşuna gitmişti. Bunları yazan birinin yalan söyleme ihtimalini çok düşük buluyordu. Ayrıca "Bu kadar çabuk mu inandın?" diyen her kimse Jungkook'tan bahsetmiyor bile olabilirdi. Neden aklına direk o gelmişti? Kendini ve sevgisini sorgulamalıydı.

Oturduğu yerden etrafa baloncuklar saçan Jungkook, küçük -Taehyung'tan küçük- olan yaşı ile birleşince fazlasıyla şirin ve hoş bir görüntü ortaya döküyordu. Bu da Taehyung'un gözlerini ondan alamamasına sebep oluyordu.

Küçük, yorulduğunda sevgilisinin yanına oturdu. İçinden geçen gün gördüğü yazıyı sormak gelse de bir yanı buna engel oluyordu. İsteseydi anlatırdı, öyle değil mi?

Aynı şekilde Taehyung da ona binlerce soru sormak, günlerdir canını sıkan durumdan kurtulmak istiyordu fakat çekiniyordu.

Ortamdaki rahatsız edici sessizlikten sıkılan Taehyung, sıkıntıdan elleri ile oynayan çocuğun dikkatini çekmek için seslendi.

"Jungkook?"

"Efendim, sevgilim?" Çocuk başını kaldırıp gülümsemişti. Onun bu güzelliğini görünce "Onu hak edecek ne yaptım?" tarzı düşüncelere kapılıyordu.

"Bugün yazdığın dörtlük çok güzeldi. Teşekkür ederim.İlk zamanlardaki gibi hissettirdi." 

Taehyung söylediği cümlenin karşılığında çatılmış kaşlar ve soran bir ifadeden çok teşekkür ya da rica beklemişti. İstediğini elde edemedi.

"Hey! Sorun ne?"

"Hiç, hiçbir şey. Neden bir sorun olsun ki?" Genç çocuk gergin ve yapmacık bir gülümseme ile karşılık vermişti.

"Emin misin?" Taehyung endişeyle sorduğunda Jungkook sadece başını evet anlamında sallamıştı.

"Taehyung, kağıt yanında ise verir misin?"

"Ah, tabii." Taehyung cebine koyduğu kağıdı çıkarıp özenle açmış daha sonra diğerine uzatmıştı.

"Teşekkür ederim, sevgilim."

"Neden kendi yazınla yazmadın? Yeni moda falan mı bu?" Dalgaya vurarak sorduğu sorunun gerçeklik payını önemsiyordu.

'Ben yazmadım ki.'

"Farklı olsun istedim."

"Öyle diyorsan."

"Taehyung, bu ara seni rahatsız eden biri ya da bir şey var mı?"

Taehyung duyduğu cümle ile gözlerini kaçırdı. Doğru ve yalan söylemek arasında kalan ikilemde ikisini de seçmedi.

"Neden ki, neden olsun?"

"Şey... Yok, yok bir şey." Jungkook kararsız kalmış, söylemek istediği şeyden vazgeçmiş gibi cevaplamıştı.

Ortada bir problem vardı ve iki tarafında oynadığı bu saçma 'her şey yolunda' rolünden kurtulmaları gerekiyordu. Aksi halde dağılacak, parçalanacak ve yok olacaklardı.

MystérieuxHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin