4. (duygusuz.)

8.9K 340 29
                                    


Fatih; (10 ay sonra)

Yine, o kadına duyduğum nefretle uyandım. Bugün en iğrenç gündü benim için. Düğün günüydü. Evlenmemizi o herif istemiş, onun için görev sayılırmış, falan filan.. tam anlamıyla sürüklenerek banyoya girdim. Aynaya baktığımda fark ettim. Artık saçlarımın bir düzene ihtiyacı vardı. Çok uzamışlardı. Gözlerimi uzun saçlarımdan çekerek tekrar vücuduma indirdim. Vücudum iyi durumdaydı. Kas yapmıştım. Çok mükemmel duruyordu. Bunu o kadının başardığını asla söylemezdim. Asla.

140 kilodan 72 ye düşmüştüm. Ve o 'mahluk' beni 2 hafta önce ameliyata göndermişti. Hem gözüm için hemde vücudumun derisi sarkan kısımlarından kurtulmam için. Hastanedeki çilelerimden biriside ben ağrıdan ölürken o adamla o mahluğun konuşup gülmesi. Bana sürekli işkence eden o kadından nefret ediyordum!

O kadının beni sürekli taciz etmesi, üstümü giyinirken beni dikizlemesi, birde bana tecavüz etmesi bardağı taşıran son damlaydı. Artık ağlamak yoktu. Artık ağlatmak vardı. Bugün yapacağım yolculukta ona nasıl işkence edeceğimi düşünecektim. Duş alıp çıktım. Üzerimi giyindim. Eşyalarımı toplarken; evlendikten sonra, Londra'ya 'richardo' isimli bi yavşağın yanına gideceğimi bildiren biletleri gördüm sehpanın üzerinde.

Bu.. bu bilet tek kişilikti. O mahluk gelmiyormuydu yani? Derin bi nefes alıp gülümsedim. "Benimle evleneceğin için mutlusun bakıyorum bitanem?" Bu ses.. bu ses o pisliğin sesiydi. İçimde yanan nefret ateşiyle yüzüne baktım. Neden anlamıyordu?

Soğuk bir sesle "Hayır.. bugün hayatımın en berbat gününün yanındaki küçük güzelliği gördüm. O yüzden mutluyum." Dedim. Eşyalarımı toplamaya devam ettim. "Neymiş o güzellik ve kötülük bakalım?" dediğini duydum. Yanıma yaklaştığını hissedince bir anda ona döndüm. Aramızda 4 adım vardı. Bir adım daha atacakken nefretle "Yaklaşma!" Diye bağırarak elimi kaldırdım. Tehdit edercesine parmağımla onu işaret edip; "Bir adım daha atarsan soyunu sikerim senin!" Diye tısladım.

Korktuğunu ve yutkunduğunu gördüm. Bu hoşuma gitmişti. Ekledim. "Bugün berbat bir gün, çünkü hayatımda gördüğüm en aşağılık kişiyle evleniyorum. Tek İyi yanı ise, senin gibi biri yanımda olmadan tek başıma burdan kısa süre de olsa siktir olup gidebiliyorum!" Dedim. Sonuna doğru sesim yükselmişti.

Yüzüne nefretle baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. Geri geri gitmeye başladı. Ne oluyordu buna? Bir anda gülümsedi. "Şey bende sandım ki acaba benimle evleneceği için mi mutlu oldu?" Duraksadı. Tekrar ekledi. "Araba seni bekliyor aşağıda. Ben.. en iyisi gideyim sende rahat rahat hazırlan. Orda damatlığını sana verec-" sözünü kestim. "Sen merak etme ben ordan öğrenirim ne olup ne olmadığını. Seninle aynı yerde daha fazla kalmak istemiyorum. Siktir git odamdan." Diyerek dışarıyı gösterdim.

Yutkundu. 'Tamam' anlamında başını sallayıp dışarı çıktı. Arkasından kapıyı kapattığı anda yatağa çöktüm. Aklıma yine o pis anılar gelmişti. Yumruklarımı sıktım. Nefesim kesilmişti. Çekmecede yedek bıraktığım ilacımı aldım. İçime çektim. Derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtığımda kapıda birinin durduğunu fark ettim. Kafamı kaldırınca yoldaşımı, kardeşimi,can dostumu gördüm.

Cem'di. Üzüldüğüm vakit yanıma yaklaşır benimle ilgilenirdi. Birşey istesem hemen yerine getirirdi. O kadından beni o kurtardı sürekli. Ne yazık ki tecavüz olayında cem izinliydi. İş işten geçtikten sonra, ben şoktayken o kadının dışarı çıkmasını sağlamış, bana destek olmuş ve 1 aylık tedavi sürecinde yanımda olmuştu. Cem bana bakarken gülümsedi. Bende gülümsedim. İlacı yerine koyup o kadının öğrenmemesi için önce çekmeceyi, daha sonra odamdan çıkıp odayı kilitledim.

Anahtarı Cem'e verdim. Cem hemen ceketinin iç cebine koydu. Suratını ciddileştirdi. Bu hareketine güldüm. O da dayanamayıp güldü. Biraz daha birlikte güldükten sonra sarıldı bana. Elimdeki valizi bırakıp bende sarıldım. Sonuçta 5 ay boyunca o pislikten ayrı kalacağım kadar kardeşimden de ayrı kalacaktım.

Sarılma faslından sonra ikimizde ciddileşip aşağıya indik. O kadın koltukta oturuyordu. Nefretle baktım tekrar ona. Omzumdaki elle durdum. "Efendim ben sizi geçireyim." Diyerek onun dikkatini çekip beni onunla muhatap olmaktan kurtardı. Ona minnettar gözlerle baktım. Hafifçe gülümsedi. Sonra hemen tekrar ciddiyete büründü. Ecrin (adından bile nefret ediyorum) geldi. Kapıyı açtı. Yüzüne gözüm kaydığında yere dalgınca baktığını fark ettim. Umursamadım. Yanından iğrenerek geçtim.

Arkamdan baktığını hissedebiliyordum. Sedat kapıyı açınca gülümseyip içeriye bindim. Valizimi çoktan yerleştirdikleri için araba hareket etti ve uzun yolculuğa 'merhaba' diyerek sırtımı arabanın kapısıyla koltuğa ortalayıp koltukta iyice yayıldım.

Ecrin;

Arabanın gidişini, içimdeki tarifsiz acıyla izledim. Cem abi yanımda dikilirken fatih'in bana sarfettiği sözlerle dizlerimin üzerine düştüm. Bana ne oluyordu böyle? Neden canım yanmıştı? İlk defa böyle oluyordu. Cem abi hemen yanımda diz çöktü. "Ecrin hanım iyimisiniz?" Diye sordu. "Hayır ben aşağılık bir kadınım." Diye mırıldandım. "Efendim neden ağlıyorsunuz?" Diye sorunca durdum. "Ben ağlamıyorum ki." Derken yüzümü kontrol ediyordum. Duraksadım. Ben..ben gerçekten de ağlıyordum!

"Ben ağlıyormuşum." Diye fısıldadım. Kafamı kapının pervazına yasladım. Daa fazla dibimde durmak istemeyen Cem abi yanımdan uzaklaştı ve diğer korumaların yanına gitti. Ben hala 'ağlıyordum'. Bir süre daha öyle kaldıktan sonra ayağa kalkıp odama doğru ilerledim. Üzerimi değiştirip yatağa geçtim. Gözlerimi kapattım. Sonrası derin kabuslar...

Bir süre sonra;

Omzumun dürtülmesiyle gözlerim aniden açıldı. Karşımda kıvırcık saçlı bir kadın bana gülümseyerek bakıyordu. "Sen de kimsin?" Diyerek doğruldum. Kadın sakince; "Ben bakım uzmanıyım. Sizin için çalışıyoruz ecrin hanım. Benim adım ayla." diyince rahatladım. Arkasından bir kadın daha çıktı. Bu kadın çok enerjik gözüküyordu. Bu kadın ayrıca dalgalı sarı saçlara sahipti. "Merhaba benim adım da selin. Bende sizin elbise tasarımcınızım." Diyince gülümsedim.

Ayla "Biz sizi tanıyoruz. Buraya bizi doruk bey gönderdi. Artık kutlamalara veya daha farklı etkinliklere bizim elimizden geçtikten sonra katılacaksınız. Ama tek sorunumuz vakit. Şimdi başlarsak yetişebiliriz." Diyerek beni kaldırdı.

Bir saat sonra;

1 saate yakın hazırlıktan sonra şahane olmuştum. Bi an kendimi tanıyamamıştım. Saçlarımı dağınık topuz halinde toplamıştı. Giydiğim gelinlik balık kesimliydi. Gerçekten harika görünüyordum. Bu sırada ayla ve selinle gayet iyi anlaşmıştım. Çok yakın olmuştuk.

Aynadaki görüntüme ve evlenmeme rağmen içim acıyordu. Onun sözleri yüzünden mutlu olamıyordum. Ayla yanıma yaklaştı; "Ecrin, o kadar güzel olmuşsun ama sen hala güzelliğine inat üzgünsün. Biraz gülümsemeyi dene." Diyip yüzümü ellerinin içine aldı. Maskeden başka çarem yoktu. Gülümsedim.

"Heh şöyle işte bitanem. Hadi. Şimdi biz seni yalnız bırakalım. Görüşürüz." Diyince aniden "Tamam hızlıca hazırlanın. Bekliyorum." Diyip tekrar gülümsedim. Ayla duraksadı. "Hazırlık?" Diye sordu. "Tabiki hazırlık. Arkadaşlarım olmadan düğünde nasıl ayakta kalırım?" Dedim. İkiside mutlu olmuştu.
Selin bi anda atladı. "Tabiki ya esmerimin ayakta kalması lazım dimi esmerim?" Diyince güldük.

Yarım saatin sonunda hazırdılar ve onlarda güzel olmuşlardı. Korna sesiyle kalbim hızlıca atmaya başlamıştı. Kızlar arkamdan ben önden dışarı çıktık. Arabaya geçtik. Nefes alamadığımı hissettim. Camı açtım ve başımı hafifçe camdan dışarı çıkardım. Gelen rüzgarla gözlerimi kapattım. Ayla bana "Camı kapat çok esiyor saçların bozulabilir." Dediği için keyifsizce camı kapatmak zorunda kaldım.

Sonunda düğün salonuna varmıştık... Umarım iyi şeyler olabilirdi..

BUZDAN KALP (Mafyanın Doğuşu) (Tamamlandı.)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang