5. (Saf nefret.)

8.4K 328 3
                                    

     Fatih;

Düğüne az kalmıştı. Bana verilen odada cem ile birlikte oturuyorduk. Cem tekrar bana baktı. "Fatih? Yine ne düşünüyorsun?" Diye sordu. Yüzüne baktım bir süre. "Acaba 'karıma' nasıl işkence etsem diye düşünüyordum. Her zamanki şeyler yani." Dedim. 'Her zamanki' derken elimi geçiştirmek ister gibi iki yana salladım. Cem'de gülerek başını iki yana salladı.

Kapı çaldı. İçeriye dalgalı, sarı saçlı saf bi kız girdi. "Düğün başlayacak. Şimdi nikah memuru geldi. Birazdan gelin çıkıcak." Diyip bizi haberdar etti. Ben cem'e baş işareti yaptım. Cem onayladı, ardından kapıya ilerledi. Birşeyler geveleyip kapıyı kapattı. Başımı geriye attım. Saçlarım uzun olduğu için arkadan toplamıştım. Başım çok ağrıyordu. Ellerimle anlımı ovdum. "Fatih." Adımın seslenilmesiyle ayakta dikilen cem'e döndüm. 'ne var?' Hareketi yaptım tek gözümü kısarak. "Düğün başlıyor." Diyince içimde nefret patlamasıyla kalktım yerimden.

"Ben hazırım.." Diyip gülümsedim nefretle. Kapının açılmasıyla dışarıya çıktım. Cem'le yan yana yürürken kapının orda beklediğini gördüm mahluğun. Cem kulağıma yaklaştı. "Şimdi kolunu uzatmak zorundasın. Koluna girmesi lazım." Dedi. yutkundum. Kendimi toplamalıydım. Gülümsedim. Yanına ilerledim. Tam yanında durunca onu süzme fırsatım olmuştu ama süzmedim. Kusarak bir düğün faciası gerçekleştirmek istemiyordum. Koluma girmesi için öksürdüm. İrkildi. Beni yanında görünce önce şaşırdı sonra gülümsedi. Kolumu işaret ettim.

Koluma baktı önce. Sonra anlamış olmalı ki aradan 2 dakika geçtikten sonra koluma girdi. Gözlerimi devirdim. Salaktı işte. Anons yapıldı. Kapının açılmasıyla masaya doğru ilerledik. Masaya oturduğumuzda o adamı gördüm. Ona nefretle baktım. O ise.. bana sevgiyle bakıyordu. Ama yalandı. Eminim ki yalandı. Bir 'baba' oğlunun ölmesini izlemezdi. O benim babam değildi. Ruhumun ölümünü gülerek izlemişti. O olaydan sonra bile o kadını korumuştu. Daha fazla dayanamadan farklı yerlere bakmaya başladım.

Yarım saat geçtikten sonra herkes gelmişti. Nikah memuru benimle ve o kadınla el sıkıştıktan sonra yerine oturdu. Asla duymak istemediğim o sözler; "Siz sayın ecrin sebul, iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta, sayın fatih kor'u eşiniz olarak kabul ediyormusunuz?" Yanımdaki salak direk atladı. Sevinçle "Evet!" Diye bağırdı.

Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutuyordum. Dişlerimi sıktım. Cem'e baktım. Yüzü ciddiydi. Ama üzüldüğünü ikimiz de biliyorduk. Tekrar memura döndüm. "Siz sayın fatih kor, iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta, sayın ecrin sebul'u eşiniz olarak kabul ediyormusunuz?" Durdum.

Eğer kabul etmezsem hayatımı dahada boka çevirirlerdi. Özellikle o herif. Gözlerimi kapattım ve ağzımdan istemediğim cevap çıktı. "Evet." Gözlerimi açtım. Artık son umudumda tükenmişti. Önümdeki defteri ellerim titreyerek imzaladım. Hayır ağlamak yoktu. Yanımdaki kadına lanet okudum. Herşey hızlıca gelişmişti ondan sonra.

El sıkıştıktan sonra o kadına döndüm. Onun alnını öptüm. Sonra dans-eğlence derken kolumun dürtülmesiyle kendime geldim. Cem bana bakarak elindeki bileti salladı. Yüzüm aydınlandı. Yerimden fırladım heyecanla. Elindeki biletleri alıp saatine baktım. Sadece 30 dakika sonra uçak kalkıyordu. Cem'e yardım dilenir gibi baktım.

"Ben senin çıkmanı sağlarım." Diyince sevinçle gülümsedim. Valizim zaten arabadaydı. Sedat vedat cem ve emir beni aralarına alıp dışarı çıkardılar. Hepsine teker teker teşekkür ettim. Arabaya koştum. Direksiyon başına geçip gazı köklediğim gibi araba uçarcasına ilerlemeye başladı. 'Şimdi kurtuluyordum o kadından 5 ayda olsa.' diye düşününce kahkaha atmaya başladım ve gaza daha da yüklendim.

       Ecrin;

  Yorgunca masaya oturdum. Bir yandan da gülüyordum. Yanıma bakmamla tek başıma güldüğümü fark ettim. Etrafıma bakmaya başladım. Yoksa? Hayır. Gitmemiştir. En azından bana haber verebilirdi. Ama gitmemiştir. Kesinlikle. Dans mı ediyor acaba?

Kapıdan içeri giren cem abiyi görmemle yanına ilerledim. Beni görünce; "Buyur yenge?" Diye sorunca mutlu olmuştum. Gülümsedim. Sonra aklıma fatih gelince cem abiye; "Cem abi benim kocam nerde?" Diye sordum. Etrafına baktı. O da bilmiyor gibiydi. Arkamı döndüm. Şimdi onca kişinin arasında onu aramak zorundaydım. Oflayarak dans pistine ilerlerken duyduğum cümleyle durdum. "Yenge patron uçağı kaçmasın diye erken çıktı."

Gitmiş miydi? Benden bu kadar mı nefret ediyordu? Yutkunamadım. Yumruklarımı sıktım. Hızla gelin odasına koştum. Arkamdan kızların seslendiğini duyabiliyordum. Gözlerimin önünde şeffaf bir perde oluşmuştu sanki. Net göremiyordum. Babamın içeri girdiğini; "Kızım ne oldu? Fatih nerede?" Diye sorular sormasından anladım.

Eşyalarımı toplarken; "Gitmiş." diyebildim. Çantamı omzuma attım. Kızlar yanımda bekliyordu. Babam "Ne?" Diye mırıldandı. Daha fazla dayanamadan çıktım. Arabaya binip eve gitmesini istedim şoförden. Kızlar bana destek olurcasına elimi tutuyorlardı. Gözlerim hala savaş veriyordu. 'Daha değil.' dedim kendime. Eve varınca hızlıca arabadan fırladım. Gelinliğime inat koşmaya başladım. Evin kapısını açar açmaz yere yıkıldım.

'Artık yeter!' diyen gözyaşlarım zafere ulaşmıştı. Hıçkırıklarım ard-arda geliyordu. Önce ayla ardından selin geldi yanıma. Kapıyı kilitlemelerini istedim. Ayakkabılarımı çıkartıp rastgele fırlattım. Cenin pozisyonu aldım. İkiside omzuma dokunmuş bana destek olmaya çalışıyorlardı. Biraz daha böyle kaldıktan sonra beni kaldırıp odama götürdüler. Üstümdeki gelinlikten kurtulup banyoya girdim. Kapıyı kilitledim.

Aynaya bakarak kendimde bir suç aradım. Aklıma gelenlerle bacaklarım beni taşıyamadı ve tekrar düştüm. Gözlerim hafifçe açıldı. 'Neden daha önce aklıma gelmedi?' dedim kendime. Lavabodan destek alarak güçlükle ayağa kalktım. Hayallerle giydiğim iç çamaşırlarımı sepete attım. Artık onlarda benim gibi kirliydiler. En azından onların ki yıkanınca geçiyordu..

Duşa girip yine bir süre ağladım. 'Umarım ağlamaya bu kadar alışmam' diye düşündüm.

Banyodan bornozumu giyip çıktım. Odaya geçtiğimde kızların pijamalarla beni beklediğini gördüm. Tekrar terkedilmenin verdiği hüzünle koşarak aylaya sarıldım. Ben ağlarken o, saçlarımı okşuyordu. Selin bana pijama verip; "Hadi esmerim giy bunlarıda rahatla." Dediği zaman başımı salladım. Banyoda verdiği pijamaları giyip geri odaya girdim. Hala hıçkırıyordum. Yatağa yattım. İkiside yanıma kıvrıldı. Birbirimize sarılarak uyuduk.

~~~~■~~~~SABAH~~~~■~~~~

Yatağın zıplamasıyla uyandım. Gözlerimi açınca yatağın değil selinin yatakta zıpladığını anladım. "Hadi. Hadi. Hadi ya uyanın!" Diye bağıran seline Ayla çelme takınca selin üstümüze düştü. Ayla bağırdı. "Aah! Belim! Artık kalkamayacağım ve galiba çocuğumu düşürdüm." diyince selin bozuldu.

"Ya ben o kadar ağır değilim ki! Alacağın olsun ayla!" Diyerek arkasını döndü bağdaş kurdu. Kollarını bağladı. 'hıh' diye bir ses çıkardı. Aylayla gülmeye başladık. Selin de dayanamayıp bize katıldı. Ama dün olanlar aklıma gelince yüzüm düştü. Yine gözlerim doldu. Selin fark ettiğim zaman yanıma yaklaşıp başımı göğsüne yaslamamı sağladı.

"Esmerim üzülme.. ama sen üzülürsen biz nasıl gideriz?" Diyince aniden başımı kaldırdım. "Nereye gidiyorsunuz?!" Dedim korkuyla. Ayla elinin alnına vurdu. "Selin daha düzgün bir zamanda söyleyecektik ya hanii." diyerek 'i' leri uzattı. Selin bi anda elini yüzüne kapatıp; "Yaa! Özür dilerim ben unuttum ya ağzımdan kaçtı." diyince iyice meraklandım. "Kızlar ne oldu bana da anlatacak mısınız?" diye sordum.

Ayla söze girdi. "Ecrin biz seninle tanışmadan önce bunu planlıyorduk. Üzülmeni, darılmanı, hatta yalnış anlamanı istemiyoruz. Biz Paris'ten teklif aldık. Sadece 2 aycık orda olmamız gerekiyor. Yolculuk bu gün saat 15:40'da" dedi. Benden bir cevap bekliyorlardı. Ne dersem fark etmezdi. Şaşkındım. Gülümseyebildim sadece..

BUZDAN KALP (Mafyanın Doğuşu) (Tamamlandı.)Where stories live. Discover now