1.Bölüm

20.4K 998 150
                                    

Zilin sesi kulaklarımı tırmalarken ben hala gözlerimi açamıyordum. Beynim uyanmıştı ama bedenim ona uyum sağlamıyordu anlaşılan. Zorluklada olsa gözlerimi açdığımda çalan kapıya hokkalı bir küfür savurmuştum. Ne vardı yani bu kadar ısrar etmekte. Açmıyorsam demekki evde yokumdur arkadaş. Annem ve babamın işde olması nedeniyle evde yalnızdım. Bu yüzden kapıya bakmak zorundaydım yani. Bedenimi zorlukla taşıyarak kapıya doğru gittiğimde hala küfür etmekle meşgüldüm. Kapıyı açtığımda ise karşımda tam ağız sırıtan bir Uğur beklemiyordum açıkcası.

"Nerde kaldın oğlum? Kapıda ağaç oldum resmen."

Beni iterek içeri geçtiğinde şaşkınlıkla arkasından bakıyordum. Evet, bu Uğurdu ve ben onun saçma sapan davranışlarına alışıktım. Kapıyı kapatıp onun arkasından bende odama girdim. 

"Sana okuldan sonra uyuyacağımı dediğimi hatırlıyorum."

Odadakı tekli koltuğa oturdu ve bir gözünü kısarak bana baktı.

"Uykunu almışsındır diye düşündüm ve canın sıkılmasın diye yanına geldim bende kanka. Nasıl düşünmüşüm ama? Çok iyi bir arkadaşım ben be oğlum."

Kendinden emin bir şekilde  arkasına yaslandığında, bende göz devirerek yatağıma geri döndüm. Egolu piç.

"Arkadaş olduğumuzu hatırlaman beni duygulandırmadı desem yalan olur ama benim hala uykum var. O yüzden ben uykuma, sende kıçından ayrılmadığın Asunun yanına geri dönüyorsun."

Yatakta sırtım ona dönük olduğum için surat ifadesini görmüyordum ama sessizleştiğinden kırıldığını anlamıştım. Onunla tanıştığım günden beri her zaman onu kırmamaya özen gösteren biri olmuştum. Kırıldığını, üzüldüğünü görmek kalbimin kaldıramayacağı şeylerdi. Onu kendimden bile sakınıyordum ama bir kız yüzünden bir birimizden uzaklaşmamız koyuyordu işte. Kendimi tutamayarak onu kıracak sözler söylüyordum. Tabi hemen sonra pişman olmamda ayrı bir konuydu. 

Ve yine o pişmanlık bedenimi ele geçirmiş durumdaydı. İçimdeki öfkeyi derinliklerde bir yere gönderek yatakta oturur pozisyona geçtim.

"Özür dilerim, uyku sersemiyim ya o yüzden öyle söyledim."

Gözlerim aşık olduğum kahveringi gözlerle buluştuğunda içimi ısıtan o duyguyu tüm hücrelerimde hissetmiştim. Ama bakışlarında bir şey vardı. Pişmanlık?

"Uğur, bak öyle demek isteme..."

"Tamam Efe."

Bana hiçbir şey olmadığını bakışlarıyla anlatmaya çalışıyordu sanki.

"Sana kırgın falan değilim. Neden böyle davrandığını merak ediyorum sadece."

Gözlerimin dolmaya başladığını fark ettiğimde aceleyle bakışlarımı ondan ayırdım ve elime odakladım. Eğer bunu görürse hiçbir şeyi ona açıklayamazdım. Sakinleşmek için konuşmadım. Aslında konuşursam ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum.

"Efe, bir sorunun mu var? Kardeşiz oğlum biz. Bir derdin varsa anlat."

Her bana kardeşim dediğinde kalbim acıyor lan benim. Derdimi anlatacakmışım. Derdimi sana anlatsam hala yanımda olur musun acaba?

Bastırmak istediğim göz yaşlarım üzerinde hakimiyyetimi tamamen kaybetmiştim. Bundan istifade onlarda kendilerini gözlerimden birer birer dışarı atıyorlardı.

"Efe, ağlıyor musun?"

Bir eliyle çenemin iki tarafını tutup başımı kaldırdı. Ona bakarak ağlamak isteyeceğim son şey bile değildi. Onun gözünde güçsüz biri olarak gözükmek istemiyordum. Onun yanında şimdiye kadar hiç ağlamamıştım. Aslında sadece onun yanında değil, kimsenin yanında ağlamazdım ben.

"Efe!"

Uyarıcı ses tonuyla konuştuğu sırada afallamıştım. Şimdi ne diyecektim ona? Boka batmıştım ve bir şekilde bu boktan çıkmalıydım ama aamamen batırdığımın farkındaydım.

"Efe adamı delirtmede söyle derdini."

Sonunda kendimi toplayıp konuşma cesareti bulmuştum kendimde.

"Derdim yok."

"Nasıl derdin yok lan? Seni ağlayan hiç görmedim ben. Şu an karşımda ağlıyorsun ve derdim yok mu diyorsun? Bir problem var işte. Anlatki çare bulalım."

Gerçekten anlatırsam bir çare bulacakmıydı? Yoksa derdimin üzerine dert mi ekleyecekti?

"Çaresi yok."

Duygusuzca bunu söylediğime kendim bile şaşırmıştım.

"Ölüm mü lan bu? Ölümden başka her şeye çare var, bunu sende biliyorsun."

"Hiçbir şey bilmiyorsun, ölüm lan bu. Benim için ölümden beter."

Kaşlarını çatmasıyla sinirlendiğini anlamıştım. Uğur sinirlendiği zaman tam bir canavar olurdu ve ben onun bu halini karşıma almak istemiyordum. Derin bir nefes alarak yataktan kalktığında korkuyla ona baktım.

"Anlatmıyorsunki amına koyayim. Nerden bileyim ben ne olduğunu? Müneccimmiyim lan ben? Anlat işte ne olduğunu? Çıldırtma lan adamı!"

Sonlara doğru bağırmasıyla sıçramıştım.

"Anlayamazsın, inan bana anlamayacaksın."

Sabır istercesine yukarı baktığı sırada bende ona bakıyordum.

"Anlat sen, anlayıp anlamayacağıma birlikte karar veririz."

ÇaresizlikWhere stories live. Discover now